Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, GÜNEŞ ENERJİSİ - Tarih : 10 Mayıs 2020
Artan enerji ihtiyacı ve gaz emisyonunun engellemesi için yenilenebilir enerji sistemlerinin önemi ve ihtiyacı katlanarak artmaya devam etmektedir. Yenilenebilir enerji sistemleri deyince aklımıza genel olarak; güneş, rüzgar ve jeotermal enerji sistemleri gelmektedir. Ülkemizde kurulu gücü en yüksek olan yenilenebilir enerji kaynağı barajlardır. Ancak toplumda ki çoğu kişi de yanlış algıdan dolayı, yenilenebilir enerji santrali olarak güneş ve rüzgar enerji sistemleri ilk iki sırada gelmektedir. Bu yazımız da ülkemizde ki yönetmeliklerin ve oluştukları sonuçları inceleyerek güneş enerji sistemlerinin ilerleme aşamalarına bakacağız.
Güneşten gelen ışınlar güneş panellerinde soğurularak, P-N tipi malzemeler arasında elektron geçişi meydana gelerek voltaj farkı oluşur ve bu sayede elektrik üretilmiş olur. Güneş paneli ve diğer ekipmanların Türkiye ile tanışma tarihi 2005 olarak bilinmektedir. O tarihte çoğu Avrupa ülkesi güneş enerji sistemlerinden çatılarında enerji üreterek faydalanmaktaydılar. Ancak Türk toplumunun yeniliği kabulleniş süreleri diğer ülkelere göre daha uzun olduğu için güneş panelinden enerji üretimi teknolojisini de 2014 yılına kadar kısmi olarak kabullenmiştir. Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanlığı ve ilgili kurumların işbirliği ile hazırlanan Lisansız Elektrik Üretimi Yönetmeliği ile üretilen enerji doğrudan şebekeye satılarak gelir elde edilebilirdi. 2015 yılında yapılan ilk güneş enerji tarlasının verimli olduğu anlaşıldıktan sonra birçok güneş enerji santrali kurulumu için talep de bulunulmuştur. 2015 yılında kurulu gücü 0 olarak nitelendirilen güneş enerji santrallerinde 2017-2018 yılında bir patlama dönemi yaşanarak 5 GW seviyelerine ulaşmıştır. TEİAŞ tarafından güneş enerji santralleri için açılmış olan kotalar bir an da dolarak yeni başvurular reddedilmiştir. Yenilikçi sektörde ilk giren her zaman kazanmıştır. Evet güneş enerji santralleri Türkiye ile ilk tanıştığında yatırım maliyetleri yüksekti ve yabancı bir teknoloji olduğu için bir endişe söz konusuydu. Ancak o zaman risk alarak bu yatırıma giren kişi belki 20 yıllık gibi uzun vadeli en doğru yatırımı yapmıştı. Dolar kuru üzerinden enerji satışını gerçekleştiren yatırımcılar, gelirin yüksek olduğunu ve karlı bir yatırım olduğunu anlayınca çevresine de bu yatırım için tavsiyelerde bulundu. Bu sayede 5 yılda doldurulması planlanan trafo güç tahsisleri 2 yıl gibi kısa sürede yoğun talep ile dolmuş oldu. Çok iyi bir yatırım olduğu ile yaygınlaşan güneş enerji santrallerin yatırım yapmak isteyen yatırımcı sayısı 5 katına çıkarken, bu güzel yatırım treninin kaçtığını daha sonradan idrak ettiler. Yatırım bütçesi ve yatırım arazileri olsa da, yatırıma risk alarak ilk girenler kazançlı çıkmış oldu.
Arazi kurulu gücü artan Türkiye’de, 2018 yılından 2019 Mayıs ayına kadar Güneş enerji santrallerinde ‘fetret dönemi’ yaşanmıştır. Bu ara süreçte sadece öz tüketim ve akülü uygulama piyasasında ki firmalar gelir elde edebilmiştir. Şebeke bağlantılı hizmet veren çoğu firma kepenk kapatmıştır. 5 Mayıs 2019 yılında kabul edilen “Çatı ve Cephe Uygulamalı Yenilenebilir Enerji Yönetmeliği” ile birlikte çatı ve cephe kurulumlarına izin çıkmıştır. Bu kanun ile gelen birçok avantaj vardır. “Ürettiğin fazla enerjiyi şebekeye satabilirsin ve sözleşme gücünü geçmeyecek şekilde güneş enerji santrali kurabilirsin” olarak kısıtlanan yönetmelikten, elektrik aboneliği olan her insan faydalanabilir. Bu sayede vatandaşların hepsinin kolayca faydalanacağı; yüksek elektrik faturalarından kurtulup, ürettikleri fazla enerjiyi de şebekeye satarak gelir elde etmelerinin önü açılmıştır. Ancak tarla arazi yatırımları sadece kamu, kurumu kuruluşlarına ve belediyelere sağlanmaktadır.
Güneş Enerji Sistemleri politikalarını bir enerji mühendisi olarak değerlendirdiğimde, aslında 2019 Mayıs’ta kabul edilen yönetmelik 2015 yılında kabul edilseydi ve vatandaş çatılarından düşük güçlü, düşük maliyetli güneş enerji sistemlerinin avantajlarını daha kısa sürede fark edebilirdi. Ayrıca getirilen yeni yönetmelik ile alakalı ilgili kurumlar tarafından projelendirme aşamalarında zorluklar çekilmiş ve bazen de hatalar gerçekleşmiştir. Küçük çatı uygulamalarından büyük arazi uygulamalarına geçiş sağlanmış olsaydı, ilgili kurumlarında gerekli belge ve projeleri daha doğru ve hızlı idrak edeceği de açıktır. Bu sayede güneş enerji santrallerinde daha doğru ve güzel adımlar atılarak daha ileri seviyelere taşınabilirdi.
Evde Kalın, Güven ile Kalın…
Fatih KARİPOĞLU – Akademisyen – Enerji Sistemleri Mühendisi – karipoglufatih@gmail.com