Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 11 Ocak 2021
Bilindiği üzere, Tarım ve Orman Bakanlığı, Karadeniz’de avlanan hamside yasal avlanabilir boy uzunluğunun altındakilerin oranının artması nedeniyle hamsi avına 10 gün süreyle yasak getirdi. Bu gelişme üzerine, bir akademisyenin basında yer alan, “yunus popülasyonunun avlanma yasağı nedeniyle giderek arttığını, yetişkin bir yunusun günde 70 kilo hamsi yediğini ve yunusların kontrollü avlanmaları gerektiğini” belirten ifadelerini üzüntü ve şaşkınlıkla izlemekteyiz.
Bilimsel açıdan balık değil, “deniz memelisi” olarak kabul edilen yunusların birçok türü küresel ölçekte tehlike altındadır ve son 50 yıl içerisinde sayılarındaki azalış, türün devamlılığı için endişe vericidir. Akdeniz genelinde olduğu gibi Türkiye denizlerinde de, yaşam alanlarının tahribi, yasa dışı balıkçılık faaliyetleri nedeni ile besin azlığı ve kazara ağa takılma, deniz trafiği, gürültü, deniz kirliliği, iklim değişikliği ve kasti öldürme gibi nedenler sayılarındaki bu hızlı azalışın ana nedenlerini oluşturmaktadır.
En büyük tehdit bilgi ve bilinç eksikliği
Türkiye’de, 12 yunus ve balina türü gözlemlenmektedir ve bu türler deniz ekosisteminin sağlıklı devamlılığında kilit rol oynamakta ve sadece bu nedenle “deniz mühendisleri” olarak bilinmektedirler. Mutur (Phocoena phocoena), Afalina (Tursiops truncatus), Tırtak (Delphinus delphis) ve Çizgili yunus (Stenella coeruleoalba) ülkemizde en sık gözlemlenen türler arasında yer almalarına rağmen, var olan bilgi ve bilinç eksikliği, tehditlerin en önde gelenini oluşturmaktadır.
Yunus sayısının ülkemiz sularında arttığına dair açıklamalar, bilimsel veriye dayanmadığı gibi, populasyon sayılarındaki göz ardı edilmesi mümkün olmayan azalış eğilimi ulusal ve uluslararası platformlarca kabul edilmekle birlikte, ülkemizde korunması gereken öncelikli türler olarak belirlenmiştir. Bir yunusun günde 70 kilo balık tükettiği iddiası ise gerçek dışıdır. Türüne göre değişmekle birlikte bir yunus bir günde kendi ağırlığının ortalama % 2 – 5’i kadar balık avlar. Ancak yeterli balık bulduğu takdirde, Mutur için yaklaşık 1 kg, Tırtak için 3 kg, Afalina 7.5 kg anlamına gelen bu durum yere ve zamana göre değişir. Yunus, balık bulamadığı zaman ihtiyacını kendi yağ dokusundan karşılar.
Sürdürülebilir balıkçılık faaliyetlerinin önü açılmalı
Balık stoklarının azalmasının nedeni, yunus değil insan kökenlidir. Sürdürülebilir olmayan balıkçılık faaliyetleri, balığın üremesi ve çoğalmasına fırsat tanımamaktadır. Kıyılardaki plansız yapılaşma ile doğal ortamların değişimi, iklim değişikliği nedeni ile deniz suyu sıcaklığındaki artış, istilacı türler ve kirlilik gibi etkenlerin de balık popülasyonlarındaki azalmanın nedenleri arasında olduğu bilinmektedir. Bugün bilimsel veriye dayanmadan vereceğimiz kararlar bizleri ileride, en başta balıkçılığı olumsuz etkileyecek ve geri dönülemeyecek yanlışlara sürükleyecektir
Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin sadece ekolojik değil, ekonomik sürdürülebilirliğinin de sağlanması için yunusların avlanması söz konusu değildir. Denizlerimizde yunusların bulunması balıkların bulunduğunun göstergesidir ve birinin olmaması diğerinin de olmaması demektir. Bu nedenle, yunusların katledilmesi yerine, balık stoklarının kendini yenileyebilmesi için sürdürülebilir balıkçılık faaliyetlerinin önü açılmalıdır.
Gırgır ağlarıyla avlanma derinliği 50 metreye çıkarılmalı
Bu vesileyle, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın İstanbul Boğazı ve Karadeniz’de avlanan hamsilerin yasal avlanabilir boy uzunluğunun altındakilerin oranının artması nedeniyle hamsi avına 10 gün süreyle getirdiği yasak kararını destekliyor, bu yasağın bir süre daha uzatılması talebimizi önemle vurguluyoruz.
Yanı sıra, balıkçılığın sürdürülebilir geleceği, doğal kaynaklarımızın gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için gırgır ağlarıyla avlanma derinliğinin Avrupa Birliği standardı olan 50 metreye çıkarılmasını; balıkçılığa konu olan yasal düzenlemelerin, tüm paydaşların katılımıyla sağlanacak ortak yönetim modeliyle gerçekleştirilmesini; mevcut yasal düzenlemelerin ilgili paydaşların kararlılık ve desteğiyle, ihlallere sıfır tolerans yaklaşımı ile uygulanmasını talep diyoruz.