Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ - Tarih : 06 Mayıs 2014
Elazığ Fırat Üniversitesi öğretim üyeleri barajlardaki suyun daha verimli kullanılması için bir sistem geliştirdi. Proje ile doğalgaz ve termik santrallere olan ihtiyacın azaltılması planlanıyor. Fırat Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi öğretim üyeleri Prof.Dr. Ahmet Baylar ile Yrd.Doç.Dr. Cihat Tuna, barajlardaki suyun daha verimli kullanılması için sistem geliştirdi. ‘Hava-Su Enerji Sistemi’ adı verilen sistem, kuraklık yaşanan ülkelerdeki barajlarda azalan suyun daha verimli kullanılmasını sağlayacak. Doğalgaz ve termik santrallere olan ihtiyacı azaltacak.
Proje kapsamında üniversitenin Hidrolik Laboratuvarı’nda geliştirilen düzenekle su jeti hızı, herhangi bir ilave enerji kaynağı olmadan artırıldı. Kazanılan bu yüksek hızın, su gücü ile çalışan santrallerde enerji üretimini arttırması bekleniyor. Sistemin Türkiye’deki hidroelektrik santrallere uygulanarak, hem ülke toplam enerji üretim miktarına, hem de elektrik arz güvenliği ve enerji projeksiyonundaki negatif görünüme ciddi bir katkı sağlaması hedefleniyor.
Fırat Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Hidrolik Ana Bilim Dalı öğretim üyesi, Prof. Dr. Ahmet Baylar, geliştirdikleri sistemle ilgili şu bilgileri verdi:
“Suların ve türbinlerin enerji verimliliğini arttırmak amacıyla kullanılabilecek bir sistem geliştirdik. Su hızını arttırmayı başardık. Su içerisine yaptığımız ölçeğe göre su debisinin 3 veya 4 katı miktarında hava çektik. Bu havanın etkisiyle su sıkışarak tazyiki arttı. Tazyiki artınca da türbinlerde enerji verimliliğini arttırmayı hedeflemekteyiz. Türbin üzerinde çalışmaları yapacağız. Bununla ilgili, TÜBİTAK projesi hazırlıyoruz. Patent başvurumuz oldu. Ayrıca bu sistemi suların havalandırılmasında da kullanmayı düşünüyoruz. Bu konuda da çalışmalarımız oldu. Çok yönlü bir sistem. Örneğin tarımda sıvı gübre çekiminde, flotasyon işlerinde ve birçok çevresel yöntemlerde kullanılabilir. Kapalı bir gölün oksijen seviyesini arttırmak için de bundan yararlanılabilir. Birkaç yıldır üzerinde çalışıyoruz. Projeye uygun bir türbin geliştirebilirsek şu anda mevcut olan veya yapılacak barajlarda bu sistemi kullanarak daha az su ile daha fazla enerji üretmeyi hedefliyoruz.”
Geliştirilen sistem sadece havayla çalışıyor
Yrd. Doç. Dr. Cihat Tuna ise projede 4 hava girişi olduğunu ve sadece hava ile çalıştığını belirterek, şunları anlattı: “Sistemde 4 tane hava tüneli ile havanın sisteme girişi sağlanıyor. Şu an sadece bir tünele giren hızın, metre/saniye cinsinden görebiliyorsunuz. Bu hava giriş hızı oluyor, toplam 4 tane. her birinden 120 metre/saniye şu an bu ölçekte bir sisteme hava girişi, bu sayede oluyor. Normalde böyle çalıştırılanlar dünyada var. Fakat onlarda bu sistemin içerisinde hava bir kompresör aracılığı ile veriliyor ve enerji harcanmış oluyor. Yalnız bizim sistemimizde su içerisine hava, otomatik olarak girdiği için herhangi bir ilave enerji kaynağına gerek duyulmuyor. Ürettiğimiz enerji için ilave bir enerji masrafı olmadan artış bekliyoruz.”
Yerli türbin için büyük umut
Laboratuvar ortamında herhangi bir zorlukla karşılaşmadıklarına anlatan Yrd. Doç. Dr. Tuna, şöyle devam etti: “Çünkü mikro ölçekte bu çalışmaları rahatlıkla yapabildik. Ama ülkemizde yaklaşık 2 bin tane hidroelektrik santral inşaatı devam ediyor. Bunlardan 300 tanesi bitti. Geri kalan 1600 tanesinin inşaatı ve prosedür aşaması var. Bizim ülke olarak bu türbinler için harcayacağımız para 8-10 milyar dolar. Biz eğer bu sistemimizi AR-GE çalışmalarıyla destekleyip, yerli bir türbin üretimine çevirebilirsek, bu harcanacak para cebimizde kalacak. Bu paranın miktarı da ülkemizin otomotiv sektörünün büyüklüğü ortada. Aşağı yukarı belki binlerce insanın istihdam edildiği otomotiv sektörü kadar dev bir sektör elde edilmiş olacak.
Bu konuda bizim açıkçası çok daha profesyonel çalışmaları yapabileceğimiz AR-GE ortamlarına ihtiyacımız var. Burada beklentimiz o yönde. Hızı arttırdığımız için enerjinin direk artacağını düşünüyoruz. Hatta belki şu da olabilir. Oradan giren hava girişinin olduğu yerde, rüzgar türbinleri de çalıştırılıp, multi bir sistem; yani hem su, hem rüzgar gücünün beraber üretilebildiği bir sistem olacak. Zaten bizim patent başvurumuzdaki ismimiz; hava, su, enerji sistemi diye geçiyor. İki enerji beraber kullanıldığı zaman, ülkemizin de enerji üretimine çok ciddi miktarda katkı sağlayacağını düşünüyoruz.”
Kaynak: Enerji Enstitüsü