Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, JEOTERMAL ENERJİ - Tarih : 06 Mayıs 2016
Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Şentürk, “Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM)” kapsamındaki santrallerin üretim tahmini düzenlemesine ilişkin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK), yeni bir sistem kurmaya çalıştığını belirterek, “Elektrikte arz güvenliği çerçevesinde düşünürsek çok kötü bir sistem değil ancak hata oranının yüzde 2 gibi bir yerde tutulması biz yatırımcılar açısından takibi ve uygulanabilirliği son derece güç.” dedi.
YEKDEM yönetmeliğindeki değişikliği değerlendiren Şentürk, EPDK’nın bu kararla, ülkedeki enerji arz güvenliğini garanti altına almak istediğini ancak çevresel etkilerin yenilenebilir enerji santrallerinin üretim tahminlerindeki öngörülebilirliği azalttığını belirtti.
EPDK’nın, enerji arz güvenliği için üreticiden doğru veri istediğini anlatan Şentürk, yenilenebilir enerji santrallerinde yapılan tahminlerin beklenenden daha az ya da çok çıkmasının yatırımcıya büyük maddi zarar vereceğini ve bu yeni uygulamayla YEKDEM teşvik mekanizmasının aslında fiilen ortadan kalktığını ifade etti.
Şentürk, EPDK ‘nın yenilenebilir enerji üretim tahminlerine yönelik değişikliğinin arz güvenliği açısından kötü bir sistem olmadığını ancak hata oranın yüzde 2 seviyesinde tutulmasının üretici için zor bir durum olduğunu aktardı.
Santrallerin, üretim tahminlerini doğru yapacak kalifiye elemana, sağlıklı veriye ve yeterli teknik ekipmana sahip olmadığını dile getiren Şentürk, “Bunu sağlamak için aracı kurumlara komisyon karşılığında iş yaptırmak zorundayız. Bu da ek maliyet oluşturuyor.” diye konuştu.
Jeotermal enerji santrallerinde üretim tahminlerinin oldukça zor hesaplandığını anlatan Şentürk, “Ortam sıcaklığı jeotermal kaynağın verimli kullanılması için oldukça önemli. Çünkü 7-8 derece ile başlayan sıcaklıklar öğleden sonra 25 derecelere çıkabiliyor. Biz, yüzde 40’a kadar yanılmalar yaşıyoruz. Tahminimiz eksik ya da fazla çıktığında EPDK’nın bize en az yüzde 25 gibi belli bir kısım opsiyon tanıması, ondan sonrasında cezalandırma sürecine gitmesi daha uygun olur.” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: Enerji Enstitüsü