Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 18 Nisan 2013
Geçen haftaki yazımızın başlığı “Borsa İstanbul’u elektrik çarpmasın” idi. Yerimiz yetmedi, konunun asıl söylemek istediğimiz yönleri bu haftaya kaldı. Kaldığımız yerden devam edelim… Borsa İstanbul bünyesinde kurulacak elektrik piyasasının eli kulağında.
Amaç, üreticiler, satıcılar ve de tüketiciler için elektrik fiyatlarında geleceğe yönelik tahmin yapma imkanı sağlamak. Üretici daha iyi fiyattan satış yapabilmek için hazırlık yapacak, alış-satış yapacak oyuncular, iniş ve çıkışları tahmin ederek daha iyi ticaret yapacak, tüketiciler ise enerji maliyetlerini minimize edebilmek için önceden pozisyon alacak. Örneğin bir sanayici, önümüzdeki üç yıl boyunca enerji maliyetlerini sabitleyebilecek şekilde elektrik alım sözleşmeleri imzalayabilecek.
İşte bu amaçla takip edilecek göstergeler ise elektrik borsasında oluşacak fiyatlar ve endekslerden başka bir şey değil. Bütün çaba, Türkiye’de enerji sektörünün liberalize olmasıyla ilgili. Elektrik borsası da bunun sembolü olacak. Evet, devlet enerji sektöründen çekilecek, çekiliyor. Elektrik başta olmak üzere enerjinin bütün alt kollarında serbest piyasa kuralları geçerli olacak.
İyi de Borsa İstanbul’un bünyesinde faaliyet gösterecek elektrik borsası sağlıklı işleyebilecek mi?
Bu sorunun cevabını iki yerde aramalıyız. Birincisi devletin elektrik üretim ve satış işinden çekilip çekilmediği ya da ne zaman çekileceği. Şimdilik devletin ağırlığı hala yüksek. Üretim özelleştirmeleri hızla yapılırsa, işin bu tarafı belki zor da olsa sorunsuz halledilebilir. Cevap arayacağımız ikinci yer ise elektrik üretiminde kullanılan kaynakların fiyatlama mekanizmaları.
Elektriği nereden üretiyoruz?
Sudan, rüzgardan, jeotermalden, güneşten, fuel oil’den…
Ve daha önemlisi, en çok da doğalgazdan. Peki elektrik fiyatını bunların hangisi belirliyor, belirleyecek? Tabii ki başımız her sıkıştığında devreye alabileceğimiz, halen üretimde en yüksek paya sahip olan doğalgaz. Ama doğalgaz fiyatları piyasada serbestçe belirlenmiyor.
Bir kere ithalatta devletin payı hala yüzde 70′lerin üzerinde. Yani burada bir rekabet yok.
İkincisi ülke içinde satılan doğalgazın fiyatı piyasada belirlenmiyor, sübvansiyonlu. Yani BOTAŞ, Rusya, Azerbaycan, İran, Cezayir gibi ülkelerden aldığı doğalgazı maliyetinin altında bir fiyattan satıyor. Demek ki, fiyatlar serbestçe dalgalanmıyor. Bu durumda, elektrik üretim maliyetleri, serbest piyasa mantığına göre oluşmuyor.
Böyle bir ortamda serbest piyasadan ne kadar söz edilebilirse, kurulacak elektrik borsası da o kadar borsa olur.
Evet, elektrik borsası faaliyete sokulur ama bahsettiğimiz nedenler ortadan kalkmazsa, istenilen performansı sergilemesi zor… İstanbul’u küresel bir finans merkezi yapma vizyonuyla ortaya koyulan Borsa İstanbul’un, bünyesinde sağlıklı işleyecek piyasalara ihtiyacı var. Elektrik borsası sağlıklı işlemezse, Borsa İstanbul ve küresel finans merkezi İstanbul projelerine de zarar verir.
Bu yüzden, yeni kurulacak Enerji Piyasaları İşletme AŞ’ye çok iş düşecek…
Kaynak: Enerji Enstitüsü