Kategori : NATURAL GAS ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 19 December 2018
Günümüzde artık her şey enerjiye endeksli bir hale gelirken enerjin yoksa üretemiyorsun, gidip-gelemiyorsun, ısınamıyorsun, aydınlanamıyorsun… Haliyle ortada bir küresel enerji savaşı vardır. Tabi her savaşı başlatan ABD, bu savaşın da mimarı olmaktadır.
ABD enerjiye ihtiyacı olduğu için savaş gerçekleştirmiyor. Çünkü ABD coğrafyasında hemen her türlü enerji kaynakları kendine ve bölgesine yetebilecek oranda daha da fazlasıyla mevcur. Teknolojiyi 
kullanarak bunu bire on, bire bin de çoğaltabilmektedirler.
kullanarak bunu bire on, bire bin de çoğaltabilmektedirler.ABD’yi doğalgaz korkusu sararken dünya genelinde enerji ihtiyacının önemli bir bölümü doğalgazla sağlanmaktadır. ABD şu anda dünyanın en çok doğalgaz üreten ülkesi konumundadır. Ama en çok doğalgaz rezervleri ABD’de olmayıp Rusya, İran ve Katar’da yer almaktadır. Üretimde de ABD’yi, Rusya takip etmektedir. Diğer taraftan ABD için Rusya ve İran her zaman tehdit oluşturan ülkeler olarak öne çıkmaktadır.
Avrupa ve Türkiye doğalgaza muhtaç bir ülke olup. Her yıl bu ihtiyacı daha da artmaktadır. Haliyle daha fazla doğalgaz ithal edilmektedir. Son rakamlara göre geçtiğimiz yıl AB üyesi 28 ülkenin gaz ithalatı bir önceki yıla göre yüzde 10 artış göstererek 363 milyar metreküpe ulaşmıştır.
Haliyle Rusya ve İran’ın önünde çok büyük bir pazar mevcuttur. İşte ABD bu pazarı kaybetmek istemiyor çünkü bu pazarı kaybetmek eşittir para kaybetmek, müttefik kaybetmek, güç kaybetmek, itibar kaybetmek anlamını taşımaktadır.
Rusya’nın, Avrupa pazarına ulaşması için kilit ülke ise Türkiye. Rusya ile Avrupa’ya gaz taşıyacak projeleri tek tek hayata geçirmektedir. Haliyle ABD bunu hazmedemeyip bir ay önce Putin’in de katıldığı Türk Akımı Projesi’nin açılışından sonra ABD’nin, enerjiden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Francis Fannon; “Kuzey Akım-2, Avrupa’nın güvenliği için tehdittir. İsrail, Avrupa’ya doğalgaz sevkiyatına başlayacak” ifadelerini kullanmıştı.
Yazının Devamı İçin TIKLAYINIZ >>>
Yazan: Akın Aydın
