Küresel Orman Finansmanı Taahhüdü, 12 ülkenin ormanları korumak ve restore etmek için 2021 – 2025 yılları arasında 12 milyar dolarlık kamu fonu yaratma taahhüdünü içeriyor. Buna ek olarak, 7,2 milyar dolarlık özel sektör yatırımı harekete geçirilecek. Finansman taahhüdü veren 12 ülke, Birleşik Krallık, Norveç, Kore Cumhuriyeti, Hollanda, Belçika, Danimarka, Japonya, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, AB ve Almanya’dan oluşuyor.
Dünya Kaynakları Enstitüsü (World Resources Institute)’a göre ormanlar tüm CO2 emisyonlarının %30’unu emiyor. Ormansızlaşma, bu doğal karbon yutağını aşındırır ve ormanlarda depolanan karbon, ağaçlar öldüğünde salındığı için emisyonların artmasına neden olur. 2019-20 yılları arasında tropik orman kaybı, 570 milyon arabanın yıllık emisyonlarına eşdeğer 2,6 milyar
Ormanlar üzerinde radikal önlemler alınmadan küresel ısınma artışını 1,5°C‘nin altında tutulması mümkün değil. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)‘ye göre, bu yüzyılda ısınmayı 2°C ile sınırlamaya yönelik tüm senaryolar, ormansızlaşma ve orman bozulmasının azaltılmasına dayanıyor. IPCC ayrıca, mevcut ormanları korumanın, küresel iklimi stabilize etmenin yeni ağaçlar dikmekten daha hızlı, daha iyi ve daha ucuz bir yol olduğunu ortaya koyuyor.
Ormanlar aynı zamanda yerel ve bölgesel hava düzenlerini düzenleyerek iklim değişikliğine karşı bir tampon görevi görüyor. Dünyanın en yoksul kesimlerinin %90’ından fazlası geçimlerini ormanlardan sağlıyor.
Chatham House Sürdürülebilirlik Girişimi İcra Direktörü Ana Yang, “Orman Mutabakatı, ormansızlaşmayı durdurmak üzere önemli bir küresel çabayı temsil ediyor. Bu anlaşma, ormanlarımızı korumaya yönelik önemli ilk adım niteliği taşıyor ve ormansızlaşmadan arındırılmış tedarik zincirlerinin günümüzde norm haline gelmesi gerekliliğine işaret ediyor. Uluslararası camia, uzun vadeli çözümler geliştirirken, orman ekosistemleri içerisinde ve çevresinde yaşayan insanların sosyo-ekonomik ihtiyaçlarının ve taleplerinin karşılanmasını da ele almalı. Küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırmayı öngören bir gelecek, ancak ormanların korunmasını ve doğanın restorasyonunu kapsadığı koşulda mümkün görünüyor” diyor.
Tropik Ormanlar Birliği İcra Direktörü ve Dünya Ekonomik Forumu Doğaya Dayalı Çözümler Platformu Eş Direktörü Justin Adam, “COP26’da şahit olduğumuz bu gelişme, ormansızlaşmayı durdurma kapsamındaki dönüşümün başlangıcı olabilir. Ormansızlaşmayı durduramazsak, iklim değişikliğini sınırlandırmayı başaramayız. Glasgow Deklarasyonu, ormansızlaştırmayı durdurma kapsamında güçlü siyasi eğilimi yansıtıyor. İş ve finans dünyasının bu çabalara uyum sağlamak üzere ortaya koyduğu kayda değer ekonomik gücün yarattığı kolektif güç, gıda ve arazi kullanım sistemlerimizi, çiftçiler, tüketiciler ve gezegenimizin ihtiyaç duyduğu yöne yönlendirebilir” diyor.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki yerli Walikale halkınin temsilcilerinden ve Orman Ekosistemlerinin Sürdürülebilir Yönetimi için Yerli Halklar ve Yerel Topluluklar Ağı Koordinatörü Joseph Itongwa Mukumo, “Bugün uzlaşıya varılan orman mutabakatında Yerli Halkların belirtildiğini görmekten mutluluk duyuyoruz. Siyasetin ve ekonominin ormansızlaştırmayı kendi çözümleriyle durduramaması ve biz yerli halkların bu sorunla mücadelede temsil ettiğimiz etkili ve daha önce denenmemiz çözüm önerileri doğrultusunda, yalnızca yapılması gereken doğru şey olması sebebiyle değil, aynı zamanda uygun, hatta acil olması sebebiyle, yerli haklara yönelik güvenli kullanım hakkı talep edildiği günü sabırsızlıkla bekliyoruz” diyor.