Almanya’daki yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik amacıyla 2000 yılında çıkarılan Yenilenebilir Enerjiler Yasası, elektrik faturasının kabarmasına yol açıyor.
Rüzgar, güneş biyokütle ve diğer yeşil enerji kaynaklarından üretilen elektriğin dağıtım şebekesine ve havai hatlara aktarılması ek yatırım gerektiriyor. Bu para elektrik şirketlerinin değil, finansman açığını kapatmak zorunda olan tüketicinin cebinden çıkıyor. Örneğin geçen yıl ekolojik elektriğin Almanya’daki maliyeti 19 milyar euroyu bulmaktaydı. Ancak elektrik borsasındaki fiyatlar baz alındığında, sadece beş milyar euroluk yeşil elektrik üretildiği görülüyor. Kalan 14 milyar euro katılma payı adı altında özel hanelerin elektrik faturasına yansıtıldı.
Bu yıl yeşil elektrik üretimi düşmüş olmasına rağmen 2014 yılında katılma payı daha da artarak kilovat saat başına 6 cente çıkacak. Bunun nedeni büyük elektrik şirketlerinin yenilenebilir enerji satın alma yükümlülüğünün kaldırılmasıydı. Bu durumda elektrik fazlası borsada arz – talep mekanizmasına göre el değiştiriyor. Ek elektrik arzı borsa fiyatını düşürüyo
Uluslararası Yenilenebilir Enerjiler Forumu’ndan Norbert Allnoch yeşil elektriğin kent şebekesine verilmesi gerektiği görüşünde. “Yenilenebilir enerjiler katılma payıyla finanse edilen elektriğin de kent şebekesine verilmesi yani fiziki yönlendirme yapılması gerekiyor” diyen Allnoch, abonenin hangi elektriği harcadığını bilemediğini belirtiyor ve ekliyor :
“Yenilenebilir enerjinin katılma payını ödeyen tüketici elektrik şirketinin portföyünde, doğru olmadığı halde, yeşil elektriğin de bulunduğunu sanıyor .”
Katılma payına zam yapıldıkça, bu payı ödemek istemeyen özel şirketlerin sayısı da hızla artıyor. Enerji sarfiyatı yüksek sanayi branşlarının rekabet gücünü koruyabilmesi için çıkarılan yasa bunu mümkün kılıyor. Özel şirketlerin katılma payı 1,3 centi geçmiyor. Toplam elektriğin yüzde 18’ini tüketen özel şirketlerin yenilenebilir enerji katılım payının son derece düşük tutulması haksızlık sayılıyor. Aradaki fark özel hanelerle küçük işletmelerden tahsil ediliyor.
Ekolojik elektriğin Alman kamuoyunda pahalılık kaynağı ve sübvansiyon rekortmeni olarak algılanmasına bu yüzden şaşmamak gerek. Ancak şu da gerçek ki, yenilenebilir enerjiler on yıldır teşvik edilirken, kömür ve nükleer enerji santralleri on yıllardır vergilerle sübvanse ediliyor. Avrupa ülkeleri 2011 yılında nükleer enerjiye 35, kömür ve doğalgaza 26, yeşil enerjilere ise 30 milyar euro sübvansiyon ödedi. Avrupa Birliği Komisyonu’nun enerjiden sorumlu üyesi Günther Oettinger rapor taslağındaki bu rakamları, veriler sağlam olmadığı gerekçesiyle sildirtti ama en azından Avrupa’da sübvanse edilen tek enerjinin yenilenebilirler olmadığı ortaya çıktı.
Kaynak: Energy World