Dünyamızın karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan biri de “iklim krizi”. Her geçen gün büyüyen bu kriz, tüm insanlığı sağlıktan ekonomiye, tarımdan eğitime kadar her alanda etkiliyor. Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, ülkemizin “iklim krizine” karşı önceliğinin temiz enerjiye geçişi hızlandırmak olması gerektiğini vurguluyor.
Alkin Türkiye’nin temiz enerji potansiyelinin çok yüksek olduğunu belirleterek konu ile ilgili şu açıklamalarda bulundu:
– İnsanoğluna ev sahipliği yapan dünyamızı tehdit eden en önemli sorunlardan biri de “iklim krizi”. Günümüzde pek çok ülke iklim değişikliği tanımını artık “iklim krizi” olarak adlandırılıyor.
– Birleşmiş Milletler’in yayınladığı rapor kapsamında “iklim krizi” nedeniyle 2030 yılına kadar 120 milyon kişinin yoksullaşacağı ve 2030 – 2050 yılları arasında yılda 100 milyon kişinin ekonomik açıdan olumsuz etkileneceği belirtiliyor.
– Yine Birleşmiş Milletler’in 2015 yılında kabul ettiği ve 2030 yılına kadar insanlığın ortak refahı için belirlediği hedeflerin 7’inci maddesi doğrultusunda “Erişilebilir ve Temiz Enerji” öncelik olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda, 2030 yılına kadar erişilebilir ve sürdürülebilirlik için güneş, rüzgar ve jeotermal gibi temiz enerji kaynaklara geçişi önemli kriter olarak belirtiyor.
ENERJİ İHTİYACI HER GEÇEN GÜN ARTAN BİR ÜLKEYİZ
– Türkiye artan nüfusu ile enerji ihtiyacı günden güne artış gösteren ülkeler arasında yer alıyor. Haziran ayı içerisinde ülkemizdeki elektrik tüketimi geçtiğimiz yıla oranla yüzde 0,1 arttı. Bir ay içerisinde 23 milyar kilovatsaatten fazla tükettiğimiz elektrik ihtiyacımızın yüzde 28,7’sini doğalgaz üzerinden karşılıyoruz. Öte yandan kullandığımız doğalgazın büyük bir kısmını ise ithal ediyoruz. Haziran ayı içerisinde ülkemize 154 milyon 300 bin kilovatsaat elektrik ithal edildiği açıklandı. İthal ettiğimiz enerji ile ilgili bu rakamlar cari açığa da yansırken, ülke ekonomimizi de büyük ölçüde etkiliyor.
– Türkiye mevcut enerji kaynaklarını yerinde ve doğru kullanarak enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılama potansiyeline sahip.
– Marmara ve Ege Bölgesi rüzgar potansiyeli, Ege Bölgesi yer altı sıcak su kaynakları – jeotermal enerji potansiyeli, İç Anadolu ve Akdeniz ise güneş enerji potansiyeli ile en şanslı bölgelerimiz. Güçlü doğal kaynaklara sahip ülkemizin hali hazırda elektrik enerjisi kurulu güç dağılımı ise yüzde 7,9 rüzgâr, yüzde 5,8 güneş, yüzde 1,4 jeotermal kaynaklardan karşılanıyor.
RAKAMLARLA RÜZGAR, GÜNEŞ VE JEOTERMAL
– Dünyada toplam yaklaşık 100 ülke elektrik üretimini rüzgardan karşılıyor. Dünya devleri olan Çin, Amerika ve Almanya’nın ilk üç sırada bulunduğu listede Türkiye rüzgardan elektrik üretimi ile 11. sırada yer alıyor. 2019 yılı itibari ile Türkiye’de 192 rüzgar enerji santrali bulunuyor. Toplam 7.010 megavat kurulu güç ile rüzgar enerjisi, en önemli temiz enerjiler arasında yer alıyor.
– Tüm dünyada jeotermal enerji üreten 26 ülke bulunuyor. Türkiye, yer altı rezervleri açısından dünyada ilk beş ülke arasında yer alıyor. 2019 yılı itibari ile Türkiye’de 48 jeotermal enerji santrali bulunuyor. Santraller ile 1.347 megavat kurucu güce ulaşıldı. Yakın dönemde santral sayısının da artması bekleniyor. Türkiye’nin önemli temiz enerji kaynakları arasında bulunuyor.
Güneş ülkesi olan Türkiye’de güneş enerjisinden elektrik üretimi de giderek artıyor. Şu an 50 ülkede güneş enerjisi kullanılıyor. Türkiye, dünya üretim kapasitesi bakımından 12. sırada yer alıyor. Bu yıl itibari ile Türkiye’de kayıtlı 564 santral bulunuyor. Tüm bu santraller ise 5.095 megavat kurulu gücü ile Türkiye’nin önemli temiz enerji kaynakları arasında bulunuyor.