Avrupa’da Doğalgaz fiyatlarındaki artışın elektrik fiyatlarına yansıyarak tüketicilerin faturalarının tavan yapmasıyla ilgili krizin yaşandığı ve siyasilerin meseleye çözüm bulmaya çalıştığı şu günlerde başta G20 genelinde yeniden yükselişe geçen sera gazı emisyonlarının azaltılması çabaları ve Yenilenebilir Enerji konusunda atılan adımların da nasıl cereyan ettiği ya da iklimle ilgili politikalarını geciktirilip geciktirilmediği hususu da bir merak konusu.
Zira sıcaklık artışı, Global ısınma yoğun kuraklıklar, su kıtlığı, şiddetli yangınlar, yükselen deniz seviyeleri, sel, eriyen kutup buzları, yıkıcı fırtınalar ve azalan biyoçeşitlilik gibi geliyor gelmekte olan tamtamları çalan iklim krizi ve buna sebebiyet veren insan aç gözlülüğü kaynaklı sorunların yanında faturaya yansıyan astronomik. tutarlar solda sıfır kalıyor. Öngörülere göre tedbirler alınmazsa yüzyılın
BM İklim Değişikliği Özel Danışmanı Selwin Hart, verdiği çeşitli konu özellerine ait röportajlarda ısrarla ve tekrarla “İklim eylemi 10, 20 veya 30 yıl ertelenebilecek bir şey değil. Şimdi acil ve iddialı adımlar atmalıyız. Sözkonusu geçişe ivme kazandırmak ve 1,5 C hedefini tutturabilme yolunda acilen tüm sektörlerin ve G20 başta olmak üzere liderlerin şimdi harekete geçmelidir. Küresel ekonomide dekarbonizasyonun kaçınılmazdır gibi sözlerinin altını çiziyor. [i]
Bilindiği üzere Enerji, sanayi, ulaşım, binalar, tarım ve arazi kullanımı başlıca sera gazı emisyon kaynakları arasındadır. 20 Ekim 2021 tarihinde İngiltere, bir süredir beklenen Isı ve Bina Stratejisi’nin bir uzantısı olarak 2035 yılına kadar yeni doğal gaz kombilerinin kurulumunu aşamalı olarak kaldıracağını ve haneleri temiz ısıtma sistemleri kurmaya teşvik etmek için 450 milyon sterlinlik destek sağlayacağını açıkladı. Bu sayede İngiltere, çoğunlukla evlerin yüzde 86’sında kullanılan doğal gazın sebep olduğu ve ülkenin toplam emisyonlarının yüzde 21’ini oluşturan binalarda ısıtma kaynaklı sera gazı emisyonlarını azaltmayı amaçlamakta.
İngiltere Hükümetinn haneleri temiz ısıtma sistemleri kurmaya teşvik etmek için nakit yardımında bulunacağını ve 450 milyon sterlinlik bir programı aracılığıyla, ev sahiplerine ısı pompaları için 5 bin sterlinlik bir hibe desteği sağlanacağı şeklindeki açıklaması mezkur planın 3 yıl boyunca sadece 90 bin ısı pompasını sübvanse edeceği için kifayetsiz olmakla eleştirildi ve Hükümet’in 2028 senesine kadar yılda 600 bin kurulumu destekleme hedefinden hayli uzak olduğu belirtildi. Öte yandan fosil yakıtlı kazanlardan uzaklaşmanın ülkenin fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltacağı, İngiltere ve Avrupa’daki gaz fiyatları hızla yükselirken tüketicileri koruyacağı şeklinde açıklamaların altı çizildi. Fakat biliniyor ki Avrupa Birliği’nde sadece 7 ülke fosil yakıtlı ısıtmayı aşamalı olarak ve yalnızca yeni binalar için devre dışı bırakma adımlarını açıklamıştı.
İklim değişikliğiyle mücadelede emisyonların 2030’a kadar yarıya indirilebilmesi için bu dönemde temiz enerji yatırımlarının en az 3 katına çıkması ve bu yatırımların yüzde 70‘inin gelişmekte olan ekonomilerde gerçekleşmesi gerektiği öngörülmekte. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Dünya Enerji Görünümü 2021 raporuna göre, dünyada güneş ve rüzgar enerjisi, elektrikli araçlar ve diğer düşük karbon teknolojiler gelişirken, yeni bir enerji ekonomisi ortaya çıkmakta. Hükümetlerin sıfır emisyon hedefine yönelik açıkladığı taahhütlerin zamanında ve eksiksiz uygulandığı senaryo ise fosil yakıt talebinin 2025’te pik yapacağı ve küresel karbon emisyonlarının 2050’ye kadar yüzde 40 düşeceği yönünde. Bu senaryoda, küresel sıcaklık artışının 2100’de 2,1 dereceye ulaşacağı öngörülüyor. Bugünün tüm taahhütlerinin yerine getirilmesine dayalı senaryolara göre dünyanın petrol tüketimi 2050’de bugünkü seviyesi olan günlük 100 milyon varilden 75 milyon varile düşerken, net sıfır emisyon senaryosuna göre petrol tüketimi bu dönemde günlük 25 milyon varil olarak hesaplanmakta.
Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (Centre for Research on Energy and Clean Air, CREA) tarafından gerçekleştirilen analiz, yaşanan doğal gaz krizinin ilk üç ayında (Temmuz-Eylül), elektriğin sıfır karbonlu kaynaklardan üretilmesinin, Avrupa Birliği (AB) genelinde 33 milyar avro değerinde doğal gaz tüketimini önlediğini ortaya koydu. Bu durum aynı zamanda İngiltere’de 2,3 milyar avroya denk gelen doğal gaz tüketiminin önlendiğini gösteriyor. Yılın üçüncü çeyreğinde bölgedeki sıfır karbonlu elektrik üretiminin payının yüzde 66’ya ulaşması, ithalatının daha düşük gerçekleşmesini sağlıyor. Bölgede sıfır karbonlu kaynaklardan üretilen elektriğin tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşması aynı zamanda elektrik kesintilerinin de önüne geçmekte.
Uzmanlar küresel sıcaklıklarda tehlikeli artıştan kaçınmak açısından emisyonların sıfıra indirilmesi gerektiğine vurgu yapılıyor zira fosil yakıtların kullanımı yüzünden oluşan iklim değişikliği, su kaynaklarını azaltırken mahsul verimliliğini düşürüyor. Bu noktada gıda üretimi de aynı parallelikte azalmakta. Kuvvetli rüzgar ve fırtınaları deniz seviyesini gerekenden fazla yükseltince buharlaşma da artınca bunu sellere, şiddetli sıcaklara ve dahi ekilebilir toprakların giderek azalmasına sebebiyet veriyor. Kısaca Dünya emisyonlar azaltılmadığı müddetçe küresel ısınma ve iklim değişikliği sonucu oluşan kuraklığa her gün bir adım daha yaklaşıyor.
Climate Transparency, G20 ülkelerinin iklim değişikliği ile mücadelesine dair değerlendirmelerin karşılaştırmalı olarak sunulduğu ve Ekim ayı ortalarına doğru yayımladığı 2021 İklim Şeffaflığı Raporu’na göre, COVID-19 salgınına bağlı olarak kısa bir düşüş döneminin ardından sera gazı emisyonları G20 genelinde yeniden yükselişe geçti ve Arjantin, Çin, Hindistan ve Endonezya’nın 2019 emisyon seviyelerini aşması öngörülüyor.[ii]
Hal böyleyken Her ne kadar global ölçekte yenilenebilir ve çevre dostu enerji kavramı ön planda olsa da Son dönemde bilhassa enerji maliyetlerindeki artış ve arz-tedarik noktasında yaşanan sorunlar sıcak gündemdeki yerini koruyor. Sözkonusu menfi vaziyetin, gerek üretimi gerekse de olağan hayatı aksatmaması için başta Çin gibi büyük ülkeler olmak üzere, devlet idarecilerinin konvansiyonel “eski usul” alışkanlıkları sürdürerek aksiyon aldıklarını görmekteyiz. Temiz ve yenilenebilir kaynaklarla üretime geçiş sancılı gözüküyor. Bu noktada uzmanlar özellikle stratejik önem ve büyüklükteki şirketlerin stratejilerini dinamik biçimde güncellemesi gerekliliğinin altını çizmekteler.
Farklı enerji kaynağı çeşitlendirmelerinin olduğu ve elektrik talebinin Covid 19 salgını öncesindeki seviyesine geri döndüğü Avrupa ve İngiltere’de son dönemde artan talep, her nevi enerji kaynağına ilgiyi arttırmış vaziyette. Bu durum bilhassa gaz tarafında bir darboğaz meydana getirmiş durumda. Kömür, doğal gaz ve karbon emtialarında yaşanan fiyat artışı yaşanmakta olan krizin nedenlerinden sadece bir tanesi. Kıta’da sınırlı yakıt rezervleri ve ihracatçı ülkelerin bu emtiaların ithalatında yaşadığı gecikmeler de başka bir sebep ne var ki mesele bu kadarla da sınırlı değil ve bir ucu Brexit sürecine dayanacak kadar da derin. Şayet süreç doğru algılanırsa petrol fiyatlarındaki dalgalanmanın gaz tarafındaki kriz ile ilgili sebep-sonuç ilişkisini ve toplam etkideki payını anlamak da mümkün olacaktır. Bu durum bir başka makalenin konusu olsun diyerek devam edersek; rüzgar ve hidro-elektrik gibi alternatiflerde de düşük üretim sorunu, iklim değişikliği ve çevresel faktörlerin etkisi ile birlikte tereddüt ve kaygı yaratıyor diyebiliyoruz. Hülasa; Avrupa’da ve dünyada elektrik fiyatlarındaki tırmanma, elektrik üretiminde kullanılan yakıtlardan tedarike kadar uzanan çok boyutlu bir nedenselliğe bürünürken, bunda mevcuttaki değişim süreci de kayda değer bir rol oynuyor.
Bu arada AB ve İngiltere’de enerji piyasalarındaki fiyat istikrarsızlığı, fosil yakıt ithalatının ipiyle kuyuya inmenin riskli ve ateş pahası olduğuna önemli bir zamanda dikkat çekmekte. Bu süre zarfında, Avrupa’daki pek çok ülkede yenilenebilir kaynaklar, üretim çıktıları fosil yakıtlara göre daha düşük seviyede olmasına rağmen, talebin önemli kısmını karşılamaya yetti. Bu kaynakların elektrik üretiminin önemli bir kısmını karşılaması sonucunda, daha fazla doğal gaz ithal edilmesinin de önüne geçilmiş oldu.
Konuya ilişkin içinde bulunduğumuz Ekim ayında Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol, “Küresel enerji piyasaları için daha fazla türbülans riski artmakta ve gelecekteki enerji ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yatırım yapmıyoruz” şeklinde konuştuğunu da hatırlarsak bu yatırımların yenilenebilir Enerjiler olması gerekliliği de bir o kadar aşikar vaziyette.
Avrupa doğalgaz fiyatlarındaki rekor yükselişlerin akabinde aracı kurumlar doğalgaz piyasasında kısa pozisyonlanan müşterilerine teminat tamamlama çağrısında bulundu ve emtia piyasalarında işlem yapan müşterilerinden yüz milyonlarca dolarlık fazladan teminat yatırmalarını istedi. Reuters’ın haberine göre, emtia piyasasında işlem yapan Glencore, Gunvor, Trafigura ve Vitol doğalgaz piyasasındaki pozisyonlarından dolayı teminat tamamlama çağrılarıyla karşı karşıya kaldı. Sözkonusu Çağrılar, tüccarları daha fazla sermaye bağlamaya zorlamakta. Resmi Kaynaklar, bazılarının, özellikle de küçük firmaların, borçlanmayı artırmak zorunda kaldıklarını, bu da onlara ticaret yapmak için daha az likidite bırakıp nakde sıkışmalarının yanı sıra potansiyel olarak kârlarına da zarar verdiğini söylemekteler. Şirket yetkilileri, komisyoncular ve bankacıları kapsayan söz konusu kaynaklar, konunun hassasiyeti nedeniyle isimlerini vermekten kaçınmaktalar. Bir şirket sözcüsü, “Avrupa doğal gaz fiyatlarındaki yükselişle ilgili marj çağrıları olsa da Gunvor sağlıklı bir likidite pozisyonu ve daha fazla oynaklığı yönetmek için araçlar kullanmayı sürdürüyor” derken, Esas işi madencilik olan Glencore yorum yapmayı reddetti. Trafigura ve Vitol da yorum yapmaktan kaçındı. Daha küçük İsviçreli tüccar Kolmar Group, büyük marj tamamlama çağrıları ödediğini, ancak pozisyonların yeterince kapsandığını ve iş için bir risk oluşturmadığını söylerken ayrıntıya girmedi. Öte yandan Lübnanlı firma BB Energy, herhangi bir marj çağrısıyla karşılaşmadığını söyledi. Ticaret firmaları, son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nden üretilen ve ihraç edilen doğal gaz üzerinde büyük kumar oynadılar ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) kargolarını satın almak için uzun vadeli sözleşmeler imzaladılar. Esas olarak Avrupa ve Asya’ya gaz ihraç etmek için tasarlanan Sözleşmelerin bazıları 2041’e kadar sürüyor Konuyla ilişkin kaynakların aktardıklarına göre, Hollanda TTF doğalgaz piyasasındaki kısa pozisyonların büyüklüğü 30 milyar dolara ulaşıyor.
Bu meyanda, ABD, arzdaki azalmanın gaz fiyatlarını artırmasının ardından Rusya’yı Avrupa’da büyüyen bir enerji krizinden istifade etmemesi bakımından ikaz etti.
Bilindiği gibi Elektriğinin yaklaşık %43’ü yenilenebilir kaynaklardan üretilen İngiltere’de arz-talep dengesizliği sebebiyle hızla yukarı yönlü ivme kaydeden enerji fiyatları büyük bir kriz yaşanmasına sebep olmuştu. İngiltere Petrol ve Doğal Gazı resmi verilerine göre, İngiltere’de toptan doğal gaz fiyatları Ocak ayından bu yana yüzde 250, Ağustostan Ekim ilk iki haftasına kadar da yüzde 70 artış kaydetti. Pandemi ve ve petrol fiyatlarındaki dalgalanmanın yanısıra BREXIT Avrupa Birliği‘nden çıkış süreci de ülkedeki olumsuz gidişat üzerinde hayli etkili oldu.
Çarşamba günü toptan gaz fiyatlarının 24 saat içinde yüzde 37 artarak rekor seviyeye ulaştığı İngiltere’de İngiliz Enerji denetim kuruluşu Ofgem ‘in açıklamalarına binaen 3 enerji firması daha çöktü Avro Energy, People’s Energy, Greensupplier Ltd, Utility Point, Igloo, PFP Energy, Symbio, MoneyPlus Energy, Enstroga) ve böylece son 1 ayda iflas eden enerji şirketi sayısı 9‘a ulaştı. İngiltere Petrol ve Doğal Gazı verilerine göre, İngiltere’de toptan doğal gaz fiyatları 2021 yılı Ocak ayından bu yana yüzde 250, Ağustos’tan bu yana da yüzde 70 artış gösterdi.
İngiltere, İçinde bulunduğumuz 2021 senesinin Ocak ayında görevinin başına gelen İş, Enerji ve Endüstriyel Strateji Bakanı (Secretary of State for Business, Energy and Industrial Strategy) Kwasi Kwarteng daha öncesinde doğal gaza olan talep karşısında arz yetersizliği yüzünden ülkede oluşan yüksek fiyat krizini çözüme kavuşturacaklarına dair söz vermişti. Kwasi, artan doğal gaz fiyatlarını üst fiyat sınırı uygulamasından dolayı tüketicilere doğrudan tam olarak yansıtamayan büyük çaplı enerji şirketlerine kredi desteği sağlanmasının bir seçenek olarak değerlendirilebileceğini ifade etmişti.
Araştırma şirketi Cornwall Insight tarafından yapılan açıklamada, İngiliz denetim kuruluşu Ofgem tarafından belirlenen enerji faturalarındaki üst limitin gelecek nisanda yıllık 1277 sterlinden 1660 sterline yükselebileceği belirtildi. Cornwall Insight Kıdemli Danışmanı Craig Lowrey, “Bu rakamlar, en son varsayılan tarife üst sınırı tahminimizden bu yana geçen dönemdeki önemli artışları yansıtıyor” ifadesini kullandı.
İngiltere gibi İtalya’nın da durumu pek iç açıcı değil. Ülkede son 1 aylık süreçte elektrik fiyatları yüzde 29,8‘lik artış gösterdi ve doğal gaza da yüzde 14,4 zam yapıldı. İtalyan yetkililerden yapılan açıklamalar ise hükümetin acil müdahalesinin zam oranının daha yüksek olmasını önlediği yönünde. Bu sayede 29 milyon aile ve 6 milyon KOBİ’nin söz konusu fiyat artışlarından daha az etkilenmesinin sağlandığı savunuldu.
Enerji krizinin darbe vurduğu ülkeler arasında yer alan Almanya’ da Ocak ayında megawatt saat başına 52,81 euro olan ücretler Eylül ayında 127,63‘e sıçradı. Öte yandan; İspanya, Fransa, Bulgaristan, Yunanistan ve Polonya‘da da elektrik ve doğal gaz fiyatları tavan yaptı.
21 Ekim 2021 tarihinde Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, Federal Basın Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında, Almanya’nın son aylarda artan enerji fiyatlarını yakından izlediğini belirten konuşmasında “Diğer Avrupa ülkeleri ile koordineli şekilde fiyatlara herhangi bir müdahaleyi önemli görmekteyiz ve hükümet bazı hane halkları için geçici yardımın sunulup sunulamayacağı konusunda değerlendirme yapmakta ifadelerine yer verdi. Seibert, Almanya’da kurulacak yeni hükümetin enerji fiyat artışlarına karşı ulusal önlemlere bakacağına da işaret etti. Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı Sözcüsü Beate Baron ise hükümetin Rusya ve Ukrayna ile uzun vadeli gaz tedariki konusunda istişarelerinin sürdüğüne değindi.
Maliye Bakanlığı sözcüsü Dennis Kolberg da bu yıl sonu görevden ayrılacak olan Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) Başkanı Jens Weidmann’ın halefinin atanması kararının yeni hükümet tarafından verileceğini belirtti. Öte yandan Almanya’nın 22 Ekim 2021’de Alman Sanayi Federasyonu (BDI) ve Boston Consulting Group (BCG) tarafından Almanya’nın iklim hedeflerine yönelik hazırlanan Berlin’de açıklanan fizibilite raporunda, Almanya’nın, 2030’a kadar karbon emisyonlarını 1990 seviyesine kıyasla yüzde 65 azaltmayı ve 2045 yılına kadar da net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı hedeflediği belirtilerek, ülkenin, 2030 iklim hedeflerine ulaşması için 860 milyar avro ek yatırım yapması gerektiği, bu yatırımları yapmaması halinde 2030 iklim hedeflerine ulaşamayacağı kaydedildi.
BDI Başkanı Siegfried Russwurm, raporun sunumunda yaptığı konuşmada, Co2 bakımından “net sıfır” sanayi ülkesi olmanın “ücretsiz” mümkün olamayacağını savunurken iklim hedeflerine ulaşabilmesi için Almanya’nın “devasa” bir çaba harcaması gerektiğini belirterek, konu hakkında somut kararların geciktiğini ve yeni hükümetin acilen harekete geçmesi gerektiğini belirtti. Almanya’nın YE kaynakları, şarj istasyonları, daha modern demir yolu dahil olmak üzere 2030 yılına kadar 240 milyar avro değerinde altyapı yatırımı yapması gerektiğini söyleyen Russwurm, “Ancak bu yeterli olmayacak. Devletin planlama ve onay süreçlerini hızlandırması gerekiyor.” Şeklinde konuşurken , yatırımcıların ve şirketlerin her şeyden önce “geleceği planlama güvenliğine” ihtiyacı olduğunun da altını çizdi.
Özetle; kıta genelinde fiyat artışı fabrikaları durma noktasına getirdi. Bu esnada Putin, Rusya’nın Avrupa’ya arzı artıracağını açıklayarak piyasayı sakinleştirmiş görünmekteydi. Putin, Rusya’nın arz konusundaki sözleşme yükümlülüklerini yerine getirdiğini söyledi, ancak eleştirmenler artan talebe ayak uydurmamak açısından daha fazlasını sunmaya direndiğini ve Avrupa’nın kış aylarında enerjiyi bir kaldıraç olarak kullanmayı planladığını söylemekteler.
Newsweek’e konuşan bir analist, Kremlin’in “şimdi jeopolitik avantajını zorlama zamanının geldiğine” karar vermiş göründüğünü söyledi.ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve diğer AB yetkilileriyle bir araya geldiği Brüksel ziyareti sırasında, Moskova’nın “enerjiyi bir zorlama aracı, siyasi bir silah olarak kullanma geçmişine sahip” olduğunu belirtti.
Doğalgaz fiyatlarında Avrupa’da yoğun talebin yanısıra bir seri faktör nedeniyle yaşanan mezkur kriz sürerken Avrupalı tüketicilerin en önde gelen gaz tedarikçisi Gazprom ise Rossiya 1 televizyonuna demeç veren Burmistrova aracılığıyla şu şekilde bir açıklamada bulundu “Alıcılarımızın tüm taleplerini yerine getiriyoruz ve onların taleplerine uygun hareket ediyoruz”.
Daha öncesinde de Saint Petersburg Uluslararası Gaz Forumu‘nda Burmistrova, “Yılın başından bu yana yurt dışı pazarlara rekor seviyelere yakın miktarda gaz tedarik edildi. En büyük pazar olan Almanya’ya sevkiyatı geçen yıla kıyasla üçte bir oranında, Türkiye’ye 2.5 kat, Romanya’ya 4 misli artırdık. Ukrayna da dahil tüm güzergahlar üzerinden. İmkanlarımız dahilinde ilave gaz tedariki gerçekleştiriyoruz” sözlerine yer vermişti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, doğalgaz fiyatlarının rekor seviyede artışı şeklinde tezahür eden krize, Avrupa’nın hatalı enerji politikalarının yol açtığını belirtmiş uzun süreli enerji anlaşmalarından vazgeçmenin ve enerji kaynaklarını aceleci bir biçimde değiştirmenin bu hatalı politikalardan sadece bir kısmı olduğunun altını çizmişti.
Son dönem Avrupa ‘da enerji ve iklim alanında yaşanan krizin yanısıra Moskova’nın da krize bakış ve tutumuna yönelik bir özeti içeren bu makalenin sonuna iklim değişikliğinin giderek daha da hız kazanarak büyük felaketlerin tellalı ve dahi kendisi olduğunu hatırlayarak ve AB ve Joe Biden’ın yeni yönetimi, ekonomilerini harekete geçirmek ve dekarbonizasyon sürecini başlatmak için trilyonlarca dolarlık yeşil yatırım sözlerinin yanısıra, hükümetlerin salgının akabinde iklim krizi açısından ekonomilerini yeniden başlatmak için teşvik paketleri oluşturduğu ve dünya çapında yeşil toparlanma konusunda adımlar atıldığını da unutmaksızın hatta küresel olarak YE maliyetlerini düşürmeye yönelik sınırda karbon vergisini de gündeme getirmesini de anımsayarak yetmez ama “evet” diyorum. Fakat burada atılan adımların hala bebek adımları olduğunu ama bebek kadar masum olmadıklarını zira çoğu ülke ve hükümetlerin kendi ekonomisini karbondan arındırmanın maliyetini üstlenmekten çekindiklerini de hatırlatmak isterim. Zira bu yüzden Avrupa’da yaşanan kriz kaynaklı elektrik faturalarından daha büyük ve kabarık bir faturayla Dünya ve üzerindeki canlıların karşılaşması kuvvetle muhtemel diyerek devrik bir cümle ile sözlerime son noktayı koyarken, hepimize mutlu, sağlıklı ve enerji dolu bir hafta diliyorum.
Çiğdem Yorgancıoğlu – Energy Contracts Expert / Forensic Person / ‘Enerji Gazetesi’ Senior Author – http://www.cigdemyorgancioglu.org/ – cigdem-yorgancioglu@enerjigazetesi.ist
Ref : https://www.newsweek.com/us-says-if-russia-exploits-europe-gas-crisis-it-will-backfire-them-1636912
https://www.gov.uk/government/people/kwasi-kwarteng
October 4, 2021 – LONDON, Oct 4 (Reuters) – The world’s top commodity trading houses are being told by brokers and exchanges to deposit hundreds of millions of dollars in extra funds to cover their exposure to soaring gas prices, seven sources with direct knowledge of the matter told Reuters. Glencore, Gunvor, Trafigura and Vitol are among the commodity merchants facing what are known as margin calls on their financial positions in natural gas markets, the sources said. https://www.reuters.com/business/energy/exclusive-commodity-traders-face-big-margin-calls-gas-prices-soar-2021-10-04/
[i] https://www.un.org/en/climatechange/selwin-hart-justice-economic-imperative
[ii] https://www.climate-transparency.org/g20-climate-performance/g20report2021