Bankaları ‘Enerji’ Bastı!

Ekonomik kriz döneminin başarılı ve sağlam sektörleri arasında gösterilen bankacılık, Türkiye’de özellikle son dönemde artan enerji yatırımlarını fonlamaya odaklandı.

AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, 2001 krizinin ardından yeniden yapılan Türk bankacılık sektörü, global krize rağmen geçen yıllarda Türkiye’deki sağlam yapısını korumayı başaran ender sektörlerden oldu. Özellikle krizin etkilerinin en çok hissedildiği dönemlerde kredilerde daralma yaşansa da bankacılık sektörü karlı yapısını korudu, piyasalarda düzelmeyle birlikte bireysel ve kurumsal kredi musluklarını açmaya başladı.

Son dönemde hareketlenen enerji sektörü de bankacılık sektörünün odaklandığı alanlardan biri olurken, sektör artan proje finansman ihtiyaçlarını fonlamak için seferber oldu. Uluslararası kuruluşlarla da bu konuda işbirliği yapan Türk bankacılık sektörü, bu dönemde proje finansmanı kredileri içinde enerji kredilerinin payını artırmaya çalışarak sektörde daha fazla yer almayı hedefliyor.

Geçtiğimiz 4-5 yıl içinde enerji sektörüne yaklaşık 10 milyar dolar finansman sağlayan bankacılık sektörü, özel sektörün bundan sonraki yatırımları için de kredi arayışlarına çözüm bulmayı planlıyor.

Akbank KOBİ ve Ticari Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ferda Besli, AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlarken, Akbank olarak enerji sektörüne yönelik 2,1 milyar dolar tutarında kredi limiti sağladıklarını ve 1,5 milyar dolarının kullandırımını gerçekleştirdiklerini bildirdi.

Türkiye ekonomisinin gelişmesine paralel enerji talebinin hızlı bir şekilde arttığını, 1990-2008 arasında ortalama büyümenin yüzde 4 olduğunu, hükümet tahminlerinin 2020 yılına kadar yıllık yüzde 4 civarında artış öngördüğünü hatırlatan Besli, ”Bu kapsamda, Akbank olarak biz de enerji sektörüne finansal destek sağlayarak ülkemizin geleceği açısından son derece önemli olan sektörde daha fazla yer almayı hedefliyoruz” dedi.

Bu kapsamda, müşterilerinin çevre ile barışık faaliyetlerinin finansmanı için Akbank Enerji Dostu Kredi’yi hizmete sunduklarını belirten Besli, kredinin, enerji verimliliğinin artırılması, enerji maliyetlerinin azaltılması amacıyla işyeri, fabrika gibi ticari gayrimenkullerin ısıtma, soğutma, aydınlatma sistemlerinin yenilenmesi, dış cephelerin yalıtılması ve çevreci enerji kaynaklarına yönelinmesi için firmalarca kullanabildiğini anlattı.

Akbank’ın enerji proje finansman çalışmaları arasında doğal gaz dağıtım merkezleri, termik santralleri, hidroelektrik santralleri (HES), rüzgar enerjisi santralleri (RES) ve jeotermal enerji santralleri (JES) de olduğunu belirten Besli, Türkiye’nin geleceği açısından son derece önemli olan sektörün gelişimine katkıda bulunmak amacıyla önümüzdeki dönemde de sektöre Akbank olarak finansman sağlamaya devam edeceklerini bildirdi.

Enerji sektörünün bir ülkenin tüm sektörlerini etkileyebilen, sadece Türkiye’de değil dünya ekonomisinde giderek önemi artan bir alan olduğuna işaret eden Besli, enerji arzı ve talebi arasındaki farkın giderek büyüdüğüne dikkati çekti.

2009 yılında Türkiye’nin enerji üretiminin bir önceki yıla göre yüzde 2,4 azalarak 193,3 milyar kW-saat olarak gerçekleştiğini, 2010 yılında ise ortalama yüzde 4-5 civarında artış olmasının beklendiğini hatırlatan Besli, şunları anlattı:

”Önümüzdeki yıllarda bu rakamın her yıl artarak 2015 yılında 250-300 milyar kW-saat’e ulaşacağını öngörüyoruz. Bu büyümeyi sağlamak için sektörün 30 milyar dolar civarında yatırım ihtiyacı bulunuyor. Elektrik enerjisinde yıllık 5 milyar dolarlık yatırım potansiyeli finansör olarak bankaları sektördeki en önemli oyunculardan biri haline getiriyor. Türk bankaları bu yatırımların finansmanını yapacak mali yapı ve bilgiye sahiptir. Diğer taraftan enerji projeleri çevreye olan olumlu katkıları sebebi ile büyük önem arz ediyor. Ayrıca yasal düzenlemeler ile de enerji tasarrufu zorunlu hale getiriliyor. Bu kapsamda önümüzdeki dönem enerji yatırımlarının artmasını bekliyoruz.”

Enerji konusunda yatırım yapacak firmalara daha uygun koşullarda finansman desteği sağlamak amacıyla yurtdışı fonlardan kaynaklar bulduklarını, bu kapsamda Avrupa Yatırım Bankası’ndan (AYB) temin ettikleri bir fonu enerji projelerinin finansmanı amacıyla kullandırdıklarını belirten Besli, ayrıca, Dünya Bankası Temiz Teknoloji Fonu (CTF) ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ortak programı olan Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Kredisi (TurSEFF) kapsamında EBRD ile bir kredi anlaşması imzaladıklarını söyledi.

Türkiye’de artan enerji talebine karşılık enerji verimliliği projelerinin hızla hayata geçirilmesine ihtiyaç bulunduğuna işaret eden Besli, enerji verimliliği amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin, çevreye uyumlu teknolojileri devreye sokmanın ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını sağlamanın bir zorunluluk olarak günlük hayatın ve iş hayatının gündemine girdiğini anlattı.

Ferda Besli, Genel Müdürlükte firmaların enerji sektöründe yapacağı uzun vadeli yatırımları için kredi taleplerini finansal olarak inceleyen, konusunda uzman bir ekiplerinin bulunduğunu belirterek, ”Şu an toplam yatırım maliyeti 1,3 milyar dolar olan yaklaşık 20 adet enerji projesini değerlendiriyoruz. Akbank olarak enerji sektörüne yatırım yapmayı planlayan tüm firmalara, ihtiyaçları doğrultusunda proje bazlı finansman modelleri oluşturarak destek olmayı sürdüreceğiz. Bu sektöre yönelik bir kaynak kısıtımız bulunmuyor” diye konuştu.

Enerji konusunda HES ve RES gibi yenilenebilir enerji alanlarının daha da önem kazanmasını beklediklerini, yapılan projeksiyonlara göre Türkiye yenilenebilir enerji üretimini yüzde 20 artırırsa, toplam karbon salınımını yüzde 12,7 azaltabileceğini hatırlatan Besli, Akbank’ın önceliğinin enerji ve enerji verimliliği olacağının altını çizdi.

GARANTİ’NİN PROJE FİNANSMANINDA ENERJİNİN PAYI YÜZDE 28’LERE ÇIKTI

Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Edin, 4 bin megavat gücündeki enerji projesine toplam 3,2 milyar dolar kredi tahsis eden bankanın proje finansmanı kredileri içinde enerji kredilerinin payının yüzde 28’lere ulaştığını belirtti.

Yenilenebilir enerji projelerine özel önem verdiklerine işaret eden Edin, toplam 1.750 megavat kurulu gücündeki yenilenebilir enerji projesine yaklaşık 1,8 milyar dolar finansman sağladıklarını, Türkiye’de faaliyette bulunan yaklaşık 1.100 megavat kurulu gücündeki rüzgar santrallerinin yaklaşık yarısını Garanti Bankası’nın tek başımıza finanse ettiğini kaydetti.

Edin, 2009 yılı boyunca ve 2010’un ilk yarısında finansman sağladıkları projeleri, 1.360 megavat kurulu gücündeki Eren Enerji Çatalağzı Termik Santral projesine 625 milyon dolarlık kredi, toplam 285 megavat kurulu gücündeki 6 RES projesine toplam 420 milyon dolarlık proje finansmanı kredisi, 510 megavat kurulu gücündeki Boyabat HES projesinin uzun vadeli proje finansman kredisine katılım, Zorlu Grubu tarafından 510 milyon dolar bedel ile kazanılan ADÜAŞ projesine 12 yıl vadeli proje finansmanı kredisi olarak sıraladı.

Ebru Edin, ”2010 yılı ilk yarısında ADÜAŞ ile birlikte toplam 455 MW’lık 19 adet HES ve RES projesine toplam 545 milyon dolar proje finansmanı kredisi tahsis ettik” dedi.

Önümüzdeki dönemdeki kredi ihtiyaçlarına ilişkin olarak ise Edin, Türk bankalarının geçmiş 4-5 sene içinde, enerji sektörüne yaklaşık 10 milyar dolar finansman sağladığını belirterek, kamu bankalarının da girişiyle bu katkının daha da artacağı öngörüsünde bulundu.

Edin, ”Önümüzdeki 5 yıllık periyotta, gerek ilave kapasite yatırımlarını gerek elektrik üretim ve dağıtım portföy özelleştirmelerini dikkate aldığımızda Türkiye;nin enerji yatırım ihtiyacının yaklaşık 35-50 milyar dolar civarında olmasını bekliyoruz” diye konuştu.

Geçen 4-5 yılda gerçekleştirilen finansmanlarda ağırlıklı olarak yerel bankaların yer aldığını ifade eden Edin, uzun vadeli finansmanların sağlanmasında farklı kaynakların da piyasada yer almasının, piyasanın derinliğinin artması açısından faydalı olacağını vurguladı. Bu anlamda, yabancı bankaların sektöre daha fazla çekilmesi gerektiğini söyleyen Edin, ”Yerli ve yabancı bankalar ile Exim kuruluşları ve kalkınma bankalarının ortak bir güç oluşturması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

”YILIN İKİNCİ YARISINDA BÜYÜK MONTANLI PROJELERİN ARTACAĞI GÖRÜŞÜNDEYİZ”

Yabancı para mevduatların vade uyumsuzluğunun, proje finansmanı için daha fazla kaynak ayırmayı zorlaştırdığını, yurtdışı piyasalardan seküritizasyon gibi yapılarla uzun vadeli kaynak yaratma çalışmalarının da piyasa şartlarına bağlı olduğunu dile getiren Edin, ”Bu sebeple, yurtdışı piyasalardaki dalgalanmalar, Türkiye’deki proje finansmanı piyasasında da belirsizliğe neden oluyor. Mevcut belirsizliği azaltmak için uzun vadeli alternatif kaynakların yaratılması ve kaynak çeşitliliğinin arttırılması gerekiyor. Bu kapsamda, Türk Bankaları uzun vadeli kaynak çeşitliliklerini arttırmaya yönelik çalışmalar yapıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

Edin, 2010 yılı başından bu yana Türk bankalarının, daha düşük maliyetlerle, daha uzun vadelerde yabancı bankalardan sendikasyon kredileri temin edebildiklerine dikkati çekerek, global dalgalanmada ikinci dip ihtimaliyle, yurtdışı piyasaların daha da kötüye gitmesi durumunda ise yerel bankaların borçlanma maliyetlerinin artabileceğini belirtti.

Son dönemde enerji projelerine yönelik kredi taleplerinde oransal bir artış yaşandığına işaret eden Edin, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Ancak, global dalgalanma öncesine göre, projelerin sayısında artış olmasına rağmen, projelerin büyüklüklerinde gözle görülür bir düşüş yaşıyoruz. Yatırımcıların büyük projeleri ertelediğini veya projeye ilişkin çalışmalarını yavaşlattığını gözlemliyoruz. Global finansal piyasalardaki olumlu gelişmelere paralel olarak, 2010 yılının ikinci yarısında büyük montanlı projelerin artacağı görüşündeyiz.”

Ebru Edin, henüz finansman sağlamadıkları ancak finansman için yetkilendirildikleri veya değerlendirmelerini sürdürdükleri yaklaşık 2 milyar dolarlık yatırım büyüklüğüne sahip 2 bin 400 megavat kurulu gücündeki enerji projesine finansman sağlamak için çalışmalarını sürdürdüklerini dile getirdi.

Geçen yıl 1 milyar doların üzerinde proje ve satın alım finansmanıyla özel sektör yatırımlarına destek verdiklerini kaydeden Edin, 2010 yılında da benzer bir büyüklükte finansman sağlayacakları öngörüsünde bulundu.

Son dönemlerde özellikle hidroelektrik santral projeleri ile elektrik dağıtım özelleştirmelerinin kredi talebinde başı çektiğini söyleyen Edin, büyük montanlı termik santral projelerinin finansmanının 2010 yılı sonu ve 2011 yılı başında artmasını beklediklerini kaydetti. Edin, 2011-2012 yıllarında ise üretim portföy özelleştirmeleri ile Kasım 2007 tarihli lisans başvurularının sonuçlanması ile birlikte rüzgar projelerinin ajandalarının ön sıralarında olacağını söyledi.

TSKB 90 PROJEYİ FİNANSE ETTİ

TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu ise TSKB’nin, 2010 yılının eylül ayı itibari ile 200’ün üzerinde yenilenebilir enerji projesini inceleyerek, toplam 90 adet yenilenebilir enerji projesini finanse ettiğini bildirildi.

Finansman sağlanan projelerin toplam kurulu gücünün 2623 MW’a ulaştığını, bu projelere TSKB tarafından aktarılacak toplam tutarın ise 1,4 milyar dolar olduğunu belirten Eroğlu, finanse edilen projelerden 640 MW kurulu güce sahip 23 adedinin tamamlanarak elektrik üretmeye başladığını söyledi.

Eroğlu, TSKB’nin finanse ettiği yenilenebilir enerji projelerinin faaliyete geçmesi ile Türkiye’nin sera gazı salınımı 5,3 milyon ton azalacağını ifade etti.

TSKB olarak, Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası, Fransız Kalkınma Ajansı ve Alman Kalkınma Bankası’ndan sağladıkları yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, çevre ve KOBİ kredileri ile çevre ve enerji yatırımlarını desteklediklerini anlatan Eroğlu, TSKB’nin kredi temin etmek konusunda herhangi bir sorun yaşamadığını, bankanın geçmiş yıllardaki performansı sayesinde ilerde de fon sağlamakta bir sıkıntısı olmayacağını söyledi.

Enerji projelerine yönelik talebin son yıllarda hep canlı olduğunu, 2008 yılında yaşanan krizin ilk döneminde bir duraklama olduysa da bunun kısa sürdüğünü ve verimli enerji yatırımlarında ciddi bir duraklama olmadığının altını çizen Eroğlu, 2009-2010 yıllarının da enerji yatırımları açısından canlı geçtiğini kaydetti.

Eroğlu, 2009’dan beri devam eden Özelleştirme İdaresi tarafından yapılan elektrik dağıtım ihalelerinin bu alanda bir talep artışı sağladığını ve devam edecek ihalelerle de bu artışın sürmesini beklediklerini bildirdi.

Halil Eroğlu, şu anda incelemesi devam eden farklı ölçeklerde 15’ten fazla yenilenebilir enerji projesi bulunduğunu, bu projelerin kurulu kapasitesinin 650 MW’ın üzerinde ve yatırım tutarlarının da 1,2 milyar dolar civarında olduğunu kaydetti.

Bu yıl elektrik üretimine yönelik olarak toplamda yaklaşık 350 milyon dolar seviyelerinde kaynak ayırmayı öngördüklerini belirten Eroğlu, şunları söyledi:

”Üretim haricinde elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesinde de aktif rol alıyoruz. Bu alandaki kaynak kullandırımımız özelleştirmeden devralmaların hızına ve firmaların taksitli ödemeyi tercih etmelerine bağlı olarak farklılık gösterebilecektir. Ancak devralması tamamlanan ve çalışması devam eden bölgelere baktığımızda, bu alanda da 60 milyon dolar ile 80 milyon milyon arasında bir nakit kullandıracağımızı öngörüyoruz. Biz TSKB olarak yenilenebilir enerji finansmanına ağırlık vermeye devam edeceğiz. Ancak özelleştirmelerde de aktif olarak rol almayı hedefliyoruz ve bugüne kadar da bu konuda aktif olduk. Yenilenebilir kaynaklar dışında doğalgaz ve termik finansmanında da yer alabiliriz ancak esas uzmanlık alanımız yenilenebilir enerjidir ve kısa vadede bu konuda bir değişiklik öngörmüyoruz.”

DENİZBANK ENERJİYE KAYNAK AYIRMAYA DEVAM EDECEK

Denizbank Kurumsal Ticari Bankacılık Kamu Proje Finansmanı ve Yurtdışı İştirakler Grubu Genel Müdür Yardımcısı Derya Kumru da Denizbank’ın 2009 yılında enerji projelerine tahsis ettiği kredilerin toplam hacminin 700 milyon dolar seviyelerinde olduğunu belirterek, ”Ancak atlattığımız kriz döneminde yeni yatırımların hız kesmesi ve mevcut projelerin de kredilerini geri ödemeye başlamalarıyla bu rakam şu anda 550-600 milyon dolar seviyelerinde. Halen görüşmelerini sürdürdüğümüz birkaç büyük proje bulunmakta, bunların bir kısmının bu yıl sonuna kadar sonuçlanmasını bekliyoruz. Yıl sonunda 650 milyon dolarlık bir kredi hacmi yakalayabileceğimizi düşünüyorum” dedi.

Önümüzdeki günlerde finansman ihtiyacının doğmasını bekledikleri büyük projelerin bulunduğunu hatırlatan Kumru, şunları anlattı:

”Geçtiğimiz haftalarda elektrik dağıtım bölgelerinde yeni özelleştirmeler yapıldı. Kalan bölgelerin de yakında özelleştirilmesini bekliyoruz. Aynı şekilde doğalgaz dağıtım özelleştirmeleri de hükümetin gündeminde. Özellikle İstanbul bölgesinin gaz dağıtım özelleştirmesinin oldukça yüksek bir fiyata satılmasını bekliyoruz. Tüm bu projelere baktığımızda özel sektörün uzun vadeli kredi ihtiyacı milyarlarca dolar seviyesinde. Ancak Türk bankacılık sektörünün elinde bu projeleri finanse etmeye yetecek miktarda kaynak olduğunu düşünüyorum. Bu tarz yüksek kredi gerektiren projeleri bankalar konsorsiyum oluşturmak suretiyle finanse ediyor.”

Kriz dönemi ile karşılaştırıldığında son dönemlerde bankaya ulaşan enerji projelerine yönelik kredi taleplerinde bir artış olduğunu söyleyen Kumru, haftada ortalama 2 yeni enerji projesinin değerlendirilmesi amacıyla kendilerine ulaştığını bildirdi.

Bunların çoğunluğunu HES projelerinin oluşturduğunu belirten Kumru, HES’lerin yanında RES ve doğalgaz çevrim projeleri üzerinde de çalıştıklarını, son zamanlarda gerçekleşen elektrik dağıtım ihalelerinin de üzerinde durdukları projeler arasında olduğunu anlattı.

Kumru, şu an ellerinde değerlendirme aşamasında olan 10’un üzerinde enerji projesi bulunduğunu, bu projelerin toplam maliyetinin 500 milyon doları geçtiğini, bunların bir kısmının bu yıl, bir kısmının da 2011 yılında finanse edilebileceğini kaydetti.

Değerlendirme aşamasında olan projelerle birlikte yıl sonuna kadar enerji sektörüne en az 300 milyon dolar kadar daha kaynak sağlamayı düşündüklerini, kaynak sağlamayı istedikleri projelerin içinde elektrik üretim projelerinin yanı sıra elektrik dağıtım projelerinin de olduğunu belirten Kumru, ”Mevcut kaynaklarımız ve ana ortağımız Dexia ile beraber geçmişte olduğu gibi gelecekte de enerji projelerine kaynak ayırmaya devam edeceğiz” dedi.

Refinansman konusunun önümüzdeki günlerde daha fazla öne çıkacağını düşündüklerini dile getiren Kumru, ”Bankalar arasında rekabet arttıkça ve enerji sektöründe finanse edilebilecek verimli proje sayısı azaldıkça, bankaların operasyona geçen projeleri refinanse etmek için kıyasıya mücadele edeceğini düşünüyoruz. Denizbank olarak ise biz yenilenebilir enerji projeleri başta olmak üzere, enerji sektörünün tümüne her türlü finansman desteğini hem refinansman kredisi hem de yatırım kredisi olarak sağlamaya devam edeceğiz” diye konuştu.

YAPI VE KREDİ DE ENERJİ SEKTÖRÜNE AĞIRLIK VERİYOR

Yapı ve Kredi Kurumsal ve Ticari Bankacılık Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mert Güvenen de enerji sektörüne verilen kredi miktarında 2010 yılında 2 milyar dolara yaklaştıklarını belirtti.

Enerji sektörüne verdikleri uzun vadeli proje finansman kredilerinin toplam ticari ve kurumsal kredi portföyü içindeki payının, Haziran 2010 itibarıyla yüzde 12 civarında olduğunu ve bu payın önümüzdeki yıllarda yükselmesini beklediklerini söyleyen Güvenen, Türk bankacılık sisteminin şu anda enerji sektöründeki talebi karşılayacak kapasitede olduğunu ancak uzun vadeli ve çok büyük ölçekli finansman taleplerinde zorlanabileceğini kaydetti.

Güvenen, bankaların, şirketlerin uzun vadeli ve büyük ölçekli finansman talebini karşılayabilmek ve bilançolarındaki vade uyumsuzluğunu bertaraf edebilmek için dış kaynaklı finansman piyasalarında aktivitelerini artırdıklarına işaret etti.

Yurtdışından borçlanma maliyetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Güvenen, sendikasyon kredilerinin maliyetlerinde düşüş gözlendiğini belirterek, ”Büyük Türk bankaları için Nisan 2010 döneminde toplam Libor artı yüzde 1,5 olan yıllık sendikasyon kredisi maliyeti, yılın ikinci yarısında Libor artı yüzde 1,3 seviyelerinde ilerlemekte. 2011’in ilk yarısında yenilenmesi muhtemel sendikasyon kredilerinin maliyetlerinde de bankacılık sektörünün performansı, Türkiye’deki ekonomik ve politik gelişmeler paralelinde iyileşme görülmesi bekleniyor” ifadelerini kullandı.

Yapı Kredi Bankasında şu anda değerlendirme aşamasında veya kredilendirme sürecinde olan toplam 5 milyar dolarlık yatırım miktarına sahip yaklaşık 30 civarında enerji projesi bulunduğunu kaydeden Güvenen, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Yapı Kredi’nin 2010 yılında 70’in üstünde proje finansman kredisinde risk bakiyesi 3 milyar 500 bin dolara ulaştı. Enerji sektörüne ağırlık vermeye devam eden Yapı Kredi, özellikle enerji üretimi, elektrik iletimi ve dağıtımı projelerine odaklanıyor. Bunun yanında termal ile yenilenebilir enerji santralleriyle büyük ölçekli baraj ve hidroelektrik santral projelerinin finansmanına destek sağladı.”

Güvenen, Yapı Kredi olarak yenilenebilir enerji projelerine ağırlık verdiklerini ve kredi portföyünde enerji projelerinin yüzde 78’inin yenilenebilir enerji olarak öne çıktığını belirterek, enerji projeleri arasında ağırlığın yüzde 41 ile hidroelektrik santrallerde olduğunu sözlerine ekledi.

HALKBANK İÇİN DE ENERJİ ÖNCELİKLİ SEKTÖRLERDEN…

Halkbank da geleceğin sektörleri arasında yer alan enerjiye büyük önem veriyor ve enerjiyi öncelikli sektörler arasında değerlendiriyor.

Banka, şimdiye kadar toplam kurulu gücü 785 MW olan ve yılda 3.000.000.000 kwh/yıl enerji üretim kapasitesine sahip 44 adet projeyi değerlendirerek, uygun görülen projelere yaklaşık 230 milyon dolar tutarında orta ve uzun vadeli finansman desteği sağladı.

Bankanın halen aktif olarak çalıştığı uluslararası finans kuruluşlarından bugüne dek temin edilen kaynak yaklaşık 1,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşirken, banka bu kurumlardan sağlanan orta ve uzun vadeli, uygun koşullu kaynakları enerji sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lere de uzun vadeli ve uygun faizli yatırım ve işletme kredisi olarak kullandırıyor.

Halkbank, Fransız Kalkınma Ajansı ile 100 milyon avro tutarlı ”yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği” yatırımlarının finansmanına özgü uygun koşullu yeni bir kredi programı için görüşmelerini sürdürürken, 2010 yılı son çeyreğinde imzalanması öngörülen bu programdan sadece enerji verimliliği sağlayan ve yenilenebilir enerji yatırımı niteliğindeki projelere kaynak aktarılacak.

Banka geçtiğimiz 5–6 yıllık dönemde çevrenin korunmasına hizmet eden ürünler geliştirirken, Bankanın tüm yatırım kredileri ”çevre koruma, yenilenebilir enerji” sektörlerini de finanse edecek şekilde dizayn edildi.

Halkbank farklı ölçekte pek çok proje için talepleri değerlendirirken, Bankanın kamuoyunda giderek daha fazla yer tutan çevre dostu enerji programlarına desteğinin büyüyeceği, bu kapsamda tek başına sağlanan finansman desteğinin yanı sıra özellikle yenilebilir enerji ve enerji verimliliği sağlayan büyük ölçekli proje finansmanı için yurt dışında yerleşik diğer bankalar ile de işbirliği yaptığı ve yapmaya devam edeceği belirtildi.

Kaynak: Habertürk

AkbankDenizbankenerjienerji gündemienerji kredilerienerji proje finansman çalışmalarıenerji projelerienerji sektörüenerji verimliliğienerji yatırımları desteğifinansman desteğiGaranti BankasıHalkbankHES & HİDROELEKTRİK SANTRALİKOBİ kredileriREStskbYapı ve Kredi Bankasıyenilenebilir enerji
Yorumlar (0)
Yorum Ekle