WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), 7 Ekim Dünya Pamuk Günü’nde “Pamukta Sürdürülebilir Tarımın Yaygınlaştırılması için Öneriler: İyi Pamuk İncelemesi” isimli raporunu kamuoyu ile paylaştı. İyi Pamuk uygulamalarını örnek uygulama olarak ele alan rapor, Türkiye’deki pamuk üretiminin ekolojik, ekonomik ve sosyal yönden sürdürülebilirliğini amaçlayan yöntemlerin ve uygulamaların çiftçiler arasında yaygınlaştırılması sürecine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme sunuyor.
Halk arasında “beyaz altın” olarak bilinen bitki pamuğun üretiminin önemine dikkat çekmek için her yıl 7 Ekim’de dünya genelinde Dünya Pamuk Günü kutlanıyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), tekstil sektörünün en önemli hammaddelerinden biri olan ve dünyada yıllık rekoltesi 25 milyon tonun üzerinde bulunan pamuğun üretim süreçlerinin ekolojik, ekonomik ve sosyal olarak sürdürülebilir kılınması ve “onarıcı”, “koruyucu”, ya da “sürdürülebilir” tarım uygulamalarının pamuk çiftçileri arasında yaygınlaşmasına ışık tutmak için “Pamukta Sürdürülebilir Tarımın Yaygınlaştırılması için Önerileriyle Pamuk İncelemesi” raporunu kamuoyuna sundu.
Uzmanlar ve sürdürülebilir pamuk üretimi alanında faaliyet yürüten sivil toplum kurumlarının çalışanlarıyla derinlemesine gerçekleştirilen araştırmalara yer veren rapor, saha ziyaretleri sırasında çiftçilerle, çırçır firmalarından yetkililerle yapılan görüşmelere ve Ocak 2023’te Aydın, Manisa, İzmir, Adana ve Şanlıurfa illerinden toplam 564 pamuk çiftçisinin katılımıyla yapılan bir anket çalışmasının sonuçlarına dayanıyor. Sürdürülebilir yöntem ve sistemlerin yaygınlaştırılmasında kilit noktada olan çiftçi gruplarının istek, ihtiyaç ve özelliklerinin analiz edildiği raporda pamuk uygulama sürecinin yapısından yola çıkarak sürdürülebilir yöntemlerin yaygınlaştırılmasına yönelik öneriler de sunuyor.
Tarım sektöründe buğdaydan sonra en büyük ciro pamuğa ait
Osmanlı İmparatorluğu’nda ekonominin önemli gelir kalemlerinden biri olan ve Cumhuriyetin ilk sanayi dalı olan tekstil sektörünün ana hammaddesi olan pamuğun üretimi Anadolu topraklarında her zaman önemli bir yere sahip oldu. Bugün ise Türkiye pamuk üretiminde dünyada ilk sıralarda yer alırken, GDO’suz pamuk üreten üç ülkeden de biri olarak konumlanıyor. Tarım sektöründe buğdaydan sonra en büyük ciro getiren pamuk üretiminde Türkiye, aynı zamanda pamuk ekim alanı yönünden de dünyada yedinci sırada bulunuyor.
Pamuk ve tekstil sektörü ise tüketicilerin bilinçli tüketim eğiliminin artmasıyla birlikte ekolojik olarak sürdürülebilir, karbon üretimini azaltarak iklim krizini hafifletmeyi amaçlayan, sosyal olarak adilane ve insan sağlığını koruyacak şekilde üretim süreçlerini dönüştürmeye mecbur kalıyor. Tüketicilerin talepleri doğrultusunda sivil toplumun baskısı ve önemli katkısıyla hükümetler, uluslararası ve bölgesel örgütler; sektörü bu doğrultuda düzenlemeye ve ilgili standartları yükseltmeye yönelik olarak önemli ve giderek hız kazanan adımlar atarken, tekstil sektörünün önde gelen aktörlerinin bu kriterlere uygun pamuk talebini karşılamak için ise Türkiye tüm dünyada önemli bir rol üstleniyor.
Çiftçiler, İyi Pamuk Uygulamaları yolunda kendilerini yalnız hissetmemeli
Türkiye’de dünyadaki genel eğilime paralel olarak pamuk üretiminde sürdürülebilir yöntemlerin yaygınlaştırılması adına uzun yıllardır kamu kurumları ve sivil toplum aktörleri tarafından çeşitli çalışmalar yürütüldüğüne değinen rapor, bu alandaki en önemli ve başarılı girişimlerden biri olan İyi Pamuk Standardının ön plana çıktığını ortaya koyuyor.
Türkiye’de İyi Pamuk Standardı Sistemi, 2013 yılından bu yana uygulanmakta olup bugün 2 bini aşkın çiftçi, on binlerce hektar alanda İyi Pamuk ilke ve kriterlerinin asgari göstergelerine uygun şekilde pamuk üretiyor. Rapordaki ankete katılan 564 çiftçiden 69’u (yüzde 12), ya halen İyi Pamuk çiftçisi ya da geçmişte İyi Pamuk çiftçisi olduğunu belirtiyor. Özellikle Güneydoğu illerinde İyi Pamuk’un bilinirliğinin artırılması gerektiğine dikkat çeken rapor, çiftçiler arasında sürdürülebilir tarımın yaygınlaşmasında bireysel üretim kararlarını hızla etkileyen bir sosyal hareket yaratma sürecinin önemini vurgularken, sürdürülebilir pamuk üreticilerinin kolektif bir hareketin ve topluluğun parçası olduklarını özümsemeleri için araç ve yöntemler geliştirilmesinin gerekliliğini gözler önüne seriyor.