ETKB tarafından açıklanan Enerji Dengesi Raporu’na göre 2020 yılında Türkiye’nin enerji tüketimi 2019 yılına kıyasla % 3,0 oranında artarak yaklaşık 112,9 milyon TEP olarak gerçekleşirken enerji ihtiyacımızın % 70’inin ithal ediyoruz. Bu tutar, 2021 yılı Kasım ayında, geçen yılın aynı ayına göre % 160,3 artışla 6 milyar 597 milyon 433 bin dolara çıktı. Sektörlere göre bakıldığında enerji tüketiminde; % 32,7’lik pay ile konut ve hizmet sektörlerinden oluşan bina sektörü ve % 32,3’lük pay ile sanayi sektörü öne çıkıyor.
Binalarda enerji verimliliği için yalıtım şart
Binalarda tüketilen enerjinin yüzde 80’inin ısıtma ve soğutma amaçlı tüketildiğini belirten İZODER Başkanı Emrullah Eruslu,
Mevcut binalar için bir an önce ısı yalıtımı seferberliği başlatılmalı
İZODER Başkanı Emrullah Eruslu yaptığıaçıklamada: “Ülkemizde mevcut bina stokumuzun sadece yüzde 20’si ısı yalıtımı ile ilgili mevzuatların kapsamında. Yüzde 80’lik mevcut bina stokumuza yönelik tedbirler almadan, arzulanan enerji verimliliği hedeflerine ulaşılması mümkün değil. İZODER olarak, tüketicinin alım gücünü desteklemek amacıyla uzun süredir üzerinde çalıştığımız yalıtım kredisi kampanyasının hayata geçmesini bekliyoruz. Bu çerçevede vatandaşlarımıza yönelik olarak düşük faizli, uzun vadeli kredi seçenekleri ve KDV iadesi vb. teşvikler içeren bir kampanyanın acilen hayata geçirilerek ülkemizde ısı yalıtımı seferberliğinin başlatılması gerektiğine inanıyoruz.” dedi.
Konutlarımızı ısıtmak için çok enerji harcıyoruz
Ülkemizde, mevzuatlarda tanımlanan asgari şartları sağlayan binaların, birim metrekarede yıllık 120-150 kW seviyesinde enerji tüketecek şekilde tasarlandığına dikkat çeken İZODER Başkanı Eruslu, “Gelişmiş ülkelerde ise bu değerler metrekare başına 30-50 kW seviyelerine çekilmiş durumdadır. Dolayısıyla bu ülkelerle mukayese edildiğinde ülkemizde yeni yapılan bir bina 2,4 ila 5 kat daha fazla enerji tüketmektedir. Aramızdaki bu farkın kapatılması için 2008 yılından beri iyileştirmediğimiz mevzuatlarımızın geliştirilmesi için esaslı ve cesur adımları atmamız gereklidir. Dernek olarak hayata geçirdiğimiz “Tek Yol U Dönüşü Kampanyamızla” mevzuatların iyileştirilmesi konusuna dikkat çekiyoruz. Ortak hedefimiz Türkiye’deki binaların daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşması olmalı. Enerji verimliliğinde gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafeyi kapatacak esaslı adımları atarak enerji limitlerimizi belirlememiz gerekiyor. Bu çalışmalar kapsamında ülkemiz için neredeyse sıfır enerji verimli bina tanımı yapılmalı ve hedef olarak ortaya konulmalıdır.” dedi.
Kentsel dönüşüm fırsatını iyi değerlendirmeliyiz
Türkiye’de, verimsiz mevcut bina stokunun yalıtımla enerji verimli ve çevre dostu yapılara dönüştürülebilmesi için ‘kentsel dönüşüm’ gibi çok önemli bir fırsat olduğunu söyleyen Eruslu, “Ulusal Kentsel Dönüşüm eylem planı uyarınca 6,7 milyon hanenin kentsel dönüşüme tabi olacağını ve bu binaların 50-80 yıl boyunca kullanacağını düşündüğümüzde enerji verimliliği ile ilgili mevzuatlarımızı bir an önce geliştirmemizin ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.” vurgusunu yaptı.
Sanayide enerji verimliliği için yalıtım şart
Emrullah Eruslu, sanayide ise enerji tüketiminin ağırlıklı kısmının proses ve alan ısıtmasında kullanıldığını belirterek, endüstriyel proseslerde yapılacak olan ısı yalıtımı uygulamalarının, sağlamış oldukları enerji verimliliği ile kendini çok kısa sürede geri ödeyeceğini söyledi.
İZODER Başkanı sözlerine şöyle devam etti: “Öte yandan Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM), uluslararası ticaret arenasında rekabetçi olmak isteyen tüm sanayi tesislerinin enerji verimliliği projelerini hayata geçirmeye ve karbon ayak izlerini azaltmaya itmektedir. Dolayısıyla endüstriyel tesislerde yapılacak tesisat yalıtımı uygulamaları sağladıkları enerji verimliliği ve sera gazı salımlarındaki azalma ile sürdürülebilirlik anlamında öne çıkacaktır. Hayata geçirilecek olan tesisat yalıtımı uygulamaları ayrıca üretim maliyetlerindeki enerji yükünün azaltılmasına ve uluslararası pazarlarda fiyat avantajı sağlayarak rekabetçi çözümler sunarak mali sürdürülebilirliğe de katkı sağlayacaktır.
Yalıtım uygulamaları ile düşük karbonlu ve enerji verimli üretime geçtiğimizde, coğrafi yakınlık avantajı ile ülkemizin AB ülkelerine olan ihracatının artması da sağlanacaktır. Yalıtım bu yönüyle bakıldığında makro düzeyde ülke ekonomisinin geliştirilmesi için daha da vazgeçilmez bir unsur haline gelmiştir.”