“Elektrikli cihazlarınızı stand-by (bekleme) konumunda bırakmayın. Cihazı açma-kapama düğmesinden kapatın. Şarj cihazlarınızı kullanmadığınız zaman fişe takılı tutmayın. Çamaşır ve bulaşık makinenizi sadece tam dolduğunda çalıştırın.
“BEYAZ EŞYA ALIRKEN A ENERJİ SINIFI TERCİH EDİN”
“Yeni beyaz eşya alırken A enerji sınıfında ya da daha ekonomik olanları tercih edin. Almayı düşündüğünüz beyaz eşyanın enerji sınıfı etiketini inceleyin ve en az enerji harcayanını satın alın” diyen Baş, şunları kaydetti:
“Beyaz eşya satın alırken yalnızca fiyat olarak değil, enerji tasarrufu açısından da değerlendirin. Güneş enerjisi kullanın. Büyük olmayan bir yatırımla en azından sıcak su ihtiyacınızın önemli bir bölümünü güneş enerjisinden sağlayabilir, büyük oranda enerji tasarrufu yapabilir ve karbondioksit üretiminin azaltılmasına önemli bir katkı sağlayabilirsiniz. Evinizdeki atıkları geri dönüşüme verin ya da yeniden kullanın. Atmak yerine birçok şeyi değişik şekillerde yeniden kullanabilirsiniz. Yaşadığınız şehirdeki yerel yönetim tarafından bir geri dönüşüm programı uygulanıyorsa, organik ve katı atıklarınızı ayırın ve ambalaj atıklarınızı geri dönüşüme verin. Alışveriş yaparken büyük ambalajı tercih edin. Evinizin ihtiyacına göre, alabileceğiniz en büyük ambalajdaki ürünleri satın alın. Hem daha ekonomik olur, hem de ambalaj atığı miktarınızı önemli oran azaltırsınız. Geri dönüşüm sırasında uygulanan işlem sayısı normal işleme göre daha az olduğu için, geri dönüşüm ile malzeme üretilmesinde enerji tasarrufu sağlanır. Örneğin; alüminyum kutunun geri dönüşümü ile yüzde 95, kağıdın geri dönüşümü ile yüzde 59 oranında enerji tasarrufu sağlanır. Küçük ambalaj gerektiren ürünlerde (sıvı sabun, kolonya vb.), doldurulabilir olanları tercih edin. Bu sayede hem ev ekonominize katkı sağlarsınız, hem de atık miktarınızı azaltırsınız. Donmuş değil, taze gıda tüketin ve mümkün olduğunca yerel pazarları/kooperatifleri tercih edin. Donmuş gıdalar için, taze gıdalar için kullanılandan 10 kat daha fazla enerji tüketilmektedir. Gıda tarladan tabağınıza gelene kadar belli bir yol kateder. Gıda ne kadar uzun bir yol katederse, o kadar çok ulaşım kaynaklı karbondioksit salımına yol açar. Mümkün olduğunca yürümeyi, bisiklete binmeyi ya da toplu taşıma araçlarını tercih ederek, otomobil kullandığınız süreyi azaltın. Şehir içinde arabayla gidilen mesafelerin yarısı 3 km’den kısa ise, arabayı çalıştırdıktan sonraki ilk kilometrede motor ısınana kadar araba normalden dört kat daha fazla hava kirliliğine sebep olur. Her hafta 170 km daha az otomobil kullandığınızda 225 kg daha az karbondioksit üretirsiniz. Diğer taraftan, yürümek sağlık için alınabilecek en önemli önlemlerin başında gelir. Aracınızın bakımlarını zamanında yaptırın. Motorlu taşıt sahiplerinin yalnızca yüzde 1’i araç bakımlarını düzenli yaptırsa, yılda 450 bin tondan fazla karbondioksitin üretilmesi engellenebilir. Taşıtlarınızın lastiklerini haftada bir kontrol edin ve uygun şekilde şişmiş olduklarından emin olun. Uygun lastik basıncı bir depo yakıtla aldığınız mesafeyi yüzde 3’e kadar artırır. Tasarruf edilen her 4 litre benzin, 10 kg karbondioksitin engellenmesi demektir. Yeni bir taşıt alacağınızda, az yakıt tüketenleri tercih edin. Daha az yakıtla daha uzun yol gittiğinizde, önemli oranda karbondioksitin atmosfere salımına engel olursunuz. Bir ağaç dikin. Tek bir ağaç yaşamı boyunca ortalama bir ton karbondioksiti süzer. Evinizin kenarında yetişmiş bir ağacın sağladığı gölge, klima masrafınızı yüzde 10-15 civarında azaltır.”