2015 Birleşmiş Milletler Paris Antlaşması’nda Çin, 2030 yılına kadar, karbon emisyonlarını 2005 yılındaki oranın %60-65 altına çekeceğini ve fosil olmayan yakıtların enerji tüketimindeki payını da %20’e çıkaracağını taahhüt etti. 13’üncü 5 Yıllık Plan (2015-2020)’da da Çin Hükümeti, 2020 yılına kadar fosil olmayan yakıtların ülkenin enerji üretimindeki payını %15’e çıkaracağını taahhüt etti.
Çin en çok karbondioksit salımını yapan küresel aktör olarak, dünyadaki karbondioksit salımının %27’sini tek başına yapıyor. Fakat aynı şekilde yenilenebilir enerji kaynaklarında da üretim ve kapasite bakımından dünyanın en büyük aktörü. Uzun yıllardır Çin dünyaya, rüzgar ve güneş enerjisi santralleri inşa edilmesinde öncülük etti. Fakat aynı Çin, kömürlü termik
Çin Hükümeti’nin yayınladığı 2020 yılı stratejisine göre, güneş ve rüzgar enerjisi piyasasını istikrarlı bir şekilde büyütmek ve bu sektörlerdeki sorunları bir bir aşmak Çin hükümetinin en önemli öncelikleri arasında. Çin, hala dünyanın en çok güneş ve rüzgar enerjisi kapasite artırımı yapan ülkesi. Geçtiğimiz 18 aylık periyotta bu artış yavaşlamış olsa da bu hala böyle. 2018 yılında Çin, 66GW rüzgar ve güneş enerjisi santralini devreye soktu. Bunun 22GW’ı rüzgar enerjisi 44 GW’ı güneş enerjisi oldu. 2019 yılında 26GW rüzgar 30GW güneş enerjisi olmak üzere toplam 56GW kapasite devreye girdi. Güneş ve rüzgar enerjisi kurulumlarındaki bu azalmanın bazı sebepleri var. Elektrik dağıtımındaki yenilenebilir enerji tarifeleri (FIT) en önemli sebepler arasında.
Kömür santrallerinin artışı ülkenin hızla artan enerji talebinin karşılanmasında hala önemli rol oynuyor. COVID19 süreci başladıktan sonra, Mart ayının ilk 18 gününde Çin Hükümeti, 7,96GW kömür santrali projesine onay verdi ki bu rakam 2019 yılının tamamında onay verilen kapasitenin(6,31GW) dahi üzerinde. Çin’de halihazırda 99,7GW’lik kömür santrali yapım aşamasında. Birçok lokal bölgede termik santrallerin enerji tüketimi için güneş ve rüzgara nazaran daha güvenilir kaynak olmaları kömür santrallerini hala cazip kılıyor.
Çin Hükümeti, 12nci ve 13’üncü 5 Yıllık Planları’nda güneş ve rüzgar enerjisi için ciddi hedefler sıraladı ve deniz üstü rüzgar enerjisi üretimini yaygınlaştıracağını açıkladı. 2019’da deniz üstü rüzgar enerjisi üretimi %37,8 arttı.
COVID19 salgını, Çin’in yenilenebilir enerji stratejisini üç noktada etkiledi. Birinci önemli nokta düşük elektrik talebi ve bunun yenilenebilir enerji yatırımlarına etkisi. Çin Elektrik İdaresi, 2020 yılı güneş ve rüzgar enerjisi yatırımları için verilecek sübvansiyonu 2,6 milyar RMB’den 1,5 milyar RMB’ye düşürdü. 2’inci önemli nokta, düşük elektrik talebi aynı zamanda düşük kömür talebi de demek ki bu da dolaylı olarak yenilenebilir enerji kaynaklarını etkiliyor. 2020 yılının ilk 6 ayında kömürden üretilen elektrik bir önceki yıla göre %8,4 düştü aynı dönemde güneş ve rüzgar enerjisinden üretilen elektrik ise bir önceki yıla göre % 7,6 yükseldi. 3’üncü önemli faktör, Çin Hükümeti’nin COVID19 salgınının hemen öncesinde ilan ettiği “Yeni Altyapı Planı”nda mevcut kriz ortamından dolayı birçok şeyin yavaş ilerlemesi, yapılacak sübvansiyon ve ekonomik yardımların hala gözden geçiriliyor olması. Hükümet bu konuda ölçülü ve yavaş ilerlemeyi tercih ediyor.
Yeni yürürlüğe konulacak olan Enerji Kanunu taslağında yenilenebilir enerjinin istikrarlı bir şekilde gelişmesi en önemli gündem maddesi olarak karşımıza çıkıyor. Taslakta, yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan atıf, bütün fosil yakıtlara yapılan atıftan daha fazla. Fakat kömürün geliştirilmiş teknolojilerle daha çevreci bir hale getirilmesi de taslağın en önemli gündemlerinin başında geliyor. Enerji Kanunu taslağında, yenilenebilir enerjinin istikrarlı bir şekilde geliştirilmesi, sektörün büyümesi yanında inovasyonun önemi, özellikle enerji depolama, elektrikli araçlar ve şarj altyapısının geliştirilmesi ve hidrojen enerjisinin yaygınlaştırılması da öncelikli konular arasında.
Kaynak: “Current Direction for Renewable Energy in China” oxfordenergy.org
Yayına Hazırlayan: Dünya Enerji Konseyi / Türk Milli Komitesi