Günlük 9m varil petrol ve artan miktarlarda doğalgaz ithalatı gerçekleştiren Çin, küresel enerji ticaret sisteminin bir parçası konumunda yer almaktadır. Fakat Pekin, Amerika’nın özellikle enerji ticaretinin mevcut rotasını değiştirebilecek güç gösterisiyle karşı karşıya bulunurken bu duruma gösterilecek tepki ise piyasaları yeniden şekillendirebilecek güçtedir.
ABD’nin gümrük vergisi savaşı sonraki ikinci adımı ise dolaylı yoldan atılırken ABD, İran’ın üçüncü ülkelerle petrol ticaretini tamamen yasaklanırken Hindistan ve Çin gibi ülkelere
Yaptırımlar konusu, ABD ve İran arasında onlarca yıldır devam eden gerilimler sebebiyle daha karmaşık bir hal alırken İran’ın nükleer faaliyetleri konusunda karşılıklı kabul edilebilecek bir çözümün eksikliği, meseleyi daha da karmaşık bir hale dönüştürmüştür. 2015 yılında imzalanan anlaşmayı reddeden ABD Başkanı Donald Trump’ı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’u ise hangi gelişmelerin memnun edeceğini kestirmek ise oldukça güçtür.
ABD ve İran arasında çatışma ve daha sıkı yaptırımlar uygulanması gündeme gelebilir. Pekin’den bakıldığında en büyük sorun, herhangi bir çatışma hâlinde en büyük kaybedenin (İran halkıyla birlikte) Çin’in olması. Çin’in petrol ithalatı son on yılda yükselişe geçti. Ülkede 2.5 milyon elektrikli araç olmasına rağmen dizel ve benzinli 300 milyon araç yer almaktadır. Petrol hem ekonomik faaliyetlerin vazgeçilmez bir parçası hem de orta sınıfın tüketim ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli. Ülkenin petrol ithalatının neredeyse yarısı Ortadoğu’dan yapılıyor. Bu nedenle Çin, enerji güvenliğini önemli buluyor.
Çin, kısa vade içinde ihtiyacı olan petrolü satın alacal olup bu da küresel fiyatlarda baskı yaratacaktır. Çin’in yapacağı ithalat, Nisan’da muhtemelen kriz ihtimaline karşı stokları güçlendirmeyi ise beklenmedik şekilde artırabilir. Uzun vadede ise Çin’in Amerikan adımlarına karşı kırılganlığı, dış kaynaklara bağımlılığı etrafında hissedilebilir…
Kaynak: “Is China about to Change the Global Oil Trade?”, Financial Times