WWF-Türkiye, Çin ve Hindistan’da kömür ve yenilenebilir enerji sektörlerindeki son durumu değerlendirmek üzere “Çin ve Hindistan’ın İklim-Enerji Politikaları ve Türkiye’ye Etkisi” toplantısını düzenledi.
Toplantıda konuşan Berke, Bloomberg New Energy Finance ile yaptıkları analize göre Türkiye’nin 2030 yılında elektrik talebinin yüzde 47′sinin yenilenebilir kaynaklardan karşılamasının mümkün olabileceğini vurguladı.
Berke, “Sermaye, işletim ve yakıt maliyetlerini hesapladığımızda, yenilenebilir enerji öncelikli bir politikanın maliyetinin, kömür öncelikli mevcut politikalarla aynı seviyede olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Doğal Kaynakları Savunma Konseyi (NRDC) Çin Programı Kıdemli Danışmanı Dr. Fuqian Yang ise “Çin’in büyüyen ekonomisinde enerji arzını sağlamak için başka bir yol mümkün. Kömür tüketiminin 2020 yılından itibaren düşürülmesi hedefleniyor. Eğer bu hedefe ulaşılırsa, hava kirliliği sorunu azalacak ve 2020 yılına gelindiğinde sağlık harcamalarında 11,4 milyar dolar kadar tasarruf yapılabilecek” değerlendirmesini yaptı.
Vasudha Vakfı Başkanı Srinivas Krishnaswamy ise Hindistan nüfusunun yüzde 37′sinin günlük 1,5 doların altında gelire sahip olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Hindistan, Birleşmiş Milletler’in İnsani Gelişmişlik Sıralaması’nda alt sıralarda yer alıyor. Elektriğe erişim ve insani gelişmişlik endeksi arasında yüksek bir bağlantı var. Enerjiye erişim sorununun çözülmesi gelişmişlik açısından kilit öneme sahip. Ancak, hükümetin kömür ve konvansiyonel enerji kaynaklarına aşırı düşkünlüğü nedeniyle enerjiye erişim sorunu kronik hale geldi. Çözüm ise merkezi olmayan yenilenebilir enerji sistemlerinin yaygınlaşmasından geçiyor.”
Toplantıda verilen bilgilere göre, artan elektrik talebinin hangi kaynaklardan karşılanacağı üzerine verilen kararlar, gelişen ülke ekonomileri açısından hayati önem taşıyor. Söz konusu kararlar, enerjide dışa bağımlılık, cari açık gibi makroekonomik göstergelerin yanı sıra iklim değişikliğiyle mücadele politikalarının da temelini oluşturuyor.
Çin ve Hindistan gibi ülkelerdeki gelişmelerin, dünyanın geri kalanındaki enerji, ekonomi ve iklim değişikliği politikaları üzerinde giderek artan bir ağırlığı var. Son 40 yılda Çin’in küresel elektrik üretimindeki payı yüzde 2,8′den yüzde 22,2′ye yükseldi.
Dünyanın bir numaralı enerji ve elektrik tüketicisi Çin, dünyadaki kömür tüketiminin yüzde 50′sinden fazlasını gerçekleştiriyor ve seragazı emisyonlarında da dünya lideri konumunda bulunuyor. Ancak Çinli yetkililerin, pek çok büyük şehirde günlük hayatı etkileyen hava kirliliği sorununa çözümün kömürden kaynaklandığının farkına vardığı belirtiliyor.
Verilen bilgilere göre Hindistan’da ise 400 milyon kişinin elektriğe erişimi yok bulunmazken, bu sorunu ortadan kaldırmak için önerilen kömür santrallerinin bugüne kadar fayda sağlamadı.
Hindistan rüzgar, güneş ve biyokütleye dayalı yenilenebilir enerji kurulu gücünü 2022 yılında 175 gigavat artırma hedefini koydu. Bu hedefe ulaşılması, fosil yakıt bağımlılığının kırılması ve elektriğe erişim sorununun aşılmasını sağlayabileceği belirtildi.
Çin ve Hindistan’daki gelişmeler, Türkiye’nin enerji geleceği açısından önemli ipuçları veriyor. Hindistan’ın 2022 için rüzgar ve güneş enerjisi hedefi, Türkiye’nin 2023 yılı hedefinin neredeyse 10 katı olarak belirlendi.
Çin, 2020 yılından itibaren kömür tüketimini azaltmayı öngörürken, Türkiye kömüre dayalı kurulu gücünü ve kömür kullanımını hızla artırmayı hedefliyor. Bu politikanın ana gerekçesi olarak “ithal kaynaklara bağımlılığın kırılması” ifade ediliyor.
Uygulamalar ise 2009 yılından bu yana devreye giren yeni kömür kurulu gücünün yüzde 90′ından fazlasının ithal kömürle çalıştığını gösteriyor.
Kömüre öncelik veren politikalar, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının devamına neden oluyor. Bu bağımlılığı azaltmanın yolu, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmaktan geçiyor.
Kaynak: AA