Devletimiz Enerji Verimliliğini Gerçekten Destekliyor mu?

Keşke bu sorunun yanıtı tereddütsüz evet olsaydı da, bu soruyu sormaya hiç ihtiyaç duymadan, kolayca “devletimiz ya da ilgili kurumlar enerji verimliliğini olması gerektiği gibi destekliyor” diyebilseydim de, böyle bir yazıyı yazma ihtiyacı duyma yerine, enerji verimliliğine naçizane katkı verebilmek adına, çok daha farklı şeyler yazabilseydim.

Enerjide dışa bağımlı bir ülke durumunda iken bile, enerji verimliliğine yeterince önem verdiğini etkili somut önlemlerle gösteremeyen iradeye, yönetime ne demeli? İşte bunu demeye çalışacağım.

Enerji verimliliği nedir?

Enerji verimliliği, tüketilen enerji miktarının, üretimdeki miktar ve kaliteyi düşürmeden, ekonomik kalkınmayı ve sosyal refahı engellemeden en aza indirilmesidir. Ya da, daha geniş bir biçimde; gaz, buhar, ısı, hava ve elektrikteki enerji kayıplarını önlemek, çeşitli atıkların geri kazanımı ve değerlendirilmesi veya ileri teknoloji ile üretimi düşürmeden enerji talebini azaltması, daha verimli enerji kaynakları, gelişmiş endüstriyel süreçler, enerji geri kazanımları gibi etkinliği artırıcı önlemlerin bütünüdür. “Enerji verimliliği nedir” literatürde çok güzel tanımlanmış. Bu konu ile ilgili yazılar yazanlar ya da kürsülerde konuşanlar sıklıkla bu ve benzeri tanımlamalar yaparlar. Güzel tanımlar yapılır, güzel konuşmalar yapılır hatta konuşmalarda esip gürleriz. Ancak, iş icraata gelince genelde eksik kalırız, öte yandan ortak menfaatler noktasında bile maalesef birliktelik sağlayamayız.

Enerji verimliliği nedir? sorusunun literatürdeki cevabını sadeleştirip, işin özünü basitçe anlatabilmek için bir kelime seçecek olsak , “iyileştirmek” uygun olabilir ve sanırım bunun çok fazla eleştirisi olmaz.

İyileştirme ihtiyacı varsa, bir hastalık bir hasta var demektir. Öyleyse; teşhis için bir doktor, iyileştirme için de ilaç lazım.

Tabi ki bu bir sağlık yazısı değildir. Sadece, sağlıklı bir sistem kurulabilmesi için önerilerimi aktarırken, örneklemelere ihtiyaç duyduğum için, arada doktor, hasta, ilaç vs. diyeceğim. Doktorlarımız kusura bakmasın teşbihte hata olmaz derler ya, işte bende bu klişenin altında basit benzetmeler yapabilmek için bu örneği seçtim.

Evet! Enerji verimliliği çalışmalarının hakkını veren, olması gerektiği gibi teşhis ve tedavi raporu ortaya koyan enerji yöneticileri bu işin doktorlarıdır. Enerji verimliliği yüksek cihazlar, ürünler ve sistemlerde bu işin ilaçlarıdır.

Hasta olan hastaneye, doktora gider. İstisnalar dışında, doktor hastanın ayağına gitmez, değil mi?

Konumuza dönersek, devletimizin enerji verimliliği konusunu desteklemesi nasıl olmalıdır? Teşvikler vererek mi, verimlilik artırıcı proje destekleri sağlayarak mı olmalıdır?  Elbette bunlarda olmalı. Ancak gerçekte asıl olan bunlar değildir. Bu ve benzeri desteklemeler bu işe yol vermek için geliştirilmiştir. Bu desteklerden yararlanabilmek kiminle olacak, kim ya da kimler bu işleri yapacak, binalarda ya da sanayi tesislerindeki enerji verimliliği etüt çalışmalarını kimler gerçekleştirecek?

Asıl olan, sistemi oluştururken enerji verimliliği çalışmalarını gerçekleştirecek, bu işlere ivme kazandıracak EVD (Enerji Verimliliği Danışmanlık) firmalarının dolayısı ile enerji yöneticilerinin desteklenmesi onları sahada etkin kılmak için çalışmalar yapılmasıdır.

Hastane olmadan, doktor olmadan halkın sağlığını iyileştirmek için çok şey yapamazsınız. Bu iş te buna benzetilebilir.

Bu ülkenin enerji verimliliği konusunda ilerleme sağlaması, sadece firmaların bireysel çabalarıyla, enerji verimliliği yüksek teknolojiler satan firmaların pazarlamaya ve satışa yönelik faaliyetleriyle, teşviklerle ve VAP’larla gerçekleştirilemez.  Zaten, senede kaç VAP’ a cevap verilebiliyor, ne kadar teşvik verilebiliyor ki. YEGM’ nin de çok kısıtlı sayıda personeli ile ne kadar zamanda kaç tane VAP çalışmasını değerlendirip cevap verebildiği de ayrı bir sıkıntı zaten. Yapılan çalışmaları ülke genelindeki tasarruf potansiyeli olan binlerce tesis ile kıyaslarsak zaten devede kulak bile olmayacaktır. Çünkü, enerjiyi verimli kullanmayan yüksek tasarruf potansiyeline sahip, ulaşılması gereken binlerce sanayi tesisi ve binlerce bina var. EVD firmalarının ya da enerji yöneticilerinin bu firmaları tarayıp bulana kadar zaten kayıplar hızla devam ediyor olacak. Elbette, bu süreçlerde EVD firmaları ayakta kalabilirse.

Ey yükselen neslin değerli yöneticileri!  NEYİ BEKLİYORSUNUZ? 

Amerika’dan, Japonya’ dan, İspanya’ dan, Almanya’ dan birilerinin gelip, enerji verimliliği adı altında EVD firmalarını organize edip toplayıp kendi ürünlerine pazar yaratmak için burada boy göstermelerini mi? Onlar bizi dürtükleyecekte öyle mi ilerleyeceğiz?

Yazıklar olsun bize! Bizim zekâmız, aklımız enerji verimliliği sektörünü dinamik bir hale getirmek için yeterli değil midir? Bunun için öncelikle yapmamız gereken şeyler açık ve net belli değil midir?

ÖNCELİKLE YAPILMASI GEREKENLER BELLİDİR ELBETTE !!!

Bunun için yaptırımlar lazım gelir. Kâğıt üzerinde belirlenmiş bir şeyler zaten var. Ama yaptırımları uygulamazsan hiçbir kıymeti yoktur. Bu zamana dek enerji verimliliğine ilişkin etüt çalışması yaptırmadığı için ceza kesilen kaç firma var. Cezayla olmaz diyecekler. Maalesef bunun yolu yaptırımları hayata geçirmekten geçiyor. Keşke eğitimle ve bilinçlendirerek bunu çözebilsek. Ama bunun için ciddi zamana ihtiyaç var ve ülke olarak böyle bir lüksümüz yok.

Başka türlü olmuyor. Bugün en uygar olarak lanse edilen ülkelerde bile hala çok ağır yaptırımlar yasalarda yerini koruyor.

Sigara konusu yaptırımlarla çözüldü, trafikte uygulanan cezalar olmasa durumumuz ne olurdu kim bilir (hatta cezaların daha da sertleşmesi lazım) , çevre konusunda yaptırımlarla durum bir ölçüde kontrol altına alınmaya çalışılıyor.

Enerji verimliliği konusunda da benzer şekilde yaptırımlar derhal hayata geçirilmeli. Bunun için, yetkili kişiler, ilgili kurum ve kuruluşlar bu konuda etkili girişimlerde bulunmalıdırlar. Bu konu mecliste süratle gündeme alınıp tartışılmalı ve karara bağlanmalıdır. Enerji ! Enerji ! diye herkes konuşup duruyor. Buyurun işte! Enerji verimliliğinde o kadar kötüyüz ki, tesislerimizi iyileştirebilirsek elimizin altında çok yüksek potansiyel var. Niçin bekliyoruz?

Kesinlikle yaptırımları hayata geçirmek lazım. Evet aynen böyle. Böyle olmalı ki, durumu kurtarmak için dinamizm sağlanabilsin. Enerji verimliliği konusunda yapılacak çalışmalar, EVD firmalarının ya da enerji verimliliği yüksek teknolojiler üreten firmaların kendi pazarlarını oluşturabilmek için yapacakları faaliyetlerle doğal akışına bırakılabilecek kadar basit bir konu değildir.

Yurt dışından bazı firmalar ya da kuruluşlar buraya gelip faaliyette bulunmaya çalışıyorlar. Biz yabancı firmaların ya da kurumların yönlendirmeleri ile mi sektörde potansiyel sağlayacağız. Bir Japon, bir İspanyol, bir Alman ya da bir Amerikan kuruluşu gelip, enerji verimliliği ile ilgili bize yön verecekte öyle mi ilerleyeceğiz? Gelsinler. Gelmeliler elbette. Kimse yabancı firmaların bu ülkede çalışma yapmasına karşı değil. Ancak, öncelikle biz işlerliği olacak, sürekliliği olacak bir sistem belirleyelim. Onlar bu sistemin çerçevesinde yapmak istediklerini yapsınlar, teknolojilerini tanıtsınlar ve satsınlar. Ama öncelikle biz ülke olarak, bu işe doğru dürüst bir karakter koyalım, yasalarla yaptırımları gerekirse yeniden belirleyelim ve süratle hayata geçirelim. Sanayi tesislerine ve binalara etüt yaptırma zorunlulukları olduğuna ilişkin uyarı yazıları gönderelim.

Yukarıda doktor hasta durumundan bahsettim. Muayene olabilmek için ne yapıyoruz, randevu alıp sıraya giriyoruz. Bu işte doktor-hasta pozisyonunu, enerji yöneticisi-enerji verimliliği kötü firmaya benzetirsek; şu anda enerji yöneticileri dolayısı ile EVD (Enerji Verimliliği Danışmanlık) firmaları, enerji verimliliği kötü durumda olan firmaları iyileştirebilmek için firmalara gidiyorlar ikna etmeye çalışıyorlar. Yani, doktor hastayı iyileştirebilmek için ikna etmeye çalışıyor. Bu gidişin tam tersine dönmesi mutlaka gerçekleştirilmeli.

Öyle olmalı ki; fabrika sahipleri, sanayiciler, bina yöneticileri ya da ilgili diğer kişiler, öncelikle fayda sağlamak adına ve beraberinde yaptırımlardan zarar görmemek için EVD firmalarından randevu alarak sistemlerinin iyileştirilmesi için gerekeni yapmak zorunda kalmalılar. Gerek binalar gerekse sanayi tesisleri genelinde, firmalara, kurum ve kuruluşlara etüt için uygun zaman verilerek sistem programlı bir şeklide işletilmeli ve etüt için kaydı alınan firmalar yaptırımlardan kurtulmalı. Örneğin, firmalar en geç 1 sene içinde etüt yaptırmak için anlaşma yapmak durumunda kalmalı ve EVD lerde çalışma programlarını buna göre planlayarak devam etmeliler.

EVD leri denetlemekte, YEGM ya da başka bir kuruluş tarafından gerçekleştirilerek, etüt kalitesi üst seviyede tutulmaya çalışılabilir. Elbette enerji verimliliğine ilişkin etüt çalışması yaptırma, bir yaptırım olduğu için yaptırılmamalı, buradaki asıl amaç etüt raporlarında belirtilen iyileştirme önerilerinin uygulanıp verimlilik sağlanmasıdır. Bunun için de eğitim, bilinçlendirme ve denetleme devam etmelidir. Bu noktada da yatırım planlaması yaptırmaya yönelik takipler ve denetlemeler devam etmelidir. Bütün bu çalışmaların yürütülebilmesi için YEGM yada yeni kurulacak bir kuruluşta yeterli personelle dinamik bir kadro oluşturulması olmazsa olmaz bir zorunluluktur elbette.

Bütün bunlar yapılması gerekirken ve birde bu işi layıkıyla yapan firma sayısı çok az iken, bu firmaların yetki sürelerini uzatmak için yaptıkları başvurulara süratle cevap vermeyip, çalışmaları çok yavaş yürüten ve dolayısı ile bu firmaların çalışmalarını kesintiye uğratmasına sebep olan YEGM hangi enerji verimliliğinden bahsediyor.

İşte bütün bunları hatta burada yazamadıklarım başka birçok şeyi de bir arada düşününce başlıktaki soru zihinlerde büyüyor da BÜYÜYOR. Evet tekrar sormak istiyorum !!!

DEVLET ENERJİ VERİMLİLİĞİNİ GERÇEKTEN DESTEKLİYOR MU? YA DA GERÇEKTEN DESTEKLEMEYE NİYETİ VAR MI?

Ankara’nın etüt yaptırma konusunda yaptırımları süratle hayata geçirmesi gerekir. Bunu hangi kurumla yapacaklarsa, o kurum bu yaptırım sürecinde rol alacak yeterli sayıda personeli istihdam edip, vakit kaybetmeden sanayi tesislerinden başlayarak, önce uyarı, sonrada kontrole başlamalıdırlar. Zor değil, iyi organize olunursa birkaç ay içinde tüm bina ve sanayi tesislerine bu konu ile ilgili yazı ulaştırılır. Hatta, bu konu bağlı bulunulan elektrik kurumları ya da doğalgaz kurumları tarafından bile yapılır ve çok daha hızlı olur. Elektrik ve/veya doğalgaz faturalarıyla birlikte etüt yaptırma zorunluluklarından bahseden bir yazı rahatlıkla gönderilebilir.

Çok daha detaylandırılabilecek bir konu olmakla birlikte, şimdilik sadece basitçe bunları paylaşmayı istedim. Umarım bunları paylaşan kişilerin sayısı artarda bir yol alabiliriz. Yoksa birkaç kişinin yazması dile getirmesi ile bu işler yürümez, sözde kalan “enerji verimliliği sağlamalıyız” ifadeleri ile ilerleyemeyiz. Önemli yerlerde görev alan kişiler, bu işi sadece konuşmalarda ele alıp icraata dökmediklerinde kendilerine ne güven, ne inanç nede saygı kalıyor. Karakter koysunlar, görevlerinin hakkını versinler.

DEVLET ENERJİ VERİMLİLİĞİNİ GERÇEKTEN DESTEKLEMELİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ KONUSUNDA KARAR MERCİNDE GÖREV ALAN KİŞİLER,  BU İŞİN HAKKINI VERMELİ VE ÇEVRE KONUSUNDAKİ YAPTIRIMLAR GİBİ BİNALARDA VE SANAYİ TESİSLERİNDE ENERJİ ETÜDÜ İLE İLGİLİ YAPTIRIMLARDA, DAHA FAZLA VAKİT KAYBEDİLİP ZARAR GÖRÜLMEDEN SÜRATLE HAYATA GEÇİRİLMELİDİR.

Yazan: Kadir TEKİN

Yayıncı: Enerji Gazetesi

devlet ve enerji verimliliğidevletin enerji verimliliği desteğienerji gündemienerji verimliliğievdverimli enerji
Yorumlar (0)
Yorum Ekle