Dünyanın lider ekspres kargo hizmetleri sağlayıcısı DHL Express, sıfır emisyon stratejisi doğrultusunda bir adım daha attı. Şirket, bugün yaptığı açıklamayla Fiat Professional ile iş birliği kapsamında Fiat’ın yeni E-Ducato elektrikli hafif ticari aracının ilk 100 adedini satın aldığını duyurdu. Bu ticari araçlar, % 100 elektrikli olmanın yanı sıra yüksek kapasiteleri ve uzun batarya ömürleri ile öne çıkıyor.
Alberto Nobis: “Adrese teslim lojistiğinin geleceği elektrikli olacak”
“Adrese teslim lojistiğin geleceğinin elektrikli olduğuna inanıyoruz” diyen DHL Express Avrupa CEO’su Alberto Nobis şöyle devam etti: “İnsanları birbirine bağlama ve yaşamları iyileştirme amacımızı yerine getirmek için yaptığımız her işin daha çevreci ve temiz olmasına yönelik çalışmaya kararlıyız. E-Ducato’ları filomuza ekleyerek, adrese teslim filomuzun büyük çoğunluğunun elektrikli araçlardan oluşması hedefimize doğru, önemli bir adım daha atıyoruz. Fiat Professional, en ileri teknolojiye sahip ve güçlü bataryası ile aradığımız özellikleri bize sunuyor. Böylece tam şarjla 200 kilometreden fazla yol yaparak müşterilerimize ekspres kargolarını hızlı ve çevreci bir şekilde teslim edebileceğiz.”
DHL Express, 60’tan fazla Avrupa ülkesi ve bölgesindeki tüketicilere ve işletmelere hizmet götürüyor. Bu hizmeti sunan filo, halihazırda 14 bin hafif ticari ve çoğunluğu kentlerde olmak üzere yaklaşık 500 elektrikli ticari araçtan oluşuyor. Şirket, uluslararası ekspres sevkiyata yönelik yüksek müşteri talebinden ötürü Avrupa’daki adrese teslim filosunun 2030 itibarıyla yaklaşık 20 bin hafif ticari araca ulaşacağını öngörüyor. DHL Express, sürdürülebilirlik stratejisini gerçeğe dönüştürmek amacıyla 2030 sonuna kadar filosunun % 60’ını (yaklaşık 14 bin araç) elektrikli araçlardan oluşturma kararlılığıyla adımlar atmaya devam ediyor.
Ticari araçların büyük çoğunluğu şehir içi teslimatta kullanılıyor. E-Ducato, DHL’in her türlü kullanıma uygunluğunun kontrol edilmesi için Fiat Professional ile iş birliği içinde çok soğuk hava, çok dik yokuşlar ve uzun mesafe gibi değişik koşullarda test edildi.
Eric Laforge: “DHL Express’in E-Ducato’yu tercih etmesinden gurur duyuyoruz”
E-Ducato projesinin inovasyona ve geleceğe bir yolculuk olduğunu belirten Stellantis Avrupa Hafif Elektrikli Araç Direktörü Eric Laforge şunları söyledi: “DHL Express gibi önemli bir oyuncunun böyle iddialı bir hedefe yönelik olarak E-Ducato’yu tercih etmesinden gurur duyuyoruz. E-Ducato ile sadece ekonomik ve çevresel açıdan sürdürülebilir bir ürün geliştirmeyi değil aynı zamanda iş ortaklarımız için komple bir mobilite çözümü sunmayı amaçladık.”
Fiat ile stratejik iş birliği, DHL Express için müşterilerine sıfır karbon salımıyla teslimata yönelik şimdiye dek alınan önlemlerde bir sonraki adımı temsil ediyor. Şirket, şehir içi trafik yoğunluğunu ve karbon salımlarını azaltmak için halen Barselona, Kopenhag ve Frankfurt gibi pek çok büyük şehirde kargo bisikletleri kullanırken Londra ve Amsterdam’da dağıtım tesisleri ile kent merkezi arasındaki bağlantıyı teknelerle sağlıyor.
Tamamıyla elektrikli bir mobilite zinciri için araçların yanı sıra kapsama alanı genelinde şarj altyapısı da gerekiyor. DHL Express, şarj ağını daha da genişletmek amacıyla halen pek çok uzman şirket ile iş birliği yaparak önümüzdeki birkaç yılda Avrupa’daki şarj noktalarının sayısını ciddi oranda artıracak bir yol haritası üzerinde çalışıyor.
Adrese teslim lojistiğinde elektrifikasyon, DPDHL Group tarafından bir süre önce açıklanan Sürdürülebilirlik Yol Haritası’nın temel taşlarından birini oluşturuyor. Grup, karbon salımlarını düşürmek için 2030 yılına kadar toplam 7 milyar Euro (faaliyet ve sermaye harcamaları) tutarında yatırım yapacak. Bu kaynak, araçların elektrifikasyonunun yanı sıra özellikle alternatif uçak yakıtlarına ve iklime zararsız binalara aktarılacak. Şirket, 4 yıldır devam eden 2050’ye kadar sıfır emisyon hedefine giden yolda yeni ve iddialı ara hedeflere ulaşmayı da taahhüt ediyor. Örneğin, Deutsche Post DHL Group, Bilim Temelli Hedefler Girişimi (SBTi) kapsamında Paris İklim Anlaşması’yla uyumlu olarak sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar azaltmayı taahhüt ediyor.