Ekoloji Birliği öncülüğünde bir araya gelen yaşam savunucuları tarafından sermayenin birliğine karşı mücadele hattının birleşmesi gerektiği dile getirildi.
Ekoloji Birliği öncülüğünde 10’un üzerinde çevre platformunun katılımıyla “Ege Bölge Toplantısı” Aydın’da bulunan Şükran Güngör Sahnesinde gerçekleştirildi. Toplantıya çeşitli siyasi parti temsilcileri, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) temsilcileri, sivil toplum örgütleri ile direnişçi köylüler katıldı.
‘Çevre Mücadelesi Büyüyecek’
EGEÇEP Sözcüsü Berrin Esin Kaya, çevre mücadelesinin 1989 yılından bu yana Türkiye ve dünyada genişlediğini ve daha da genişleyeceğini belirtti. Berrin, Aliağa’da Termik Santrali ile başlayan mücadelenin altın madeni, balık çiftlikleri, nikel madeni ve taş ocaklarının yarattığı kirlilikle mücadelenin de sürdüğünü vurgulayarak, “Her yerde çevreye karşı saldırılar büyüdükçe halk EGEÇEP’e ulaştı, dertlerini ve mücadele pratiklerini paylaştı. EGEÇEP olarak Ege’de çevre mücadelesini yürütenleri birleştirmeye çalışıyoruz. Büyüyoruz. Belki Türkiye ve dünya mücadelesini büyüteceğiz” diye ekledi.
‘Sermayenin birliğine karşı mücadelenin örgütlenmesi gerekiyor’
Ekoloji Birliği Dönem Sözcüsü Süheyla Doğan da Çanakkale’de çalışan 5 termal santralin çalışmakta olduğunu, 15-16 civarında projeye karşı mücadele ederken tekrar gündeme gelen Jeotermal ve Rüzgar Enerji Santralleri ile mücadeleyi de sürdüreceklerini söyledi. Farklı mücadele alanlarından destek ve deneyim paylaşımlarından faydalanmayı amaçladıklarını kaydeden Süheyla “Sermayede bir arada onların güçlü örgütleri var. Altın Madencileri Derneği var, Sanayici İş Adamları Dernekleri var, ekoloji örgütleri de bu konuda bir araya gelmeliydi. 10 örgütün çağrısıyla bütün Türkiye çapındaki ekoloji örgütleri bir araya geldiler. Ülke çapındaki mücadelenin bütünleştirilmesi sermayeye karşı ortak bir direniş hepimizi çok daha güçlü kılıyor. Birbirimizin deneyimlerinden faydalanıyoruz” dedi.
‘Davamızın partilerle ilgisi yok’
Kızılcaköy’de JES direnişinde yer alan köylülerden Leyla Çiyanşen ise JES mücadelesinin devam ettiğini belirterek “Yukardan emir geliyor ama yukardan kimse gelip de siz bize ne diyorsunuz demedi. Bize yağımızı basacak toprak bırakmadılar. Sahillerin en güzel yerleri onların, her yerin en güzelleri onların. Bizim bir karış toprağımıza sırf büyük sermaye ceplerini dolduracak diye göz koydular. Konuşuyorum diye ceza yazıyorlar. Öderim. Ama polislerle jandarmayla karşılaştık. Hepsi karşımızda. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Bir karış toprağımız yok mu bizim? Ne yapacağız gerekirse yolları kapatacağız Ankara’ya Meclis’e gideceğiz. Bize bizden başkasının faydası yok. Bizim davamızın partilerle ilgisi yok biz halk hareketiyiz” şeklinde konuştu.
Toplantı sivil toplum kuruluşları ve direnişçi köylülerin aktarımlarıyla sürdürüldü.