Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü’nün bulgularından elde edilen yeni bir analize göre, 2017-19 yılları arasında gelişmekte olan ülkelerdeki doğal gaz projeleri için G20 ve Çok Taraflı Kalkınma Bankalarının sağladığı kamu finansmanının yüzde 12’si Dünya Bankası kaynaklı Urgevald tarafından Ekim ayında yayınlanan analize göre, Paris Anlaşması’nın kabulünden bu yana Dünya Bankası Grubu’nun fosil yakıt projeleri için finansmanı 30’dan fazla ülkede 12 milyar doları aştı.
Türkiye’den ve dünyadan uzmanlar yeni eylem planının beklentileri karşılamadığını belirtiyor:
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) Direktörü, Bengisu Özenç, “İklim değişikliği ile mücadele orta vadeye öteleyemeyeceğimiz kadar acil bir alan. Bu
Friends of the Earth ABD, Uluslarası Politika Kampanyacısı, Luisa Galvao, “Dünya Bankası Grubu’nun fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasına yönelik seçici yaklaşımı, bir yangına aynı anda hem su hem de benzin dökmek kadar etkilidir. Paris Anlaşması’na uyumla ilgili olarak çok uzak tarihleri işaret etmesi, bu Planı hem bilim hem de adalet ölçütlerinde başarısız kılıyor. İklim Değişikliği Eylem Planı, Dünya Bankası Grubu’nun desteklemekle yükümlü olduğu ülkeleri ve toplulukları, giderek daha pahalı ve değişken enerji fiyatları nedeniyle kullanılamayacak altyapıya ve atıl varlıklara bağılı kılıyor. Aynı zamanda hastalıklara, fosil yakıt kullanımının riskleri ve zararlarıyla yüz yüze kalınmasına, insanların yerinden edilmesine ve geç kalınmış, adaletsiz bir dönüşüme neden olacak” diyor.
Recourse kampanya grubu Eş-direktörü Kate Geary, “Recourse, IFC’nin kömür, petrol ve gaz dahil olmak üzere finansal aracılar aracılığıyla fosil yakıt projeleriyle olan bağlantılarını defalarca ortaya çıkardı. IFC’nin işinin yarısından fazlasını oluşturan finansal yatırımlar portföyünü temizlemeye yönelik bir zaman çizelgesi ortaya koymayı ve hedefleri detaylandırmayı reddetmesi kesinlikle affedilemez. Anlamlı bir iklim eylemi için zaman azalıyor ve IFC’nin toplu eylemi beklemek yerine liderlik etmesi gerekiyor” diyor.
Urgewald Kıdemli Danışmanı Heike Mainhardt, “Dünya Bankası, fosil yakıtları karlı hale getiren politika reformlarını zorlamaktan vazgeçmeli. Dünya Bankası’nın vergi indirimleri ve daha yüksek enerji tarifeleri de dahil olmak üzere politika reformları, dünya genelinde fosil yakıt yatırımlarını yönlendiriyor. Eylem Planı, Banka’nın politika temelli kredileri kapsamında fosil yakıt yatırım teşviklerini ele almıyorsa, iklim değişikliğini ele almak için anlamlı bir plan değildir” diyor. “Ayrıca, Eylem Planı’nın “iklim finansmanını” Dünya Bankası Grubu’nun finansmanının ortalama %35’ine yükseltmeye yönelik iklim taahhüdü, sahte bir iklim taahhüdüdür. Banka, neyin “iklim finansmanı” sayıldığı konusunda şeffaf değildir ve bu taahhüdünü, politika temelli krediler yoluyla sağlanan tahsis edilmemiş bütçe desteği ile kısmen yerine getirmeyi amaçlamaktadır. Bir koşula bağlanmamış bütçe desteğinin herhangi bir özel iklim harcamasına yönlendirilmesi gerekmiyor ve Banka fosil yakıtları Hariç Tutulan Giderler (Excluded Expenditures) listesine koymayı reddettiği için, bu fon kömür de dahil herhangi bir fosil yakıt harcaması için kullanılabilir.”
Oil Change International Araştırma Analisti Bronwen Tucker, “Dünya Bankası Grubu, finansmanını ilk olarak 2017’de Paris Anlaşması ile uyumlu hale getirme taahhüdünde bulundu ve 2021’de hala bunun gerçekleşmesini bekliyoruz. Yeni CCAP, nasıl inceleneceğine dair çok net olmayan bir dille sürekli büyük ölçekli gaz desteği için kapıyı açık bırakıyor. Kalkınma politikası finansmanı, ilgili tesisler ve finansal aracılar aracılığıyla Banka’nın petrol, gaz ve kömüre yönelik etkili ve takip edilmesi zor desteği nasıl sonlandıracaklarına dair ek hiçbir taahhüt getirmiyor. Adil bir yeşil toparlanmayı ve işçiler ve topluluklar için fosil yakıtlardan adil bir geçişi desteklemek için bu kamu parasına acilen ihtiyaç var” diyor.
Bretton Woods Project Birleşik Krallık Çevre Projesi Müdürü Jon Sward, “Dünya Bankası’nın yeni İklim Değişikliği Eylem Planı, felakete yol açan iklim değişikliğini önlemek için acil dönüşüm gerektiren kilit sektörleri belirliyor, ancak bu dönüşümü sağlamaya yardımcı olacak cesur ve yeni bir Dünya Bankası gündemini taahhüt etmekten çok uzak. Enerji sektöründe, Banka, kredi portföyünün tüm yönlerinde doğal gaz yatırımlarını hızla azaltmakla başlayarak, fosil yakıtlara verdiği desteği aşamalı olarak sona erdirmek için sağlam bir yaklaşım geliştirmelidir. Planın özel sektör yatırımcılarını “kalabalıklaştırmaya” dayanması, iklim krizi arttıkça, özellikle bu çabalara katılımcı ve şeffaf karar alma süreçleri eklenmeden, ülkeler içinde ve arasında eşitsizliği derinleştirme riskini de beraberinde getiriyor. Önde gelen ekonomist Daniela Gabor’un belirttiği gibi, bu yaklaşım, iklim krizini sistematik olarak finanse eden aynı kurumsal yatırımcıların getirilerini en üst düzeye çıkarmak için yeşil yatırımların risklerini azaltmaya dayanıyor” diyor.
Oxfam Kıdemli Politika Danışmanı Christian Donaldson, “CCAP, Banka‘nın portföyünün tamamının %35’ini doğrudan iklim finansmanına yönlendirme taahhüdünü yineliyor. Bu, 2018’de halihazırda elde edilen %32‘den sadece %3 daha fazladır. Ancak daha endişe verici olan şey, CCAP’nin iklim finansmanı tanımını genişletme arzusunu açıklasa da, sınırlı kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını ve muhasebeleştirilmesini sağlamak için proje ve faaliyet düzeyinde finans raporlamasını sağlayacak şeffaflığı tanımaması veya taahhüt etmemesidir. Şimdiye kadar, Banka’nın rakamlarına tam olarak güvenmek neredeyse imkansız. En iyi çabalarımıza rağmen, Oxfam, Banka‘nın şimdiye kadar rapor ettiği iklim finansmanı seviyelerini şu anda açıklanan bilgilerle proje düzeyinde doğrulamayı imkansız buluyor” diyor.