Dünya’da Enerji Savaşları…

“Bir damla petrol bir damla kandan daha değerlidir.” – Winston CHURCHİLL

Enerji krizi ve enerji savaşları 20.yy’dan beri üzerine çokça çizilip konuşulan iki kavram. Artan nüfus oranı ve daha konforlu bir yaşam isteği enerji krizlerine yol açarken, enerji savaşları daha siyasi bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Sömürgeciliğin doğuşundan bu yana süregelen zamanda, zengin enerji kaynaklarına sahip toprakların paylaşımı konuşunda bir güç savaşı yaşanmıştır. Süper güç diye tabir edilen devletler ve terör grupları enerji odaklı bir strateji izlemektedir. Bundan dolayı yaşanan uluslararası siyasi krizlerin ve çatışmaların temel sebeplerine baktığımızda enerji faktörünün olduğu görülür.

Geçmişte yaşanan petrol krizleri petrol kaynaklarına sahip olmak arzusuyla çıkan savaşlar 2018 yılına geldiğimizde daha da büyüyerek enerji krizleri ve enerji savaşlarına dönüşmüştür. Orta Doğu’da yaşanan savaşların sebebi halen petrol kaynaklarına ulaşım olsa da, bu kaynaklara biçilen ömür en fazla 80 yıl kadardır. Petrolden sonra günümüzde tercih edilen diğer bir enerji kaynağı doğalgazdır. Kömüre kıyasla atmosfere zararlı kimyasallar ve kül oluşturmamasından dolayı doğalgaz çevrim santralleri yaygınlaşmıştır. Doğalgaz rezervleri içinde en çok paya sahip olan ülkelerin yine Orta Doğu ülkelerinin olması, ne yazık ki buradaki sömürge savaşlarının yakın bir zaman içinde bitmeyeceğini gösteriyor. Doğalgazı kullanabilmek için doğalgaz boru hattına ihtiyaç duyulması Rusya-Ukrayna krizinde olduğu gibi diplomatik ve siyasi sorunları da beraberinde getiriyor.

McKinsey Küresel Enstitüsü, 2020’ye kadar olan süreçte gelişmiş ülkelerin talebinin dünya enerji talebinin neredeyse %80’ini oluşturacağını, bu talebin %32’sinin Çin’den, %10’ununsa Orta Doğu’dan kaynaklanacağını öngörmüştür. Detaylı istatistiksel çalışmalar için https://www.mckinsey.com/ web sitesini inceleyebilirsiniz. MIT’nin yaptığı bir araştırmada ise dünya enerji talebinin 2050 yılına kadar günümüzdekinin üç katına çıkabileceği sonucuna ulaşılmış. Tüm bu araştırmalar günlük yaşantımızda enerjinin giderek daha vazgeçilemez temel ihtiyacımız olacağına işaret ediyor. Türkiye için ise enerji ithalatına ödediği tutar geçen yıla kıyasla %41 oranında arttığı belirtilse de ileride büyük çaplı enerji krizi yaşamamak için 2014 yılından bu yana güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi üzerine yapılan yatırımlar umut vaat eden seviyelerde.

Sonuç olarak, enerji ihtiyacımızı savaşlara sebep olan ve binlerce masum kanın döküldüğü fosil kökenli enerji kaynakları olan petrol, doğalgaz ve kömürden karşılamak yerine temiz, güvenilir ve ucuz enerji kaynakları olan yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamalı ve bu konuda tüm dünya vatandaşları özverili olmak zorundadır. Ayrıca günlük yaşantımızda biz hiç hissetmesek de kullandığımız enerji için ödenen ağır bedelleri (özellikle Orta Doğuda yaşanan insanlık ayıbı gibi), ülkemizi zor durumda bırakarak halkı ümitsizliğe ve endişeye iten siyasi-askeri yasaklamalar-tehditleri ve iklim değişikliği gibi problemleri göz önünde bulundurarak sahip olduğumuz enerjiyi israf etmeden verimli kullanmak zorundayız.

Özge EFE – Enerji Sistemleri Mühendisi – a.ozgeefe@gmail.com

Kaynakça

http://dergipark.gov.tr/download/article-file/391852

http://www.academia.edu/9671488/Ekonomik_Krizler_B%C3%BCy%C3%BCme_ve_Sava%C5%9Flar_Aras%C4%B1ndaki_Olas%C4%B1_%C4%B0li%C5%9Fkide_%C3%96zel_Askeri_%C5%9Eirketler

doğalgaz çevrim santralleridünya enerji talebienerji gündemienerji haberlerienerji ihtiyacıenerji ithalatıenerji krizienerji savaşlarıenerji sistemleri mühendisiiklim değişikliğimckinseyMcKinsey Küresel EnstitüsüMITÖzge EFEpetrol enerjisi haberleripetrol haberleripetrol kaynaklarıpetrol krizipetrol sektörü haberleriRusya-Ukrayna krizisüper güçyenilenebilir enerji haberleri
Yorumlar (0)
Yorum Ekle