1. ABD petrol üretimi beklentileri aştı.
Bir yıl önce, Enerji Enformasyon İdaresi, ABD ham üretiminin 2018’de, 600.000 varilin altında bir miktarda artacağını tahmin ediyordu. Bunun yetersiz bir ifade olduğu ortaya çıktı: Fiili artış yaklaşık 1,6 milyon v / g oldu, 2018’de sona yaklaşırken ABD üretiminin yaklaşık 11,6 milyon v / g’de çalıştığı tahmin edildi. Bu, 1970 yılında ulaşılan önceki zirvenin oldukça üzerinde ve aynı zamanda Ekim ayının yaklaşık 11,4 milyon v / g ‘lik rekor üretim yaptığını bildiren, dünyanın en büyük ikinci üreticisi olan Rusya’nın da biraz ilerisinde.
2. ABD-Suudi ittifakında gerginlikler yaşandı.
ABD’nin Suudi Arabistan ile dostluğu, Orta Doğu’daki en uzun süredir devam eden ittifakı. Bu dostluk, 1940’lardan beri pek çok sınavdan geçti. Ancak, ABD’nin dünyanın en büyük petrol üreticisi olarak yeniden ortaya çıkması, ilişkinin niteliğini değiştirdi ve bu yıl yeni gerilimlerin ortaya çıktığına dair işaretler var. Başkan Donald Trump, ittifakı savunmada bir noktaya değindi: İstanbul’daki Suudi
3. Kömür ülkesi Çin, politika öncelikleriyle mücadele etmek için bir savaş alanı haline geldi.
Çin, dünyadaki kömür tüketiminin yaklaşık yarısını oluşturuyor, bu nedenle yakıt kullanımı konusundaki kararları, küresel pazar ve sera gazı emisyonları için kritik öneme sahip. Kömür talebi 2013 yılında zirve yaptı ve 2013-2016 arasında yaklaşık % 4 düştü. Çünkü hükümet, yerel hava kirliliğini azaltmaya çalıştı. Bu çaba bir takım başarıları da beraberinde getirdi: Pekin’deki hava, on yıldaki en temiz hava oldu. Ancak, kömür kullanımındaki kısıtlamaların dezavantajları da giderek daha belirgin hale geldi. Geçen kışın sert soğuklarında, kömür yakma konusundaki düzenlemelerin kolaylaştırılması gerekiyordu. Çünkü kuzey bölgelere olan gaz arzı, ısıtma talebini karşılamakta yetersiz kaldı. Çin’in kömür tüketimi, dört yılda ilk kez 2017 yılında arttı. Çin, bu yıl benzer bir gaz krizinden kaçınmaya çalışıyor ve daha ılıman havalar buna yardımcı oluyor. Bu kışın durumu “şimdiye kadar iyi” olarak tanımlandı.
4. Gelişmekte olan ekonomiler yenilenebilir enerjide lider oldu.
2015’ten bu yana dünyanın yenilenebilir enerjiye yaptığı yatırımın çoğu, Çin’in öncülüğünde, gelişmekte olan ekonomilerde yaşandı. 2017 yılı verileri toplanıp analiz edildiğinde bu yıl, düşük gelirli ülkelerin şu anda dünya genelinde yenilenebilir enerji kapasitesi ilavelerine ne kadar hâkim olduğu açıkça ortaya çıktı. BNEF’e göre, 2017 yılında, bu ülkeler, OECD üyelerine eklenen 63 GW’nin neredeyse iki katı olan nükleer ve hidro enerjinin yanı sıra rüzgâr ve güneş de dahil, yaklaşık 114 gigawatt düşük karbonlu elektrik üretim kapasitesi eklemiştir.
5. Enerji depolama, en yeni teknoloji yatırımı oldu.
Bill Gates, uzun yıllar boyunca enerji depolama sorununa olan ilgisinden bahsetti. Değişken rüzgâr ve güneş enerjisine giderek daha fazla bağımlı olan elektrik şebekelerinin bu dalgalanmaları yönetme yollarına ihtiyacı var. Piller veya diğer teknolojiler yoluyla enerji depolanmasının güvenilir tedarik malzemelerinin korunmasında giderek daha önemli olması beklenmekte. Gates’in 2016’da başlattığı yeni enerji teknolojileri için 1 milyar dolarlık fon olan Çığır Açan Enerji Girişimleri, ilk iki yatırımıyla Haziran ayında Gates’in konuya olan ilgisini yansıttı. Lityum iyon pillerin maliyetleri hızla düşüyor ve özellikle Çin’de olmak üzere büyük çaplı seri üretimin, maliyet düşüşüne devam etmesi bekleniyor. Fakat öyle olsa bile, en azından önümüzdeki birkaç yıl boyunca, lityum iyon piller, sabit depolama için pahalı çözümler olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Kaynak: “The Year in Energy”, Financial Times