Sanayide çarkların yavaşladığı koronavirüs salgını sürecinde ülke ekonomisini ayakta tutmak için var gücüyle çalışan sanayiciler yüksek elektrik fiyatlarının altında eziliyor. Avrupa Birliği istatistik kurumu Eurostat verilerine göre Avrupa ülkeleri içinde en pahalı elektriği Türkiye kullanıyor. Bu süreçte petrol fiyatlarının hızla düştüğüne de dikkat çeken sanayiciler elektrik ve doğalgaz fiyatlarında indirim bekliyor. PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “Salgın nedeniyle üretimi azalan sanayici yüksek enerji faturalarıyla başa çıkamıyor. Üstelik yenilenebilir enerji üretimini teşvik etmek için uygulanan YEKDEM tarifesinin yüksek maliyeti sanayicinin sırtındaki enerji yükünü daha da ağırlaştırıyor. Bugün durma noktasına gelen sanayi tesisleri çok daha az elektrik kullansalar da Nisan ayındaki faturalarını incelediklerinde büyük artışlar görüyorlar. Sanayinin çarklarının dönebilmesi için öncelikle enerji fiyatlarında indirim yapılması ve bu dönemde ödenemeyen faturalar için elektrik ve doğalgaz kesintilerinin yasaklanması gerekiyor. Ayrıca en azından sene sonuna kadar sanayicilerden YEKDEM bedeli alınmamalı” dedi.
Bir yandan koronavirüs salgınının yıkıcı etkileriyle uğraşan sanayici diğer yandan yüksek enerji maliyetleri ile de başa çıkmaya çalışıyor. Düşen petrol fiyatlarına rağmen enerji faturaları sanayicinin cebini yakmaya devam ediyor. AB istatistik kurumu Eurostat’ın 2019’da hane halkının
Elektrik tüketiminin % 70’inin işyerlerine ait olduğu Türkiye’de EPDK verilerine göre Nisan ayında toplam elektrik tüketimi % 15 azaldı. Koronavirüs salgını nedeniyle insanlar daha çok evde kaldığı için konutlardaki elektrik kullanımının ortalama % 10 arttığı düşünüldüğünde sanayinin elektrik kullanımının % 25 civarında düştüğü tahmin ediliyor.
Enerjide en yüksek faturayı Türkiye ödüyor
Sanayicinin üretime devam edebilmesi için enerji fiyatlarında bir düzenlemeye gidilmesinin şart olduğunu belirten Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, sektörün taleplerini paylaşarak şunları söyledi: “Türkiye’deki imalat sanayinin toplam elektrik tüketiminin % 16,7’si plastik, petrokimya ve bağlantılı sanayinin üretimi için kullanılıyor. Ülke ekonomisine en çok katkı sağlayan sektörlerden plastik sanayi diğer tüm enerji yoğun sektörler gibi yüksek enerji maliyetleri karşısında zorlanıyor. Enerji ve doğalgaz fiyatları koronavirüs salgını öncesinde de rekabetçi olmaktan çok uzaktı. Salgın ile birlikte üretimini güçlükle sürdüren sanayici yüksek enerji bedellerini ödemekte çok zorlanıyor. Böyle bir süreçte bile ülke ekonomisine ve istihdamına katkı sunan sanayici yüksek faturalarla zor durumda bırakılmamalıdır. Enerji (Elektrik-Doğalgaz), üretim yapan sanayicinin en büyük maliyet kalemlerinden birini oluşturuyor. İçinden geçilen bu zor zamanlarda firmalar bir yandan yetersiz işletme sermayeleri, tahsilat güçlükleri, talep yetersizliği ve bankalardan krediye ulaşma güçlüğü yaşarken diğer yandan da ödemek zorunda kaldıkları yüksek faiz oranlarının baskısını taşıyor. Ürettikleri ürünleri ancak 6 aya varan uzun vadelerle satabiliyor; bununla beraber elektrik bedellerini aylık olarak ödüyor ve zaten sınırlı olan işletme sermayelerini daha da zora sokuyorlar. Hâlihazırda petrol fiyatlarında tarihi bir düşüş yaşanıyorken ülkemizde de elektrik ve doğalgaz fiyatlarının düşmesi gerekiyor. İç ve dış talebin bıçak gibi kesildiği, önümüzdeki döneme yönelik belirsizliğin hakim olduğu bir ortamda ayakta kalmaya ve istihdamını korumaya çalışan sanayicilerin en büyük maliyet kalemini oluşturan enerjide desteğe ihtiyaç var. Öncelikli taleplerimiz ise şunlar; Sanayi Sicil Belgesine sahip firmalar için enerji fiyatlarında indirime gidilmesini, enerji faturaları ödemelerinin üç ay ötelenmesini ve üç ay boyunca sanayicinin elektrik ve doğalgazının kesilmemesini istiyoruz. Sanayicinin elektriği kesilirse yavaşlayan sanayi çarkları durma noktasına gelir. Elektriği, doğalgazı kesildiği için üretim yapamayan sanayici borcunu nasıl ödeyecek.”
Sanayi elektriği konut elektriğinden daha pahalı
Türkiye’de elektrik fiyatları belirlenirken sanayi elektriğinin konutlardaki elektrik bedelinden daha yüksek tutulduğu bir politikanın izlendiğine değinen Yavuz Eroğlu; “Bu akla yatkın bir politika değil. Sanayi elektriğinin konuttan ucuz olması lazım ki sanayimiz rekabetçi olsun, sürdürülebilir istihdam yaratsın ve böylece hane halkı da işsiz kalıp elektrik parasını dahi ödeyemez hale gelmesin. Sanayici elektriğe daha uygun fiyatla ulaştığında bu durum üretim ve ihracata olumlu yansıyacak, yerli üretimi güçlendirirken ithalatın da azalmasını sağlayacaktır. Daha fazla istihdam, daha çok kazanç, daha çok harcama ile birlikte ekonominin çarkları da hızlanacaktır. Aksi durumda ise ülkemiz enerji maliyetlerinin üretime pozitif yansıdığı ülkelerden ithalat yapmak durumunda kalır. Bunun sonucunda da ihracat azalır, birçok sanayi tesisi kapanır, işsizlik rakamları artar ve bu da ekonomik olarak ciddi bir çıkmaza girmemize yol açar” dedi.
Sanayici ikiye katlanan YEKDEM bedelinin sene sonuna kadar alınmamasını istiyor.
Nisan’da üretim düştü ama faturalar arttı
Sanayicinin sırtındaki bir diğer yükün YEKDEM nedeniyle ödenen yüksek faturalar olduğunu söyleyen Yavuz Eroğlu, “YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması) sistemiyle devlet, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı enerji yatırımcılarını, 10 yıl süreyle döviz bazında belirli bir fiyat üzerinden alım garantisi sunarak destekliyor. Yani bir enerji firması rüzgar, güneş enerjisi, hidroelektrik santral gibi yatırımlar yaptığında devlet 10 sene boyunca döviz bazında teşvikli fiyatlarla alım garantisi veriyor. Döviz bazındaki bu yüksek bedelli alım garantisinin maliyeti sanayilerin toplam tüketim miktarına bölünerek elektrik fiyatına ekleniyor. Dolayısıyla döviz fiyatlarının yükseldiği ve havanın güneşli, akarsuların bol, rüzgarın çok estiği aylarda sanayicinin o ay ödeyeceği fatura daha da artıyor. Üstüne üstlük özellikle salgın sebebiyle olduğu gibi sanayide kapasite ve enerji kullanımı düşerse YEKDEM düşmediğinden sanayicinin elektrik faturaları düşmüyor hatta artmaya devam ediyor. Gerçekten de bugün durma noktasına gelen sanayi tesisleri çok daha az elektrik kullansalar da Nisan ayındaki faturalarını incelediklerinde büyük artışlar görüyorlar. Bu doğrultuda EPDK daha önce 121 TL olarak tahmin ettiği Nisan 2020 YEKDEM birim bedeli tahminini 228 TL olarak revize etmiş böylelikle elektrik maliyetlerindeki YEKDEM kaleminde yüzde 100’e yakın astronomik bir artış olmuştur. Yani salgın nedeniyle tüketilmeyen elektrik sanayiciye zam olarak geri döndü. Birçok güçlükle mücadele edip ayakta kalmaya çalışırken bir de kullanmadıkları elektriğin parasını ödemek durumunda kalıyorlar. Devletimizin yenilebilir enerji üretimini teşvik etmek için uyguladığı YEKDEM tarifesi ve oluşturduğu formül yaşadığımız ekonomik süreçte sanayiciler üzerine öngörülemez ve büyük maliyet yükü oluşturuyor. En azından sene sonuna kadar sanayicilerden YEKDEM bedeli alınmaması büyük bir sorunu ortadan kaldıracaktır” diye konuştu.
Elektrikteki her % 1 düşüş % 0,3 ekstra istihdam demek
PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, elektrik fiyatları ile yatırım ve istihdam arasında doğrudan bir ilişki olduğunu dile getirerek şu rakamları verdi: “Belçika’da 2018 yılında Leuven Üniversitesinin yaptığı “Elektrik Fiyatlarının İmalat Sanayine Etkileri” raporunda, elektrik fiyatları ile yatırımlar ve istihdam arasında bir ekonomik model oluşturulmuştur. Bu modele göre elektrik fiyatlarındaki yüzde 1’lik bir düşüş (diğer tüm koşullar aynı kalmak şartıyla) yüzde 0.30 ekstra istihdam yaratırken yüzde 0.55 ekstra imalat yatırımına sebep oluyor. Sanayide 5,4 milyon kişi istihdam edildiği düşünülürse döviz bazında yüzde 10’luk bir artış, yüzde 3’lük bir istihdam kaybı ve yüzde 5,5’lik bir yatırım kaybı anlamına geliyor. Bu veriler de gösteriyor ki sanayi elektriği fiyatlandırılırken ülkeler arası enerji fiyatlarının takibi, kişi başı GSMH ile elektrik fiyatları korelasyonu hesaba katılmalıdır. Özellikle enerjiyi yoğun kullanan demir, çelik ve kimya gibi sanayilerle ilgili enerji fiyatları belirlenirken etki ve rekabet analizleri yapılmadan dramatik artışlara gidilmemesi gerekiyor. Çok düşük marjlarla çalışan sanayi kuruluşları enerji fiyatlarındaki bu tür büyük artışlardan olumsuz etkilenmekte ve özellikle yurtiçinde enerjiyi yoğun kullanmayan sektörlerin alternatif ürünlerine göre pahalı duruma düşüp pazar kaybetmektedir.”
Yavuz Eroğlu; “Türkiye’nin üreten gücü sanayiciler ile sivil toplum kuruluşları olarak bu sorunu kamunun ve kamuoyunun gündemine getirerek taleplerimizi iletmek, çözümün takipçisi olmak görevimizdir. Biz de bu konuda üzerimize düşeni yapmakta kararlıyız” şeklinde açıklamalarda bulundu.