Elektrik ve Gaza Zam: Sadece Bir Başlangıç mı ?

1 Ekim 2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere doğal gaz ve elektrik fiyatlarına %9 oranında zam yapıldığı açıklandı. İki yıldır ötelenen ve sonunda yapılmak zorunda kalınan zam maalesef bir son değil başlangıç gibi gözüküyor. Nedeni mi? Çünkü, uzun vadede plan yerine anı kurtarmaya odaklı enerji politikalarının getirdiği yük piyasanın tüm oyuncuları için artık çekilemiyor.

Türkiye’de elektrik ve gaz piyasaları siyam ikizleri gibi birbirine kenetlenmiş durumda: %60’ını tek satıcı Gazprom’dan tedarik ettiğimiz –üstelik hala Mavi Akım’ın kapasite genişletilmesinden bahsediyoruz- ve bu sene 50 milyar metre küpe yaklaşması beklenen senelik gaz tüketimimizin çoğu elektrik sektörüne gidiyor. Türkiye, dünyada benzerine az rastlanır bir şekilde elektrik üretiminin yarısını tamamen ithal ettiği doğal gazdan sağlıyor, yani gaz piyasasındaki bir değişim elektrik piyasasına da ister istemez yansıyor. Çarpık özelleştirmeler sonrası kayıp-kaçak oranının beklentilerin aksine artması elektrik fiyatlarına doğrudan zammı zaruri hale getirirken, gaza yapılan zammın da elektrik fiyatlarını dolaylı olarak yukarı çekmesi bekleniyor. 1 metre küp gazdan kabaca 5 kw/h elektriğin üretilebildiği hesabıyla bu sene kuraklık nedeniyle yüklenmek durumunda olduğumuz doğal gaz santrallerinden sadece üretmeyi hedeflediğimiz 125 milyar kw/h elektrik için 25 milyar metre küp gaz yakmamız gerekiyor. Bu arada Türkiye toplam elektrik kurulu gücü içinde doğal gaz çevrim santrallerinin ise 25.538 MW kapasiteye sahip olduğunu hatırlatalım. Üstelik bu sayıya yatırım aşamasındaki 15.551 MW dahil değil.

Gazı BOTAŞ başta olmak üzere toplamda on şirket yurtdışından (Rusya, İran, Azerbaycan, Cezayir, Nijerya, Spot LNG) alıyor. Dolarla satın aldığımız gazı bütün firmalar yurtiçinde TL ile satıyor. Ancak iç piyasada fiyatlandırma meselesi devreye girince işler karmaşıklaşıyor: Özel şirketler her ne kadar BOTAŞ fiyatını ölçü alsalar da kendi gazlarını serbest piyasada kendi belirledikleri fiyatlarla satabilirken BOTAŞ piyasaya çapraz sübvansiyon uyguluyor. Yani BOTAŞ kamu elektrik üreticisi EÜAŞ ve devletten alım garantisine sahip Yİ ile YİD’lere (Yap-İşlet/Yap-İşlet-Devret) aynı gazı ederinden yüksek fiyatlarla, bunun dışında kalan sanayi/konuttaki serbest tüketici ve abonelere yani hane halkına düşük fiyatlarla satıyor. Bu durumda BOTAŞ’ın dolar değerlendikçe iç piyasada uyguladığı ucuz gaz politikası sürdürülebilir olmaktan çıkıyor.

2014’te BOTAŞ’ın -üç aylık dönemlerle değişmekle birlikte- ortalama alım fiyatını 1000 metre küp gaz için 415 $ kabul edelim. Dolar/TL kurunu 1/2,20 olduğu durumda BOTAŞ’ın diğer maliyetler hesaplanmadan zarar etmemek için satış bedelinin en az 900 TL olması gerekiyor. 1 Ekim zammı öncesi ise BOTAŞ’ın iç piyasadaki satış fiyatı ise aynı miktarda serbest tüketiciler -senelik limit 300.000 sm3-  için ÖTV ve KDV hariç 717 TL diğer aboneler için ise 778 TL idi. (Ortalama satış fiyatını 750 TL kabul edelim) Bu durumda BOTAŞ’ın piyasaya dolar kurunda yaşanan değişimden önce dahi %20 zararına gaz satmakta olduğu anlaşılıyor.

Dolar biraz değer kazanıp 2.30’a dayanınca BOTAŞ zarar etmemek için aynı miktar gazı bu sefer 940 TL’ye yani zam öncesi satış bedelinden %25 daha pahalıya satmak zorunda kalacaktı. Bütün bunlar olurken gelen %9’luk zam BOTAŞ’ın satış fiyatını serbest tüketiciler için 778 TL diğer aboneler için ise 848 TL’ye çıkardı. (Ortalama satış fiyatını 810 TL kabul edelim) Fakat bu zamma rağmen hala kabaca 130 liralık ( %15’in üzerinde) bir fark bulunmakta, yani kötü haber şu: Önümüzdeki dönemlerde daha büyük zamlar matematiksel olarak kaçınılmaz! Bu arada 2015 için olumlu sayılabilecek gelişmeler de yok değil. Aşağıdakilerden bir ya da birkaçı gerçekleşirse BOTAŞ’ın gaz ithalat faturası biraz düşecektir. Bunlar:

a) BOTAŞ ortalama alım fiyatı 2014 Eylül’de düşmeye başlayan petrol fiyatlarının kontratlara 6-9 ay sonra etki göstermeye başlamasıyla düşebilir

b) BOTAŞ Gazprom’dan yılsonundaki fiyat müzakereleri çerçevesinde ufak bir indirim alabilir (ki Gazprom’un en büyük ikinci müşterisi olarak ya çok daha fazlasını almalı ya da uygun konjonktürde kontrat yapısını petrol ürünleri endeksinden kurtarmalı, aksi takdirde başarıdan söz edilemez)

c) İran tahkimi kazanılabilir, bu da fiyatlara olumlu yansıyabilir

Bu olumlu gelişmelerden bir ya da birkaçı gerçekleşirse BOTAŞ 2015 ortalama alım fiyatının 400$’a düşeceğini varsayalım. Bunun yanında dolar/TL paritesi için de ufak bir senaryo yapalım:

1. Senaryoda dolar/TL kurunun 1/2,50’ye ulaştığını varsayalım. Bu durumda: BOTAŞ zarar etmemek için 1000 metre küp gazı 1000 TL’ye satmalı. Yani en az %25 zam!

2. Senaryoda dolar/TL kurunun 1/2,30 seviyesinde kaldığını düşünelim. Bu durumda: BOTAŞ zarar etmemek için 1000 metre küp gazı 920 TL’ye satmalı. Yani en az %15 zam!

3. Senaryoda dolar/TL kurunun 1/2,20 seviyesine gerilediğini düşünelim. Bu durumda: BOTAŞ zarar etmemek için 1000 metre küp gazı 880 TL’ye satmalı. Yani en az %10 zam!

Özel gaz ithalatçıların durumu ise ayrı bir tartışma konusu. Kur baskısı nedeniyle zarar etmekteyken yoğun uğraşlar sonucu yılbaşında Gazprom’dan sadece 2014 için %10 indirimle alım fiyatlarını 345 dolardan 310’a çekerek paçayı kurtaran özel şirketler son zamla ancak rahatlamış gözüküyor. BOTAŞ ve özel şirketler Gazprom karşısında fiyat müzakere masasına otururken özel şirketlerle ‘downstream’ ortaklığı bulunan Rus devinin bu durumu gözeteceğinden kuşku duyulmuyor. Ya BOTAŞ?

Her hâlükârda iki yıldır popülist politikalarla baskılanan fiyatların artık maliyeti karşılayamadığı aşikar. Maliyet bazlı fiyatlandırmaya dayalı makul karları bırakın sistem artık zararına satışı bile sürdüremiyor. Peki yukarıda anlatılanların ışığında bundan sonra ne olur? 2015 malum seçim yılı. 1 Ekim 2014 zammının 3 aylık süreyi kapsadığı açıklandı. 2015’in başında yurtdışı alım fiyatını düşürdük, seçim öncesi indirim sonra tekrar zam yapalım sürprizi gerçekleşmezse hane halkını 2015’te çok zor günler bekliyor. Bu nedenle 2015’te seçim sonrası gelecek daha büyük oranlı zam kimseyi şaşırtmamalı. Vatandaş ucuza gaz kullansın neden sübvansiyonu eleştiriyorsun diyebilirsiniz ama bu sübvansiyonun BOTAŞ’ın verdiği açıklar nedeniyle bütçeye ve dolaylı olarak elektrik fiyatlarına yansımasıyla zaten vatandaş fark etmeden zor durumda bırakılıyordu. Dahası Yİ ve YİD’lerin alım garantileri 2018’de doluyor ve kamunun elektrik üretimindeki payı düşürülüyor, bu yüzden sistem zaten sürdürülebilir değil. Üstelik ben neden tamamını ithal ettiğim bir malın sübvansiyonunu destekleyeyim? Elektrik üretimimin dış kaynaklara bağımlı olmasını neden savunayım? Yenilenebilir kaynaklara teşvikleri neden ön plana çıkarmayayım? Güneş ve rüzgar ülkesi diye övündüğümüz Türkiye’de rüzgarın payı toplam elektrik kurulu gücün sadece %5’ini buluyor, güneşin ise henüz esamesi bile okunmuyorsa bu benim suçum mu?

Sonuçta, elektrik ve gaz piyasaları siyam ikizleri gibi işlemeye devam ediyor. Zammı faturasında görecek olan vatandaşla yıllardır zaten zararına satış yapmak zorunda bırakılan BOTAŞ bu sistemin daimi kaybedenleriyken, özel sektör oyuncuları da konjonktürel müdahalelerle ancak günü kurtarabiliyor. Herkesin aynı gemi içerisinde yer aldığı enerji piyasaları ise makro ölçekte plansızlık sonucu artık karaya vuruyor, yani bizi zor günler bekliyor.

Kaynak: http://www.eppen.org

botaş gaz zammıdoğalgaz zammıdöviz enerji maliyetlerielektrik zamelektrik zam 2013elektrik zammıenerjienerji gündemienerji haberlerienerji sektörügaz zamVolkan Özdemir
Yorumlar (1)
Yorum Ekle
  • hayriye cirak

    Zarari yok bu millet zammi da baska herseyi ceker bisey olmaz. Seve seve oderler. Millet harcamazsa gazprom nerden para kazanacak.