Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) nükleer enerji üretimi görüntüsü altında nükleer silahlanma sevdası güdüldüğünü ileri sürerek bundan vazgeçilmesi gerektiğini savundu. EMO Yönetim Kurulu, 2. Dünya Savaşı sırasında Japonya`nın Hiroşima ve Nagasaki kentlerine atom bombası atılmasının yıldönümü nedeniyle “Nükleer Silahlanma, Kaos İçindeki Dünyada Giderek Büyüyen Bir Tehdit; 69 yıldır Dinmeyen Acı: Hiroşima!” başlıklı bir açıklama yayınladı.
ABD`nin 2. Dünya Savaşı`nda 6 Ağustos‘ta Hiroşima`ya, 3 gün sonra da Nagazaki`ye atom bombası atmasının üzerinden geçen 69 yıl boyunca, nükleer silahlanma karşıtı girişimlere paralel olarak devletlerin barışçıl kullanım amaçlı anlaşmalarla nükleer silahlanmayı dizginlemeye çalıştıkları belirtildi.
Buna rağmen nükleer silahlanma yarışı devam ederken kaos içindeki dünyada nükleer silahlanmanın giderek daha büyük bir tehdit oluşturduğu kaydedildi. Türkiye‘de ise nükleer enerji santrali ile üzeri örtülen bir nükleer silahlanma sevdasının “teknolojik gelişim” olarak topluma dayatılmaya çalışıldığı görüşüne yer verilen açıklamada şöyle denildi:
“ABD-SSCB karşıtlığında biçimlenen iki kutuplu dünyada güç dengesinin simgesi olan nükleer silahlanma, 2. Dünya Savaşı`nda ilk ve tek deneme olarak tarihe geçen Hiroşima ve Nagazaki`de on binlerce kişinin ölümü, daha fazla insanın yaralanması ve genetik yapısının bozulmasıyla etkisi nesiller boyu devam eden yıkıma karşı hala durdurulamamıştır. İki kutuplu dünyanın yok oluşunun ardından bugün ABD emperyalizminin dünya üzerindeki egemenliği de sorgulanmakta, yeni şekillenen güç dengesinde de yine nükleer silahlanma arayışı dikkat çekmektedir. Kapitalizmin krizleri içerisinde giderek artan bölgesel savaş ve terör ortamı, nükleer silahlanma tehdidini dünya için daha da büyütmektedir.”
Bugün resmi olarak ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin`in ardından Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore olmak üzere 9 ülkenin nükleer silah yaptığı hatırlatılırken, buna karşılık Türkiye`nin de aralarında bulunduğu çok sayıda ülkede ise nükleer silahların bulundurulduğu ifade edildi.
Türkiye`nin içinde yer aldığı Ortadoğu bölgesinin, enerji paylaşım savaşlarının olduğu kadar, “nükleer güç” kavgasının da göbeğinde yer aldığı vurgulanırken şu ifadelere yer verildi:
“İran başta olmak üzere bugüne kadar Irak, Suriye gibi komşularımız da nükleer silahlanma nedeniyle uzun süre dünya kamuoyunun gündeminde tutulmuşlardır. Bölge ülkelerinin nükleer silahlanma arayışına, egemen emperyalist güçlerin bölgede hakimiyet sağlamak üzere gerçekleştirdiği doğrudan işgal dahil her türlü müdahaleleri için “nükleer silahlanma endişesini” gerekçe olarak kullanmaları da eşlik etmektedir.”
Tüm bu karmaşık güç dengeleri ve politik kavgaların arasında canlıların var olabildiği tek bir dünya bulunduğunun değişmez gerçek olduğu vurgusu yapılan açıklama şöyle devam etti:
“ABD`nin 6 Ağustos 1945 tarihinde Hiroşima‘ya gönderdiği `Küçük Oğlan` isimli atom bombasıyla çocuk-kadın on binlerce sivilin yok edildiği bir katliam yaşanmıştır. Şehrin yarısının bir anda yok olduğu bu patlamadan 3 gün sonra Nagazaki kenti hedef alınmıştır. Bugün Hiroşima ve Nagazaki katliamlarının 69. yılında, nükleer silahlanmaya bir kez daha `hayır` diyoruz.”
Nükleer silahlanmanın önlenmesi için öncelikli sorumluluğun halen elinde nükleer silah bulunduran dünyanın egemen büyük güçlerine ait olduğuna işaret edilen EMO`nun açıklamasında “Bu ülkelerin `Bizde nükleer silah var. Bunu dünya kabul etsin. Başka ülkeler nükleer silah yapmasın` tavrından uzaklaşarak, `Biz de dahil kimse nükleer silah yapmasın ve var olan silahlar imha edilsin` anlayışıyla hareket etmeleri, nükleer silahlanma yarışının durdurulması için önemli ve gerekli bir adım olacaktır. Uluslararası düzlemde nükleer silahlanmaya son verilmesi için ivedilikle harekete geçilmesi gerekmektedir.”
Türkiye`de İncirlik Üssü‘nde bulundurulan nükleer silahların da bir an önce sökülmesini isteyen EMO`nun açıklaması “Nükleer enerji üretimi görüntüsü altında nükleer silahlanma sevdasından vazgeçilmelidir” ifadesiyle son buluyor.
Kaynak: Enerji Günlüğü