Yenilenebilir enerji yatırımları ile enerji arz güvenliğinde önemli adımlar atan Türkiye için sıra artık biyokütle’de… AB ülkelerinin biyokütle yatırımları için çöp ithal ettiğini ve bu trendin tüm dünyada yaygınlaştığını belirten EMTA Enerji Genel Müdürü Orkun Özgencil, Türkiye’de her yıl ortaya çıkan 300 milyon tondan fazla atık karşılığı 44 milyon TEP/yıl potansiyel olduğuna dikkat çekti.
2030 yılında tamamen temiz enerjiye geçmeyi hedefleyen İsveç, ülke enerjisinin bir bölümünü atıklardan yani biyokütleden üretiyor. Türkiye ise bu atıklardan enerji üretiminde (biyokütle) henüz
EMTA Enerji Genel Müdürü Orkun Özgencil, 2018 yılı sonuna kadar iki ayrı biyokütle tesisi inşa etmeyi hedeflediklerinin altını çizdi. Anahtar teslim rüzgar, güneş ve biyokütle santrallerini 6 ila 8 ayda bitirme başarısına sahip olduklarını vurgulayan Özgencil neden biyokütle enerjisine odaklandıklarını şöyle anlatıyor: “Her anlamda çok verimli topraklarda yaşıyoruz, bu sebeple öncelikle ülkemizde enerji kaynaklarındaki çeşitliliği, dolayısıyla enerji arz güvenliğini artırmalıyız. HES’ler bugün kurulu güçte yüzde 33,7 oranına sahipken, RES yüzde 7,7, GES yüzde 1,7 ve JES yüzde 1,1 olarak pastadan payını almış durumda. Fakat biyokütle gibi diğer yenilenebilir enerji kaynakları çok büyük bir potansiyele sahip olmalarına karşın toplamda hala yüzde 1’in altında seyrediyor. 80 milyon insanın yaşadığı ülkede çıkan atık miktarı birçok küçük çaptaki ülkenin tüm enerji ihtiyacını karşılayacak düzeye ulaşabilir. Türkiye’nin ayrıca tarım ve hayvancılık ülkesi olması sayesinde yapılacak uzun vadeli bölgesel planlamalarla temiz enerji üretimine uzun soluklu güçlü santraller dahil edilebilir.”
Çöpümüz değerlenecek
Enerji Bakanlığı’nın 2023 Yenilenebilir Enerji Stratejisi çerçevesinde biyokütle enerjisi için en az 1000 MWe kurulu güç hedefleniyor. Bu hedefe ulaşmak için öncelikle biyokütle enerjisinin de en az rüzgar, güneş kadar önemli olduğunun karar vericiler tarafından tanımlanması gerekiyor. Enerji yatırımı yapmak isteyen yatırımcıların biyokütle alanında bilgilendirilmesinin önemini vurgulayan Özgencil, “Yenilenebilir enerji güneş, rüzgar ya da su kaynaklarından ibaret değil. 80 milyona yakın nüfusa sahip Türkiye’de her yıl milyonlarca ton çöp üretiliyor. Bunun yanı sıra tarımsal ve hayvansal atıklar söz konusu. Tüm bunların bertaraf edilmesi için de ciddi bütçeler harcanıyor. Çöpleri yok etmek için para harcamak yerine enerjiye dönüştürüp para kazanmamız gerekiyor. Biyokütle tesislerinin sayısı arttıkça çöpümüz daha değerli olacak” diye konuştu.
Dünyanın en değerli gübresi biyokütle kullanımıyla sağlanıyor
Biyokütle tesislerinin inşa edildiği alanlar kendi ekosistemini de yaratıyor. Tarımsal ve hayvansal atıkların yoğun olduğu bir bölgeye inşa edilen bir enerji tesisinde ortaya çıkan sıcak su yine aynı bölgede kullanıma sunuluyor. Atıkların yakılması sonucu ortaya çıkan kül ise ‘dünyanın en değerli gübresi’. Tarladaki atık belki de 1 ay sonra gübre olarak aynı toprağa geri dönüyor.
Biyokütlenin bir enerji kaynağı olarak kullanımı sayesinde hem atıkların dönüştürdüğünü hem de temiz enerji elde edildiğini vurgulayan Özgencil, sözlerine şöyle devam etti: “Liberalleşen bir enerji piyasasındayız, özel sektör teşvik ediliyor, enerji fiyatları düşüyor. Fiyatlar düşerken aynı zamanda bizim başka hangi kaynaklardan enerji üretebiliriz diye kafa yormamız lazım. Biyokütle konusunu ülkemize ait ve sürekli yenilenen bir kaynak olması sebebiyle çok önemsiyoruz. Tamamen Türkiye’ye ait ve milyar dolarları bulan bir enerji kaynağından söz ettiğimiz için bunu ülkemiz adına çok ciddi bir fırsat olarak görüyoruz.”
Biyokütle santrallerinin sayısının artırılması için neler yapılmalı?
– Türkiye’nin biyokütle potansiyeli atlası Enerji ve Tabii Kaynaklar, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlıkları iş birliğiyle ele alınmalı ve atıklar “milli değer” olarak tanımlanmalı
– İl idarelerinin atıkları toplaması ve bölgelerindeki atık potansiyelini YEKA benzeri ihaleler yoluyla yatırımcıya vermesi sağlanmalı
– Bölgedeki mevcut tarım ya da hayvancılık tesislerinin sistemden sağlanacak ısıyı kullanmaları zorunlu kılınmalı, ek olarak bu tesislerin yanında tarım ve hayvancılık tesislerinin oluşturulmasına da ön ayak olunmalı
– Yine sistemden çıkacak organik gübrenin satışı ilgili devlet kurumları tarafından organize edilerek tarımın daha verimli hale gelmesi sağlanmalı
– Alternatif enerji üretim santrallerinin araştırılmasına ayrılacak kaynaklar artırılmalı
– Yenilenebilir enerjinin hanelerde kullanımı için teşvikler verilmeli
– Teknolojinin ülkemize ithal edilmesinden ziyade bünyemizde geliştirilmesinin önü açılmalı
– Yeni santral yatırımları için yerli & yabancı yatırımcılara teşvikler artırılmalı
Proje finansmanlarına yeni yöntemler ve yeni faiz/kredi uygulamaları gibi materyaller kazandırılmalı