Modern hayatı ve yaşamı yaşanabilir hale getiren enerji, küresel ısınmanın da başlıca sebepleri arasında yer almaktadır. Isıyı atmosfere hapseden gazların % 70’i fosil yakıtların yanmasıyla ortaya çıkıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının maliyeti hızla düşerken, yenilenebilir enerji özellikle elektrik üretiminde fosil yakıtların yerini almaya başladı. Ancak bu dönüşümün yeterince hızlı gerçekleşmediğini görüyoruz.
Norveç merkezli DNV GL tarafından enerji dönüşümünü arz-talep açısından analiz eden bir rapor yayımlandı. Rapor, küresel sıcaklık ortalamasının 21’inci yüzyılın sonuna kadar sanayi öncesi döneme
DNV GL raporunda su, rüzgar ve güneş enerjisi gibi kullanımla tükenmeyen yenilenebilir enerji kaynaklarının sürekli bir artış göstereceği tahmin ediliyor. Son enerji talebinde elektriğin %19 olan payının 2050’de %40’ı aşması bekleniyor. Yüzyıl ortalarında küresel elektriğin %63’ü güneş ve rüzgardan temin edilecek. Örneğin, 2032 yılından itibaren tüm yeni yolcu araç satışlarının yarısının elektrikli olacağı değerlendirilirken öte yandan, petrol talebinin 2020 başlarında zirve yapması ve sonra azalması tahmin ediliyor. Kömür de hızlı bir düşüş yaşanırken gaz, gelecek yıllarda önemli bir rol oynamayı ise sürdürecektir.
Dijitalleşmenin sürmesi, varlık kullanımında yaşanacak ilerlemeler ve pil teknolojisi gibi alanlardaki gelişmeler, enerji dönüşümünü ileriye taşıyacaktır. 2050’da Çin tek başına kurulu güneş enerjisi gücünün %40’ına sahip olacak. Fosil olmayan yakıt giderlerinin, 2034’te ilk kez fosil yakıt giderlerini aşması bekleniyor.
Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmak için gereken tüm teknolojiler zaten geliştirilmiş durumdadır. Enerji sistemlerinin dekarbonizasyonunu hızlandırmak, ekonomik olarak caziptir. Uygun maliyetli olan dönüşüm, zamanla büyük maliyet düşüşlerine neden olacak.
Hazırlayan: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi