Günümüzde önde gelen tahminciler, yenilenebilir enerji kaynaklarında hızlı büyümenin devam edeceğinde mutabık. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, rüzgâr ve güneş enerjisi, 2017’de dünyadaki elektrik tüketiminin yüzde 6’sını karşıladı. 2040 yılına kadar, yenilenebilir enerji kaynaklarının, UEA’nın hükümetlerin ilan ettiği politika ve hedeflerini yansıtan Yeni Politika Senaryosuna göre tüketimin % 21’ini sağlayacağı öngörülüyor. Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosunda ise yenilenebilir enerji, yüzde 38’lik bir oran sağlıyor. Ancak geleceğin tam olarak öngörüldüğü gibi olmayacağına emin olabiliriz. Peki bu tahminler gerçeğin altında mı yoksa üstünde mi olacaktır?
Bu hafta yayımlanan iki rapor, bu soruya zıt cevaplar verdi. Energy Innovation araştırma grubu, ABD’nin “kömür maliyet geçişi” noktasına ulaştığını gösteren bir analiz yayınladı. Bu da, yeni rüzgar ve güneş enerjisinden elde edilen elektriğin, mevcut kömür santrallerine göre daha ucuz olduğu anlamına
UEA tarafından yayınlanan Dünya Enerji Görünümü raporu, verilen gücün esnekliği dahil diğer faktörleri dikkate alan, değere uyarlanmış LCOE (veya VALCOE) olarak adlandırılan yeni bir rekabet gücü ölçütünü içeriyor. UEA’dan Brent Wanner, kısa bir süre önce Hindistan’da, elektrik üretiminin yüzde 10’un üzerine çıkmasının ardından güneş enerjisinin 2030’larda daha az rekabet etme riskini taşıdığını savundu. Wanner, güneş enerjisinin geleceğinin “büyük ölçüde hükümetlerce alınan kararlara bağlı olmaya devam edeceğini” söyledi ve doğru destekler olmadan, “güneş PV için yıllık pazarın durgunlaşabileceği ya da düşebileceği” uyarısında bulundu.
Global Energy Monitor da dünyada kömür yakıtlı tesislerin inşaatına dair bir rapor yayınladı. Buna göre Çin ve Hindistan’da yeni kömür santralleri için izinlerin sayısı düşerken, küresel kömür gücü kapasitesi artışı 2018’de geriledi. Ancak Çin’in uydu görüntüleri “daha önce merkezi hükümet kısıtlamaları altında askıya alındığı bildirilen birkaç proje sahasında inşaatların devam ettiğini” gösterdi. Unearthed’a göre Çin’in kömür kullanımı artıyor. Karbondioksit emisyonları geçen yıl yüzde 3 oranında arttı ve 2013’ten bu yana en yüksek düzeye ulaştı. Nature Communications tarafından yayımlanan yeni bir makaleye göre, rüzgâr, güneş ve nükleer enerjinin gelişmesinin Çin’in emisyonlarının “2030’dan çok önce” zirve yapacağı anlamına geliyor.
Kaynak: “The Week in Energy: Predicting the Power Shift”, Financial Times