Türkiye’nin enerji arz kaynaklarını çeşitlendirmeye yönelik enerji bağımlılığını azaltması ve arz güvenliğini artırması önem arz etmektedir. Bu çerçevede TürkAkım ve TANAP gibi kapsamlı projelerde yer almak bölgesel ve küresel enerji denkleminde Türkiye’nin yer alması açısından kritik bir önem teşkil etmektedir.
Enerji piyasalarının içinde bulunduğu bu yapısal dönüşüm sürecinde önemli enerji arz ve talep ülkeleri arasında doğal köprü olma avantajına sahip olan Türkiye, “izleyen/takip eden” ülke konumundan
Doğu Akdeniz enerji rezervlerinin geliştirilmesi ve Avrupa pazarına ulaştırılmasında en güvenilir ve en ekonomik rota olan Türkiye’yi oyun dışı bırakma girişimlerinin söz konusu olduğu konjonktürde Türkiye, söz konusu oyunu bozmak için çok yönlü stratejilerle harekete geçmiştir. Enerjide dışa bağımlılık oranı % 70’leri geçen Türkiye, Doğu Akdeniz’de sergilenen “yeni büyük oyunun” etkisiyle arama-geliştirme (upstream) çalışmalarını ilk kez denize taşımıştır. Karada süren upstream çalışmalarının Fatih sondaj gemisiyle birlikte denize taşınması Türkiye’nin enerji diplomasisinin pasifizmden proaktif stratejilere yöneldiğinin habercisi de olmaktadır…