Yapılan bazı araştırmalara göre, ortalama bir insan ömründe ”erkek cinsiyetinin oluşturduğu risk 2 bin 800 gün iken, ABD için tüm elektriğin nükleer santrallerde üretilmesi 0,03 gün ortalama ömür kaybına” yol açıyor.
Verilen bilgiye göre, Akkuyu projesinde öngörülen VVER-1200 reaktör tipinin, 15 yıllık bir tecrübesi bulunuyor, güvenlik ve üretim kapasitesi açılından da ”geliştirilerek güncelleştirilmiş bir model”.
60 yıllık işletim ömrü bulunan santral AES-2006 ”3 ”, yani geliştirilmiş üçüncü nesil nükleer güç santrali. Çin’de işletilmekte olan Tianwan Nükleer Santrali ve Hindistan’da kurulması planlanan Kudankulam Santrali, Akkuyu’da yapılacak santralin muadilleri arasında bulunuyor.
İnşaatı yapılacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali herhangi bir askeri içerik kapsamıyor ve silah üretimi amacıyla da tasarlanmadı.
Güvenlik
Kitapçıkta, Akkuyu projesinde uygulanacak teknik ve organizasyonel önlemlerin, projede öngörülen tüm acil durumlarda emniyet sistemlerinin kullanılabilirliğini sağlayacağı vurgulandı.
Projede, reaktörün güvenli bir şekilde durdurulması ve uzun bir sürede, herhangi bir etki halinde (etkilerin bir kaçı birarada olduğunda) deprem, sel, tsunami, hortum, kasırga, toz fırtınaları, dış patlamalar ve hatta düşen uçak etkisi olsa bile, reaktörün güvenli bir şekilde çalışabilmesi için önlemler öngörüldü.
Japonya’da yaşanan kaza
Akkuyu NGS A.Ş’ye en çok sorulan sorulardan biri olan Fukuşima Nükleer Güç Santrali’ndeki kaza hakkında da kitapçıkta detaylı bilgi verildi.
Verilen bilgiye göre, Fukuşima Nükleer Güç Santrali ”ilk nesil” tek çevrimli, kaynak sulu eski tip bir nükleer santral. Tek çevrimli tesislerde radyoaktivite, sadece reaktörde değil, aynı zamanda tüm türbin ve yoğuşturucu sistem de mevcut bulunuyor. İlk nesil nükleer güç santrallerinde, sadece aktif güvenlik sistemi bunuyor. Yeni tip reaktörlerde ise hem aktif, hem de pasif güvenlik sistemleri yer alıyor. Fukuşima gibi eski tip santraller, yeni nükleer santrallerin aksine dış güç kaynağı olmadan çalışamıyor.
Fukuşima nükleer santralinde koruma kabı, ciddi kaza halinde hidrojen miktarının artması veya reaktör kalbinin erimesi riskinin yönetilebilmesi için sınırlı imkanlara ve küçük hacme sahip. Yeni nesil nükleer santral projesi olan Akkuyu’da ise olası ciddi bir kaza için hidrojen birleştiriciyi ve erimiş reaktör kalbini muhafaza etme düzeneği olan, pasif sistemlere sahip büyük çift katmanlı sızdırmaz koruyucu kap mevcut bunuyor.
Akkuyu’nun Fukuşima’ya göre üstünlükleri şöyle sıralandı: ”Akkuyu 3 olarak adlandırılan yeni nesil reaktördür. Aktif ve pasif güvenlik sistemleri mevcuttur. Pasif güvenlik sistemi dışardan bir güç temini ve operatör müdahalesini gerektirmemektedir. Dört güvenlik kanalı mevcuttur. Bir kanal devre dışında olsa bile, diğer üçü güvenliği sağlayabilir. Kullanılmış yakıt elemanları bekleme havuzunun sızdırmaz bir ünitenin içerisinde bulunması sayesinde, potansiyel radyoaktif salınımlarının lokalizasyonu sağlanmaktadır. Geniş çift katmanlı sızdırmaz koruyucu kabın yanı sıra ciddi kaza durumunda devreye giren pasif hidrojen birleştirici sistemi ve reaktör kalbinin erimesi durumunda eriyici hapseden düzenek öngörülmüştür.”
Santral inşaatı 2014’te başlayacak
Kitapçıkta verilen bilgiye göre, Proje şirketi Türk mevzuatının gerektirdiği lisans ve izinleri aldıktan sonra inşaat sürecini başlatacak.
Takvime göre birinci güç ünitesinin inşaatı 2014 yılında, ikinci güç ünitesinin inşaatı 2015 yılında, üçüncü güç ünitesinin inşaatı 2016 yılında, dördüncü güç ünitesinin inşaatı ise 2017 yılında başlayacak. Birinci ünitenin işletmeye alınması 2019, ikinci 2020, üçüncü 2021, dördüncü ünite de 2022 yılında devreye alınması planlandı.
15 bin kişiye istihdam sağlayacak
Kitapçıkta, nükleer santral inşaatının yakın bölgelerdeki şehir altyapılarının gelişimine ivme kazandıracağı ve santralin; yol, hastane, okul ve spor tesisleri yapımının yanı sıra, ticaret, taşımacılık, eğitim ve sağlık sektörüne yönelik 15 bin kişilik istihdam sağlayacağı vurgulandı.
Verilen bilgiye göre, Türk şirket ve uzmanlar, inşaat ve montaj işlerinde, özellik arz etmeyen ekipman tedariklerinde ve nükleer santralin işletiminde rol alacaklar. İnşaat sürecinde çalışacak personele (inşaat sürecinin en yoğun olduğu dönemde, şantiyede aynı anda 10 bin kişi istihdam edilecek) ek olarak nükleer santralde 2 bin 500’ü aşkın işletme personeli çalışacak. Bu sayıya planlanan bakım sürecinde bin 200 kişi daha katılacak.
Santral inşaatıyla gelişen bölge altyapısı, bölge turizminin kalkınmasına ivme kazandıracak.
Santralin atıkları ne olacak?
Akkuyu Nükleer Santralı’nde kullanılmış yakıt, Rusya’ya gönderilecek. Kullanılmış nükleer yakıt, özel sızdırmak konteynerlarda, özel teknik gereçlerle taşınacak.
Uluslararası ve ulusal mevzuatlara göre Rusya, taşıma sırasındaki olası tüm risklere karşı sorumlu olacak. Nükleer santralin işletimine ilişkin tüm risklerden de proje şirketi Akkuyu NGS A.Ş. sorumlu tutulacak.
Rusya’ya olan bağımlılığı artıracak mı?
Kitapçıkta verilen bilgide, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığını artırmayacağını, tam aksine azaltacağı ifade edilirken, ”Termik elektrik santralleri için kesintisiz olarak kömür ve doğalgaz tedariki gerekirken, nükleer santrale yılda bir kez yakıt getirilecek” denildi.
Nükleer santralin ürettiği elektrik fiyatının yakıt fiyatına olan bağımlılığının, diğer yakıt fiyatına olan bağlılığından daha düşük olduğu da kaydedildi.
Yapılan santral Türkiye’nin çıkarına mı?
Rusya’nın Akkuyu Nükleer Güç Santralini kendi hesabına yaptığı, fakat santralin bölgedeki yerleşim yerlerinin altyapısına büyük katkı sağlayacağı kaydedilen kitapçıkta, şu değerlendirmelerde bulunuldu: ”Bunun yanı sıra ticaret, taşımacılık, eğitim ve sağlık sektörlerine yönelik olarak, 15 bin kişilik istihdam yaratmakta ve Türk öğrencilerin yurt dışında eğitim görmesine olanak tanımaktadır. Türk şirket ve uzmanlar inşaat ve montaj işlerinde, ekipman tedarikinde ve nükleer santralin işletiminde rol alacaktır.
Rusya’nın Türkiye’ye sattığı elektriğin fiyatı, piyasa fiyatının altındadır. Buna ek olarak, proje şirketi elektrik enerjisi satışından elde ettiği net karın yüzde 20’sini Türkiye’ye ödeyecektir.”
Kaynak: Milliyet