Enerji Ticareti Derneği (ETD) Başkanı Batu Aksoy, enerji sektörünün geçen yıla ilişkin performansıyla ilgili, “2013 yılı içerisinde 120′den fazla yeni üretim tesisinin faaliyete geçmesiyle Türkiye’nin kurulu gücünde yaklaşık 5 bin megavat artış sağlanmış ve ülkemizin kurulu gücü 62 bin megavat’ın üzerine yükselmiştir. Yenilenebilir kaynakların üretimdeki payı yüzde 1,8, özel sektörün üretimdeki payı da yüzde 7,3 seviyesinde artmıştır. Bu dönemde ithalatta yüzde 30 civarında bir artış, ihracatta ise yaklaşık yüzde 50 civarında bir düşüş yaşanmıştı” dedi.
Enerji sektörüne ilişkin soruları yanıtlayan Aksoy, Türkiye’nin jeostratejik konumunun, enerji sektörü açısından çok büyük fırsatlar sunduğu savını anımsatarak, dünyada enerji tüketiminde en önemli paya sahip olan petrol ve doğalgazın
Özellikle son günlerde gündemde çok daha fazla yer almaya başlayan Irak ve Doğu Akdeniz kaynaklarının, Türk enerji sektörü açısından önemli bir yatırım potansiyeli taşıdığını dile getiren Aksoy, “Diğer taraftan Türkiye, bölgesinde en yüksek tüketim hacmine sahip olmasının yanı sıra dünyanın en büyük enerji kaynakları ile en önemli tüketim merkezlerinden Avrupa arasında temel bir merkez konumunda bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin enerji alanında önünde çok daha büyük oranda potansiyele sahip olduğu anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı.
Enerjide sürdürülebilirlik için arz güvenliğine dikkati çeken Aksoy, potansiyelin gerçeğe dönüştürülebilmesi yolunda en önemli faktörün, petrolde yüzde 93, doğalgazda ise yüzde 98 oranında dışa bağımlı olan Türkiye’nin gerek kendi arz güvenliğinin sağlanması gerekse jeostratejik konumundan çok daha fazla faydalanılabilmesi amacıyla enerji ticaretinde merkezi bir rol üstlenebilmesi olduğunu vurguladı.
Bu konumun Türkiye için tarihsel bir önem taşıdığını ve tüm bölgenin geleceği açısından çok önemli bir sorumluluk olduğuna işaret eden Aksoy, Türkiye’nin, geleneksel olarak enerji politikalarını üzerine kurguladığı Rusya, İran ve Azerbaycan’a ilaveten bölgenin yeni oyuncularıyla geliştirdiği yapıcı ilişkiler neticesinde bölgesinde tüm enerji kaynaklarının birleştiği bir ticari merkez konumuna erişmeyi hedeflediğini söyledi.
Batu Aksoy, “Hem küresel hem de bölgesel açıdan enerji piyasalarında yoğun gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. İran ile P5+1 arasında varılan geçici anlaşma, İran’ın dünya petrol endüstrisine geri dönmesinin önünü açabilecek önemli bir gelişmedir” dedi.
Küresel enerji dengelerindeki değişimlerin öncüsü, shale gaz’a (kayaç gazı) dikkati çeken Aksoy, şöyle devam etti:
“Çeşitli uluslararası raporlara göre Türkiye, dünyada shale gaz potansiyeline sahip belli başlı ülkeler arasında yer almaktadır. Bu potansiyelin ortaya çıkartılması amacıyla Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile özel şirketlerin ortaklığında bir dizi arama projesi yürütülmektedir. Yerli petrol ve doğalgaz üretimini yukarılara taşımaya yönelik bu yatırımların yanı sıra ülkemizin gerek kamu gerekse özel sektör eliyle yakın coğrafyamızdaki rezervlere yönelik ilgisi de son yıllarda yoğunluk kazanmıştır. Bu alandaki enerji anlaşmaları da Türkiye’nin enerji geleceği için önemli görülmelidir.”
Aksoy, dünyada kullanılan birincil enerji kaynakları açısından zengin sayılmayacak Türkiye için arz güvenliği açısından jeostratejik avantajları kullanmak bağlamında enerji anlaşmalarının büyük bir önem arz ettiğini anlattı.
“İthalatta yüzde 30 civarında bir artış, ihracatta ise yaklaşık yüzde 50 civarında bir düşüş yaşandı”
Aksoy, elektrik piyasasının talep tarafında 2013 yılının ilk 11 ayı ile bir önceki senenin aynı dönemi kıyaslandığında sadece yüzde 1′e yakın bir artış gözlendiğini söyledi.
Bu düşük artışın yılın ilk çeyreğinde iklimin yumuşak geçmesi ve makroekonomik büyümenin ılımlı seyretmesi nedeniyle meydana geldiğini dile getiren Aksoy, “Yılın ikinci çeyreğinde büyümenin yeniden ivme kazanması, elektrik talebi artışını da beraberinde getirmiştir. Üçüncü çeyrekte ise tüketim, beklentilere uygun ortalama seviyelerde gerçekleşmiştir” bilgisini verdi.
Aksoy, 2013 yılı enerji sektörü rakamlarına iliş şunları kaydetti:
“2013 yılı içerisinde 120′den fazla yeni üretim tesisinin faaliyete geçmesiyle Türkiye’nin kurulu gücünde yaklaşık 5 bin megavat artış sağlanmış ve ülkemizin kurulu gücü 62 bin megavat’ın üzerine yükselmiştir. Yenilenebilir kaynakların üretimdeki payı yüzde 1,8, özel sektörün üretimdeki payı da yüzde 7,3 seviyesinde artmıştır. Bu dönemde ithalatta yüzde 30 civarında bir artış, ihracatta ise yaklaşık yüzde 50 civarında bir düşüş yaşanmıştı.”
“Ülkemizdeki toplam doğalgaz talebinin yüzde 25′i özel sektör tarafından tedarik edilmektedir”
Yıl boyunca perakende elektrik satışı konusunda olumlu gelişmeler gözlendiğini kaydeden Aksoy, sektördeki rekabetçilikte “serbest tüketici” tanımının önemine dikkati çekerek şunları dile getirdi:
“Bilindiği üzere her yıl Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlenen yıllık toplam elektrik tüketim miktarını aşan tüm tüketiciler ‘serbest tüketici’ sıfatı kazanarak elektriği arzu ettikleri bir tedarik şirketinden sağlama hakkını elde etmektedir. Serbest tüketici olabilme limiti bu yılın başından itibaren EPDK tarafından 5 bin kwh/yıl olarak belirlenmiştir. Yani artık ayda yaklaşık 150 TL üzeri fatura ödeyen küçük ölçekli ticarethaneler bile serbest tüketici olarak elektriklerini istedikleri tedarik şirketinden alma imkanına kavuşmuştur. Bu, özel sektörün dinamizmiyle yaratılan rekabetçi piyasanın meyvelerinin, tüketimi sınırlı olan nihai tüketicilere kadar inmesini sağlayacak çok önemli bir adımdır.”
Elektrik piyasasında büyük bir ivmeyle devam eden serbestleşme sürecinin bir benzerinin, doğalgaz piyasasında da yaşanmaya başladığını aktaran Aksoy, “1.Kontrat Devri ihalesi neticesinde 2007-2009 sürecinde 4 milyar metreküplük hacimle piyasaya giren özel sektörün payı, bir yandan BOTAŞ’ın Gazprom’la sona eren 6 milyar metreküplük anlaşmasının özel şirkeler tarafından yenilenmesi, diğer yandan da Türkiye’yle Azerbaycan arasındaki anlaşma uyarınca devredilen 1,2 milyar metreküplük hacimle birlikte 11,2 milyar metreküpe yükselmiştir.
Diğer bir deyişle, bugün ülkemizdeki toplam doğalgaz talebinin yüzde 25′i özel sektör tarafından tedarik edilmektedir. Doğalgaz piyasasında yaşanan bu serbestleşme sürecini daha ileri noktalara götürmek amacıyla Doğalgaz Piyasası Kanunun Değişiklik Tasarısı’nın da önümüzdeki günlerde Meclisimizin gündemine gelmesi beklenmektedir” değerlendirmesini yaptı.
Aynı dönemde elektrik üretiminin yanı sıra dağıtım hizmetinde de köklü bir dönüşüm süreci yaşandığını anlatan Aksoy, “Özelleştirme portföyüne alınan 18 dağıtım şirketinin tamamının özelleştirilmesi tamamlanmış, devletimizin bu özelleştirmelerden sağladığı gelir 12,7 milyar dolara ulaşmıştır. Bugün Türkiye genelinde 30 milyonu aşkın abonenin elektrik dağıtımı özel sektör eliyle gerçekleştirilmektedir. Ayrıca doğalgaz dağıtımı ihaleleri ile 65 bölgede 10 milyonun üzerinde abone doğalgaza özel sektör kanalıyla ulaşmaktadır” diye konuştu.
“Elektriğe dayalı kontratların daha piyasa dostu bir yapı beklentisi var”
Enerji Ticareti Derneği olarak elektrik ve doğalgaz dahil olmak üzere enerji piyasaları ve ticaretine ilişkin olarak 2014 yılından önemli beklentileri bulunduğunu belirten Aksoy, sözlerini şöyle tamamladı:
“En öncelikli konumuz, EPİAŞ’ın tescil ve kuruluş işlemlerinin ivedilikle tamamlanarak şirketin faaliyetlerine başlamasıdır. Bu kapsamda piyasada serbestleşme ve şeffaflıkla tezgahüstü piyasada ikili ticaretin önündeki en büyük engel olan Damga Vergisi’nin kalkması konularında ilerleme sağlanması, Borsa İstanbul bünyesinde işlem görecek olan elektriğe dayalı kontratların daha piyasa dostu bir yapıya kavuşturularak işlem miktarının artması, serbest tüketicilere perakende elektrik satışı konusunda da rekabetin sağlanabilmesine yönelik olarak mevzuatsal düzenlemelerin ve uygulamalarının denetim ve takibinin sıkılaştırılması, uygulamalarda iyileşmenin sağlanması birbirini tamamlayacak gelişmeler olarak beklentilerimizdir.”
Kaynak: Enerji Enstitüsü