Carbon Tracker 2020 Vizyonu: Fosil Yakıtların Düşüşü (Why You Should See Peak Fossil Fuels Coming) Raporu Yansımaları…
GİRİŞ
Kömür ve petrol nevi hidrokarbon içeriğine sahip fosil yakıtların sonsuz kaynaklarmışcasına ne pahasına olursa olsun zihniyetiyle tedavülde hala varlık göstermesine izin vermenin bir uzantısı olarak kirli enerji altyapısının ayakta tutulması için gösterilen azami çaba yüzünden geleceğimizin ipotek altına alındığı ve bedellerini şimdiden küresel ısınma, asit yağmurları,sıcak hava dalgaları, sel, kuraklık, su kaynaklarının azalması gibi küresel afetlerle misliyle ödediğimiz bir dünyanın içindeyiz. Roller
2050 yılına kadar sera gazı salınımını yüzde 95 oranında azaltmak.,2030 yılına kadar sera gazı salınımını yüzde 49 azaltmak.,2050 yılına kadar yüzde 100 sıfır karbon salınımlı elektrik üretmek. Bunlar paris iklim anlaşmasının hedefleri . peki bu hedeflere ulaşmada gerekli olan fosil yakıt azaltımında dünya nereye gidiyor ? hatırlarsak Paris Anlaşması’nın imzaya açılması sonrası 2016 yılı Mayıs ayında belli tarihlerde 6 kıtada on binlerce insan fosil yakıtlardan kurtulmak için 20 ayrı lokasyonda doğrudan eylemler düzenlemişlerdi. Bu sene Mart ayında (2018) Amerikan Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA) öncülüğünde yürütülen bilimsel çalışmadaysa, Kuzey Kutup Dairesi’ndeki (Arktik kuşak) donmuş permafrost toprakların mevcut hızda çözülmeye devam etmesi halinde, 2300 yılına gelindiğinde bölgedeki karbon salımının, 2016 senesindeki dünya çapında fosil yakıtlardan kaynaklanan karbon salımının 10 katına çıkacağı vurgulandı.
Birleşik Krallık’ta iklim kanunu 2008’de yasalaştı. 2050 yılına kadar sera gazı gazı salınımını yüzde 80 azaltmayı hedeflemekte Meksika’d: 2012’de yasalaştı. 2050’ye kadar sera gazı salınımını yüzde 50 oranında azaltmayı hedefliyor.Danimarka’da: 2014’te yasalaştı. 2050’ye kadar yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçmeyi, 0 fosil atık kullanmayı hedefliyor.Finlandiya’da : 2015’te yasalaştı. 2050 yılına kadar sera gazı salınımını yüzde 80 azaltmayı planlamakta.Fransa’da: 2015’te yasalaştı. 2050’ye kadar sera gazı emisyonunu yüzde 75 azaltmayı planlıyor.Norveç: 2017’de yasalaştı. 2050’ye kadar sera gazı salınımını yüzde 80 ile 95 azaltmayı planlıyor.İsveç: 2017’de yasalaştı. 2045’e kadar sera gazı salınımını yüzde 85 azaltmayı planlıyor.Hollanda parlamentosunun büyük çoğunluğunu oluşturan GroenLinks, PvdA, SP, D66, ChristenUnie, VVD ve CDA İklim Yasası çıkarmak için harekete geçti.yani 2018’de hollanda2da yasalaşma için gerekli adımlar atıldı.
OPEC yayınladığı Eylül ayı raporu Global petrol arzının 2018 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre 490 bin varil/gün artışla 98 milyon 880 bin varil/güne yükseldiğini kaydetmekte ve OPEC, kendi üretiminin de 278 bin varil/gün artışla 32 milyon 560 bin varil/gün olduğunu duyurdu. Ağustosta OPEC dışı ülkelerde petrol üretimi günlük 210 bin varil artışla yaklaşık 66 milyon 320 bin varile çıktı. 2019 yılında ise global petrol talebinin günlük 100 milyon varil sınırını aşacağını tahmin eden OPEC, talebin 2018’e göre 1,41 milyon varil/gün yükseleceğini öngördü. Kendi petrolüne talebin 2018 yılında 2017 yılına göre 0,50 milyon varil/gün düşüşle 32,90 milyon varil/gün olduğunu tahmin eden OPEC, kendi petrolüne talebin 2019’da 2018’e göre 900 bin varil gün azalarak 32,1 milyon varil/gün olmasını beklemekte.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın((IEA) )2012 Dünya Enerji Görünümü Raporu Fosil yakıt rezervlerinin üçte ikisinin yer altında bırakılması gerekliliğine vurgu yapıyordu. Aynı IEA 13 Eylül tarihinde(2018) yayınladığı aylık raporunda global petrol talebinin 2018’de 1,4 milyon varil/gün ve 2019’da 1,5 milyon varil/gün artacağı yönündeki önceki tahminlerini değiştirmedi. Global petrol talebinin sıkılaşmakta olduğunu ve Brent petrolünde Nisan ayından bu yana 70-80 dolar/varil olan fiyat aralığının test edilebileceğini vurguladı.
Bu sene (2018) Temmuz ayında, İrlanda’nın aldığı tarihi kararla fosil yakıtlardan geri çekilme yasasını parlementodan tam destekle kabul ederek dünyada fosil yakıt yatırımlarını tamamen çeken ilk ülke olduğu günlerde Uluslararası Gaz Birliği (IGU)’nun Küresel Gaz Raporu, 2040 yılına kadar doğal gaz fosil yakıtlar içinde her koşulda tüketimi artacak tek fosil yakıt kaynağı olacağını öngrmekteydi. Doğal gaz tüketiminin 2040 yılına kadar küresel doğal gaz piyasası büyümesinin yüzde 90’ının şehirlerde artan tüketimden kaynaklanması da beklentiler arasında. Bu arada Fosil Yakıtlardan Yatırımı Geri Çekme Yasası, bağımsız milletvekili Thomas Pringle, Trocaire, sivil toplum kuruluşları, aktivistler, öğrenci grupları ve Küresel Yasal Eylem Ağı’nın (GLAN) iki yıldan uzun süredir yürütttüğü kampanyanın sonucu olarak yasallaştı. Yasa İrlanda Stratejik Yatırım Fonu (ISIF – Varlık Fonu)’nun küresel fosil yakıt şirketlerindeki yatırımlarını 5 yıl içinde çekmesini zorunlu kılmakta ve Haziran 2017 itibariyla Fon’un dünya çapında 150 şirkette toplam 318 Milyon Euro’luk yatırımı bulunuyor. Bu yatırımlar 5 yıl içinde tamamen elden çıkarılacak.
Fosil yakıt talebine dair böylesine bir girizgah yaptıktan sonra şimdi Eylül ayında bir başka uç rapor sonucuna bakalım.
Carbon Tracker inisiyatifi, sermaye piyasalarını iklim gerçeğiyle aynı çizgiye getirerek, iklim açısından güvenli bir küresel enerji piyasasını teşvik etmeyi amaçlayan, kâr amacı gütmeyen NGO olarak tabir edilen bir düşünce kuruluşudur. Karbon balonu, yakılamaz karbon ve atıl varlıklar konularında yaptığımız araştırmalar, finans sisteminin düşük karbonlu bir gelecek için gerekli olan enerji dönüşümüyle aynı çizgiye nasıl getirilebileceği konusunda yeni bir tartışma açmıştır. Bu makale 2020’lerde enerji talebindeki artışın yenilenebilir enerjiden karşılanacağına işaret eden Carbon Tracker 2020 Vizyonu: Fosil Yakıtların Düşüşü (Why You Should See Peak Fossil Fuels Coming) adlı 2018 yılı Eylül ayının iikinci haftasında yayınlanan raporu ve yansımalarını konu almaktadır.
Carbon Tracker: 2020’lerde enerji talebindeki artışın yenilenebilir enerjiden karşılanacağına işaret ediyor.
https://www.youtube.com/watch?v=Yj3MSgqxJTg
www.carbontracker.org/reports/2020-vision-why-you-should-see-the-fossil-fuel-peak-coming
Mineral yakıtlar olarak da bilinen , hidrokarbon ve yüksek oranlarda karbon ihtiva eden kömür, petrol ve doğal gaz gibi doğal enerji kaynaklarıdan olan Fosil yakıtların pabucu ne zaman ve nasıl dama atılacak sorusunun ivedi cevabı küresel anlamda hepimizi ilgilendirmekte
Dünyada temiz teknolojilerdeki hızlı gelişmeler fosil yakıt talebinin ibresini 2020’lerden itibaren düşüş yönüne çevirecek ve tecrübesiz yatırımcılar için trilyonlarca dolarlık risk anlamına gelecek. Kömür, doğal gaz ve petroldeki talep düşmekte zira yenilenebilir enerji ve depolama maliyetleri hızla düşüyor, gelişmekte olan ekonomiler temiz enerjiiyi tercih ediyor ve devlet politikaları emisyon azaltımı, iklim değişikliğiyle mücadele ve hava kirliliğini azaltma gibi ihtiyaçların etrafında şekillenmekte.
Enerji geçişinin sermaye piyasaları üzerindeki etkisi ve yüksek maliyetli, karbon yoğun fosil yakıtlar üzerindeki potansiyel yatırım üzerinde derinlemesine analiz yürüten bağımsız bir finansal düşünce kuruluşu bir diğer anlamda insiyatifi olan .Carbon Tracker’ın tarafıma Londra’dan gönderdiği bültene göre , Carbon Tracker stratejistlerinden ve ‘2020 Vizyonu: Fosil Yakıtların Düşüşü’ raporunun yazarı Kingsmill Bond: “2020’ler, yenilenebilir enerjinin kaleleri birbiri ardına fethedeceği ve fosil yakıt talebinin düşüşe geçeceği yıllar olacak. Bu durum birçok sektörde trilyonlarca dolar değerinde varlığın atıl kalmasına yol açacak ve ekonomileri petrole dayalı ülkelerin politika değişikliğine gitmediği durumda büyük ölçekli sorunlara yol açacak” olduğunu söylemekte
Mezkur rapor, bir yandan enerji talebi düşerken güneş ve rüzgâr enerjisinin yaygınlaşmasının, fosil yakıtların büyüme payının tamamına el koyacağını ortaya koyuyor. Küresel enerji talebinde yılda yüzde 1-1,5’lik, güneş ve rüzgâr enerjisinde yılda yüzde 15-20’lik büyüme beklenirken, fosil yakıt talebi de 2020 ile 2027 yılları arasında, büyük olasılıkla 2023 itibarıyla düşüşe geçeceğini öngörmekte [i] Öte yandan enerji dönüşümünün büyük ölçekli etkileri olacak: bu minvalde fosil yakıt sektörü tahminen 25 trilyon dolarlık altyapı yatırımı gerçekleştirdi ve finans sektörü büyük miktarda atıl varlığı sindirmeye çalışırken sistemsel risklerle karşı karşıya kalacak.ilaveten enerji dönüşümü bankacılık sektörü, sermaye varlıkları, ulaşım ve otomotiv sektörlerini geniş çapta etkileyerek, özkaynak endeksleri ve borç piyasalarının yaklaşık dörtte birini teşkil eden şirketleri doğrudan etkileyecek ve fosil yakıt ihracatı yapan ülkeler zarara uğrayacak. Bu arada Rusya, fosil yakıt rantlarının GSYİH’nın en az yüzde 10’unu teşkil ettiği 12 ülkeden biri olduğuna dikkat çekilmekte.
Kingsmill Bond açıklamasında: “Fosil yakıt kullanımı 200 yıldır artıyor ancak artık yapısal bir düşüş eğilimine geçmek üzere. Neredeyse tüm sektörler bu geçişi yapabilmek için mücadele verecek. Bu şirketler fiyatlarda düşüş, artan rekabet, yeniden yapılanma, atıl varlık ve piyasalarda reyting indirimleriyle karşılaşmayı bekleyebilir” şeklinde konuşmakta
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) 13 Eylül tarihinde yayınladığı aylık raporunda da IEA global petrol talebinin gelecek 3 ayda 100 milyon varil/gün seviyesine ulaşacağını, piyasada sıkılaşmanın fiyatlar üzerinde baskı yaratacağını bildirmekte ve gelişmekte olan piyasalardaki krizlerin ve ticaret anlaşmazlıklarının talebi düşürebileceğine dikkat çekmekte.
Konvansiyonel sektörler genellikle rakip sektörün payı toplam satışın yüzde 2-3’ünü teşkil ederken, talebin tavan yaptığını görmekte. . Örneğin, Avrupa’da termik santrallerden üretilen elektrik talebi, yenilenebilir enerjinin henüz toplam arzın yüzde 3’ünü teşkil ettiği 2007 yılında tavan yaptı. Finansal krizin ardından talebin düşmesi ve yenilenebilir enerjinin piyasa payını artırmasıyla birlikte, sektörde 150 milyar dolarlık değer düşüşü yaşandı.
yine Carbon Tracker: 2020’ye dönersek Kingsmill Bond: “Benzer bir duruma geçmişte birçok enerji dönüşümde rastladık. Yakın zamanda elektrik, kömür ve arabalarda ve geçmişte at ve gaz lambalarında. Konvansiyonel sektörler açısından talep erken tavan yapıyor ve yerleşik sektörlere yatırım yapanlar erkenden para kaybediyor” şeklinde konuşmakta .
Fosil yakıt endüstrisinin büyük kısmı bu riski görmemekte. BP, OPEC ve Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency, IEA) fosil yakıt talebinin düşüşe geçmesi için en az bir kuşak geçmesi gerektiğini düşünmekte. Ancak DNV GL (Det Norske Veritas Germanischer Lloyd) gibi bazı uzman kuruluşların tahminleri fosil yakıt talebinin 2020’lerden sonra düşüşe geçeceği yönünde.
Rapor, fosil yakıt talebi için geri dönülmez eşiğin güneş ve rüzgâr teknolojilerinin toplam enerji arzının yaklaşık yüzde 6’sını ve küresel elektrik arzının yüzde 14’ünü teşkil ettiğinde meydana geleceğini ortaya koyuyor. Bunlar birçok Avrupa ülkesinde görülen penetrasyon oranlarının çok daha altında.Rapor enerji dönüşümü için üç itici faktör tanımlıyor:
[i] Son beş yılda, yıllık enerji talebindeki ortalama büyüme yüzde 1,4 olarak gerçekleşti. Uluslararası Enerji Ajansı Yeni Politikalar Senaryosu’nda uzun dönemli büyüme oranı tahminini yüzde 1 olarak açıkladı. Bu tahmin, mevcut veya kamuoyuyla paylaşılan politikalar üzerinden hesaplandı. Her ne kadar güneş ve rüzgâr enerjisinin büyüme oranları, teknolojinin olgunlaşmasına bağlı olarak, 2007’de yüzde 29’dan 2017’de yüzde 22’ye düşmüş olsa da, güneş ve rüzgar enerjisi güçlü bir şekilde büyümeye devam ediyor. Carbon Tracker’ın 2023 yılı reel büyüme tahminleri ise enerji talebi için yüzde 1,3 ve güneş ile rüzgâr enerjisi için yüzde 17.
Fotovoltaik güneş (PV), rüzgâr enerjisi ve depolama maliyetleri hızla düşüyor ve teşvik olmadan fosil yakıtlarla rekabet edebiliyor. Maliyetler her iki kat kapasite artışı için yaklaşık yüzde 20 düştü ve bunun devamı öngörülüyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı IRENA’ya göre, yenilenebilir enerji kaynakları 2020 yılına kadar dünyanın birçok bölgesinde fosil yakıtlardan daha ucuz olacak.
Enerji talebinin büyümesindeki itici güç olan gelişmekte olan piyasalar, fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih ediyor. Bu piyasalar daha az sayıda kurulu fosil yakıt altyapısına sahip, enerji bağımlılıkları ve hava kirliliği artıyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarının sunduğu fırsatlardan faydalanmaya hevesliler.
Çin ve Hindistan şimdiden güneş ve rüzgâr enerjisini fosil yakıtlara tercih ediyor. Çin 2012’de güneş ve rüzgâr enerjisi kurulu gücünde ve 2016’da elektrikli araçlarda Amerika Birleşik Devletleri’ni geçti. IEA önümüzdeki 25 yıl içinde enerji talebindeki artışın yüzde 27’sinin Hindistan ve yüzde 19’unun Çin’den kaynaklanacağını öngörmekte
Hükümet politikaları bu eğilimleri destekliyor. Kingsmill Bond’a göre: Karbon emisyonlarını sınırlama ihtiyacı, temiz hava soluma arzusu ve enerji bağımsızlığı konusundaki azim, küresel ölçekte fosil yakıt endüstrisi üzerindeki düzenleyici baskıların artacağı anlamına gelmekte.
There are thus four main phases in each part of the transition: innovation (up to around 2% penetration for new technology); peaking (at 5-10% penetration); rapid change (at 10- 50% penetration); and the endgame (after 50% penetration) ifadelerinden de anlaşıldığı üzere Rapor, fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji teknolojilerine geçişi teşkil eden enerji dönüşümünün dört evresini tanımlamakta : “Yenilik-innovation”, “tavan yapma-peaking ”, “hızlı değişim-rapid change ” ve “son aşama-end game ”. Rapor her ülkede, başta elektrik sektörü olmak üzere, her bir enerji talebi sektörünün bu aşamalardan geçtiğini ortaya koyuyor. Kış aylarında ısıtma ihtiyacı, uçak yakıtı ve yenilenebilir enerjinin aralıklı üretim yapan bir enerji kaynağı olması gibi zor konular fosil yakıt talebinin tavan yapacağı tarihi ertelemeyecek ve bu konular muhtemelen dördüncü evre olan “son aşama”da talep düşüşe geçmişken ortaya çıkacak.
Carbon Tracker enerji dönüşümünün ilk etkilerinin, talep tavan yaparken yerleşik sektörlerin etkilenmesiyle birlikte şimdiden hissedilmeye başlandığı konusunda ikazda bulunuyor ve bunun sadece Avrupa elektrik piyasasında olmadığının da altını çiziyor.
Avrupa ve ABD’nin bazı eyaletlerindeki kömürlü ve doğal gazlı termik santraller ekonomik olmadıkları için kapatılmaya başlandı; Çin, son bir yıl içinde 100 GW kurulu gücünde kömürlü termik santralin yapımını durdurdu.Dünyanın en büyük özel sektör kömür üreticisi Peabody Energy, küresel kömür talebinin tavan yapmasından iki yıl sonra, 2016’da iflas etti. Sektör, Hindistan ve diğer gelişmekte olan piyasalardan kaynaklanacağını düşündüğü talep için kapasite inşa etti ancak talep gerçekleşmedi. 2017 yılında elektrikli araba sayısı 3 milyon olmasına rağmen (dünyadaki binek aracı sayısı 800 milyon), elektrikli arabalar binek aracı satışlarındaki büyümenin yüzde 22’sini teşkil etti ve 2020’lerin başlarında binek aracı satışlarındaki büyümenin tamamını teşkil etmesi bekleniyor. Bu durum, başlıca otomobil üreticilerinin elektrik araç stratejilerine yeniden odaklanmalarına yol açtı ve 2018 itibarıyla elektrikli arabalara 90 milyon ABD doları değerinde yatırımı yapıldı.
Kingsmill Bond’a göre: “Yatırımcılar öngörüde bulunup, ona göre davranır dolayısıyla şirketlerin talebin tavan yaptığını görmesinden önce tepki vereceklerdir. Aynısı kısa süre önce kömür ve Avrupa elektrik sektörü dönüşümünde meydana geldi. Enerji dönüşümünün küresel sermaye piyasalarında ilerleme kaydetmesiyle birlikte, yatırımcıların daha hızlı tepki vermeye başlayacağına inanıyoruz. Enerji dönüşümü her bir sektörü etkilemeye başladığında, piyasanın bir sonraki sektörün başına benzer bir durum geleceğini öngörmesi de kolaylaşmakta” .
SONUÇ
Sonuç olarak Fosil yakıt sektörünün tahminen 25 trilyon dolarlık altyapı yatırımı gerçekleştirdi ve finans sektörü büyük miktarda atıl varlığı sindirmeye çabalarken sistemsel risklerle karşı karşıya kalacağına ve fosil yakıt ihracatı yapan ülkelerin zarara uğrayacağına dikkat çeken Rapor, fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji teknolojilerine geçişi teşkil eden enerji dönüşümünün dört evresini “Yenilik”, “tavan yapma”, “hızlı değişim” ve “son aşama”.olarak tanımlamakta ve Carbon Tracker, enerji dönüşümünün ilk etkilerinin, talep tavan yaparken yerleşik sektörlerin etkilenmesiyle birlikte şimdiden hissedilmeye başlandığı konusunda uyarıda bulunuyor ve bunun sadece Avrupa elektrik piyasasında olmadığını da belirtiyor: ilaveten enerji talebi düşerken güneş ve rüzgâr enerjisinin yaygınlaşmasının, fosil yakıtların büyüme payının tamamına el koyacağını göstermekte . Küresel enerji talebinde yılda yüzde 1-1,5’lik, güneş ve rüzgâr enerjisinde yılda yüzde 15-20’lik büyüme öngrülürken , fosil yakıt talebinin de 2020 ile 2027 yılları arasında, büyük ihtimal 2023 itibarıyla aşağı yönlü harekete geçmesi bekleniyor.
Hazırlayan: H.Çiğdem Yorgancıoğlu http://www.cigdemyorgancioglu.org/
REF .
www.carbontracker.org/reports/2020-vision-why-you-should-see-the-fossil-fuel-peak-coming
www.carbontracker.org
[1] Son beş yılda, yıllık enerji talebindeki ortalama büyüme yüzde 1,4 olarak gerçekleşti. Uluslararası Enerji Ajansı Yeni Politikalar Senaryosu’nda uzun dönemli büyüme oranı tahminini yüzde 1 olarak açıkladı. Bu tahmin, mevcut veya kamuoyuyla paylaşılan politikalar üzerinden hesaplandı. Her ne kadar güneş ve rüzgâr enerjisinin büyüme oranları, teknolojinin olgunlaşmasına bağlı olarak, 2007’de yüzde 29’dan 2017’de yüzde 22’ye düşmüş olsa da, güneş ve rüzgar enerjisi güçlü bir şekilde büyümeye devam ediyor. Carbon Tracker’ın 2023 yılı reel büyüme tahminleri ise enerji talebi için yüzde 1,3 ve güneş ile rüzgâr enerjisi için yüzde 17.