Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başekonomisti Fatih Birol, ABD’nin 2015 yılında dünyanın en önemli petrol üreticisi olma yolunda ilerlediğini ancak gelişmekte olan ülkelerden gelen talep artışı yüzünden petrol fiyatlarında bir düşüş beklenmemesi gerektiğini ifade etti.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın hazırladığı Dünya Enerji Görünümü (World Energy Outlook-WEO) raporu, Washin
Sunumun ardından soruları yanıtlayan Birol, ABD’nin 2015 yılında Suudi Arabistan ve Rusya’yı geçerek dünyanın en büyük petrol üreticisi olacağını anlattı.
Birol, “Amerika, 2015 yılında Suudi Arabistan ve Rusya’yı geçerek dünyanın en büyük petrol üreticisi olacak. Bu, dünya petrol fiyatlarının daha da artmamasına yardımcı olacak. O bakımdan Amerika ve Türkiye için güzel bir haber çünkü biz de yüksek petrol fiyatlarından negatif etkileniyoruz. Amerika’daki bu gelişme olmasaydı şu anda yüksek olan petrol fiyatlarının daha da yüksek olması mümkündü” dedi.
“Ortadoğu’dan petrol ithal etme ihtiyacı artık kalmayacak”
ABD’nin 2020′lı yılların sonunda da Orta Doğu petrolüne olan bağımlılığını tamamen sonlandırabileceğini savunan Birol, “Bağımlılık giderek azalacak ve 2020′lı yılların sonunda sıfıra inebilecek. Bunun da iki nedeni var. Birincisi üretiminin artması, ikincisi de tüketimin azalması” diye konuştu.
Obama yönetiminin aldığı “çok önemli ancak fazla bilinmeyen” kararlardan bir tanesinin de, otomobillerin daha da verimli kullanılmasına yönelik çeşitli standartları hayata geçirmesi olduğuna işaret eden Birol, “Bu da Amerika’nın bir yandan üretimini artırırken, öbür yandan da tüketimini düşüreceği için 2020′lı yılların sonlarında dışa bağımlılığının hemen hemen sıfıra ineceğini düşünüyoruz. Bu da Orta Doğu’dan artık petrol ithal etme ihtiyacının kalmamasını sağlayacak” dedi.
“Petrol fiyatlarında düşüş beklenmemeli”
Birol, ancak bu ülkenin piyasalara süreceği arz fazlasına karşın özellikle Asya ülkeleri kökenli talep artışı yüzünden petrol fiyatlarında bir düşüş beklenmemesi gerektiğini ifade etti.
Ulaştırma sektörü dışındaki sektörlerde petrol tüketiminin azaltılması veya tamamen sıfırlanması yolundaki çabaların gerçekçi olup olmadığı yönündeki soruyu ise Birol, “Ulaştırmanın dışında özellikle petro kimya sektöründe ciddi anlamda petrol kullanılıyor. Bunu azaltmak, özellikle gazla ikame etmek mümkün ama sıfırlamak mümkün değil” diye yanıtladı.
ABD’nin karbon salınımı konusunda bulunduğu yer konusundaki soruyu yanıtlarken de Fatih Birol, ABD’nin özellikle otomobillerin yakıt tüketimi konusuna sıkı standartlar getirdiğini hatırlatarak, bu ve benzeri enerji verimliliği adımlarıyla karbon salınımını 1990′lı yıllar düzeyine çektiğini belirtti. Birol, ancak hala ABD’nin mutlak anlamda Çin’le birlikte dünya karbon salınımının yüzde 50′sini yaptığı göz önünde tutulursa ülkenin gidecek uzun bir yolu olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: Enerji Enstitüsü