Türkiye enerji sektörü, ülkedeki devasa potansiyelden yararlanma amacıyla özelleştirildi. Enerji sektörünün özelleşmesinde piyasanın şeffaflaşması ve hizmet kalitesinin artması amaçlanmıştır. Özelleştirmeler sonucunda tüketicinin daha kaliteli ve daha düşük maliyetli hizmet alacağı düşünülmüştür.
Diğer yandan özelleştirme yıllarca hiç modernize edilmemiş dağıtım hatlarının yenilenmesine yönelik yatırımlar ile dağıtım şirketleri maliyetlerinin artmasına da sebep olmuştur. Bu maliyetler enerji şirketlerinin özelleştirmede devlete ödedikleri parayı tüketiciden çıkarmaya yönlendirmektedir. Dolayısıyla tüketicilerinin bilinçlendirilmesi ve çoğu zaman da korunması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Elektrik kullanıcıları açısından devlet teşviklerinin kesilmesi, üretimde doğal gaza bağımlılık ve elektrik faturaları üzerinden alınan vergi ve fonlar, düşürülmesi hedeflenmiş maliyetlerin artmasına sebep olmuştur. Özellikle tarifelere yapılan zamlar ve perakende hizmet bedeli gibi tüketime endeksli hizmet bedellerinin faturalar üzerinden tahsil edilmesi, enerji maliyetlerindeki artışa hassas olan sektörleri zorlamaktadır. Hükümet politikalarının yetersiz kalması ve sektör vergileri gibi uygulamalar son kullanıcı olan tüketici maliyetlerini giderek artırmıştır.
Enerji sektörü liberalleşirken, enerji maliyetlerindeki artışa hassas olan sektörleri ve tüketiciyi korumak gerekecektir. Enerji sektöründeki şikâyetler bize sektördeki sıkıntıları çözmek için basit, uygulanması kolay ve en uygun maliyetli önlemleri almamız gerektiğini hatırlatıyor. Diğer yandan, dağıtım ve iletim sistemlerinin iyileştirilmesine yönelik çalışmalar tedarik sürekliliği kalitesini arttıracaktır. Böylelikle ülkemizde kesintisiz elektrik hizmeti hayal olmaktan çıkacaktır.
Şunu herkes bilir ki yasama ve yürütme önemli bir iştir. Ancak devlet enerji piyasasını ve çıkarılmış kanun ve yönetmeliklerin yürütülmesini elektrik dağıtım şirketlerinin yöneticilerine bırakmamalıdır. Bu olduğu takdirde kanun ve yönetmeliklerden tüketicilerin en üst seviyede yararlanmasına engel olunup hizmet kalitesinin düşmesine sebep olacaklardır. Temel sorun enerji mevzuatının toplumun gereksinimlerine karşılık gelen bir mevzuat bütününü nasıl oluşturabileceği ve uygulayabileceğidir.
Gücü ve bilgiyi elinde tutan kendi himayesinde olanları korumalıdır. Enerji Bakanlığı ve EPDK da kendi kontrolünde olan enerji piyasasındaki tüketicileri korumak zorundadır. Nasıl ki bir avukat müvekkilini savunur nasıl ki ebeveynler çocuklarını korur ve bu işi yaparken ticari bir amaç gütmez, Enerji Bakanlığı ve EPDK’daki bürokratlar da bu şekilde davranmalı ve sektördeki tüketicileri korumalıdır. Her yaptığını tüketiciye yönelik yapmalıdır. Tüketici sektörün, millet ülkenin efendisidir.
Doğruluk güçlünün işine geldiği gibi olmamalı, kurumlar enerji mevzuatını belirlerken sadece sermaye şirketlerinin menfaatlerini göz önüne almamalıdır. Bu mevzuat sermaye şirketleri için değil devletin ve milletin menfaatleri için çıkartılmıştır. Piyasanın yönetimini ellerinde tutanlar asla işlerine geldiği gibi davranamaz. Bu bir vatani görevdir. Enerji piyasasını yönetenler bulundukları mevkiden kaynaklı saygı ve güç kazanırlar. Ancak unutulmamalıdır ki bu saygı ve güç kendi şahsından kaynaklı değil atandıkları mevkidendir. Mevkiler kişiler için değil kişiler mevkiler içindir.
Devletin ve milletin kaynaklarını kişilerin ya da kuruluşların menfaatlerine göre belirlemek vatandaşımızın devlete olan inancını yitirmesine sebep olacaktır. Milletimizin inancı ve beklentisi bu kurumdaki yöneticilerin işini en doğru şekilde yaptığı olmalıdır.
Bir görüşe göre doğruluk, güçlünün işine gelendir. Devlet kademesinde çalışan insanların şunu çok iyi anlaması gerekir. Onların görevi egemenlik sahibi olan milletimize ( tüketiciye ) zorbalık yapmak değil hizmet etmektir.
Bugün hükümet ve enerji şirketleri tarafından verilen kararlar önümüzdeki onlarca yılın enerji arzını belirleyecek. Ancak tüketicinin mağdur edilmesi, sektördeki haksızlıkların vatandaşlardan gizlenmesi Anayasa’ya aykırıdır. Dolayısıyla şikâyetleri aşağıya doğru çeken bir enerji politikası ancak siyasi karar alıcıların bugün ortaya koyacağı yapıcı eylemlerle mümkün hale gelebilir.
“Başa filozoflar geçmez ya da baştakiler felsefe yapmazsa insanların acıları sona ermeyecektir.” Platon
Bülent Çebin / Tüketici Güvenliği Derneği Enerji Komisyonu Başkanı
Yayıncı: Enerji Gazetesi