Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na 3. Kez sunulan ÇED raporunu değerlendiren Greenpeace, projeyle ilgili hala eksik pek çok noktanın olduğunu vurguladı.
Yaklaşık 4000 sayfalık rapordaki en önemli eksikliklerden biri, nükleer kaza halinde ortaya çıkacak zararın sorumlusunun kim olacağı sorusuna raporda cevap verilmemesi.
7 Temmuz 2014, İstanbul Greenpeace, Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin ÇED (Çevresel Etki Değerl
Nükleer santraldeki risklerin hiçbir koşulda sıfıra indirilemediğini, özellikle tasarım hataları, doğal afetler ve insan hatalarının en iyi teknoloji olsa bile risk faktörleri olduğunu ifade eden Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Pınar Aksoğan, “Bu gerçeği en son Fukuşima kazasında gördük. Bugün Akkuyu Nükleer Enerji Santrali Projesi’nin şeffaf olmayan bir şekilde işletilen ÇED süreci sonucunda ortaya çıkan rapor, projeye ilişkin her türlü maliyet analizine yer verirken, nükleer kaza halinde ortaya çıkacak zararın sorumlusunun kim olacağı sorusuna cevap veremiyor. Fukuşima kazası sonrası, santralin işletmecisi TEPCO’nun hukuki sorumluluğu üzerine almamış olması, sorumluluk konusunun, nükleer enerji santrallerinin meydana getirdiği felaketlerin yeni ve saklı kalan boyutunu ortaya koydu. Rapor’da tüm hukuki sorumluluğun adresi olarak gösterilen Akkuyu NGS şirketi, sermayesi ile sınırlı bir şirket olduğu için, Akkuyu’da gerçekleşmesi olası bir kaza sonrası, şirketin hukuki sorumluluğu üzerine alma kabiliyeti yok. Ayrıca ÇED’de referans verilen, sorumluluğun nasıl düzenleneceğini belirten uluslararası anlaşmalar da yetersiz. Kısacası mevcut durumda, olası bir kaza halinde maddi zararın halkın cebinden çıkan vergilerden alınacağını anlıyoruz” dedi.
Greenpeace’in, ÇED raporundaki eksikliklerle ilgili altını çizdiği diğer noktalar şu şekilde:
Denenmemiş bir reaktör Henüz dünyada denenmemiş bir reaktör tipi kullanılacak ve rapor da buna dayalı tahminlerle yazılmış durumda.
Güvenlik şartları ile ilgili bilgiler sınırlı Türkiye’de uygulanacak ulusal güvenlik şartları ve bunların nasıl uygulanacağına dair bilgiler yetersiz. Raporda Avrupa standartlarına uyulacağı söyleniyor, oysa ki EUR (European Utility Requirements) standartları güvenlik standartları değil; şirketler ve toplumun daha iyi anlaması için tasarım, inşaat ve operasyon adına gerekli şartları oluşturmak için bazı genel güvenlik şartları içeriyor. Akkuyu NGS’de uygulanacak, ve denenmemiş bir model olan reaktörün tasarımını ve Rosatom’un bu şartlara uyup uymadığını ise bilmiyoruz. Amerika’nın California eyaletinde Mitsubishi tarafından yapılan bir santralde hatalı parçanın teminatı mümkün olmadığı için santral kapatıldı.
Acil durum planı sadece 5 km. çapını kapsıyor Oysa bir kaza olması durumunda Türkiye’nin tamamı ve komşu ülkeler de radyasyondan etkilenecek.
Fukuşima’dan Alınan Dersler Entegre Edilmemiş
Sismik araştırmalar, sel ve tsunami gibi etkilerin ise inşaat lisansı ile birlikte değerlendirilecek olması, Fukuşima kazasından sonra alınan derslerin Akkuyu ÇED raporuna yeterince entegre edilmediğinin bir göstergesi.
Atıklar İle İlgili Olan Bölüm Gizliliğini Koruyor
Atıkların Boğazlar yoluyla Rusya’ya gönderilmesi durumunda oluşabilecek riskler raporda belirtilmiyor. Atıkların Türkiye’de depolanması durumunda karşılaşılabilecek riskler ve bunlara dair önlemlere ise yer verilmiyor. ÇED’de defalarca gerektiği takdirde atıkların burada depolanacağı kapasitenin olduğu belirtiliyor. TAEK’in etkisizleştirildiği bu süreçte, nasıl bir denetim mekanizması işletileceği açık değil.
Greenpeace’in nukleer.greenpeace.org adresi üzerinden yürüttüğü ve ÇED’in onaylanmamasını talep eden kampanyaya bugüne dek 200 bine yakın insan imzalarıyla destek verdi
Kaynak: Enerji Enstitüsü