Yeni av sezonu öncesinde yapılan açıklamada, Balıkçılıkta sürdürülebilirliğin sağlanması için; aşırı avlanmanın önlenmesi, uygun av araçlarının ve yöntemlerinin kullanımın sağlanması ve yasa dışı kayıt dışı ve kural dışı balıkçılık faaliyetlerinin önlenmesi gerekliliği vurgulandı. Deniz ürünlerinin sorumlu tüketimi konusunda halkın bilgilendirilmesi ve teşvik edilmesi, gerek balık stoklarının ve gerekse balıkçılıkla geçinen insanların ekonomik sürdürülebilirliği açısından önem taşıdığına dikkat çekilirken doğal kaynakların sürdürülebilirliği ve binlerce yıllık balıkçılık mesleğinin gelecek nesillere aktarılması için tüm paydaşları kapsayan bir “ortak yönetim” talep edildi.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) 1 Eylül’de (yarın) başlayacak yeni av sezonu ile ilgili bir açıklama yaparak balıkçılara şans diledi. Açıklamada dünya genelinde balık nüfuslarının % 33’ünün aşırı avlandığına, yüzde 59’unda limitlerin sonuna gelindiğine1 ve son 10 yıl içinde deniz balıkçılığının
Balıkçılıkta sürdürülebilirlik, bugün avlanan balık miktarını belli bir düzeyde tutarak bir sonraki dönemde de avlanabilecek balık bulunmasını garanti altına almak ve stokları bu şekilde yönetmek anlamına geliyor. Bu bağlamda, sürdürülebilir balıkçılık yalnız ekonomik değil, ekolojik ve sosyal içeriğe de sahip bir kavram. Zira balık, dünyada milyarlarca insan için yaşamsal öneme sahip bir besin kaynağı. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO, 2008) tarafından yayımlanan Balıkçılık Raporuna göre, dünyada 3 milyar insan, protein ihtiyacının en az %15’ini deniz balıklarından karşılıyor; bu veri, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşayan insanlar için bir protein kaynağı olarak balığın önemini ortaya koyuyor.
Balıkçılıkta sürdürülebilirliğin sağlanması için; aşırı avlanmanın önlenmesi, uygun av araçlarının ve yöntemlerinin kullanımın sağlanması ve yasa dışı kayıt dışı ve kural dışı balıkçılık faaliyetlerinin önlenmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra, deniz ürünlerinin sorumlu tüketimi (doğru zamanda, doğru türlerin, doğru miktarda ve büyüklükte) konusunda halkın bilgilendirilmesi ve teşvik edilmesi, gerek balık stoklarının ve gerekse balıkçılıkla geçinen insanların ekonomik sürdürülebilirliği açısından önem taşıyor. WWF’in Deniz Ürünleri Rehberi, hangi deniz ürününü, nasıl tüketebileceğimizi anlatıyor:
SERTİFİKALI DENİZ ÜRÜNLERİNİ ALIN Balığınızın sürdürülebilir balıkçılardan veya akuakültürden geldiğini gösteren MSC, ASC veya organik etiketli ürünleri tercih edin.
ETİKETLERİ OKUYUN Avrupa Birliği’nde aldığınız ürünün tam adını, nereden geldiğini, nasıl yakalandığını ve üretildiğini bilmek yasal hakkınız. Eğer etikette bu bilgiler yazmıyorsa, satıcınıza sorun. Eğer yanıt alamazsanız o ürünü satın almayın.
YAVRU BALIK YEMEYİN Belli bir boydan küçük balıklar henüz olgunluğa erişmemiş ve ürememişlerdir. Balıkçınıza aldığınız balığın yetişkin olup olmadığını mutlaka sorun, siz de kontrol edin. Böylece balıkların üremesine fırsat tanımış olursunuz
ÇEŞİTLİLİĞİ TADIN Deniz ürünlerini tüketirken çeşitliliğe dikkat etmek deniz kaynaklarının üzerindeki baskının daha dengeli dağılmasını sağlar. Biyolojik çeşitlilik ekosistemleri güçlendirir. Tüketiminizi çeşitlendirmek hem eğlencelidir hem de denizlere yardım eder! (http://www.wwf.org.tr/?6220).
Yıllardır denizlerimizdeki canlı yaşamın korunması ve denizel kaynaklarımızın sürdürülebilir kullanımı için ilgili taraflarla işbirliği içinde çalışmalar yaptıklarını belirten WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli şunları söyledi:
“Ülkemizde son yıllarda artış gözlenen yasa dışı, kayıt dışı ve kural dışı balıkçılık faaliyetleri, denizsel kaynaklarımızı tehdit ederken balıkçılık sektörünü olumsuz etkiliyor ve halkın yeterli miktarda, sağlıklı su ürünlerine erişebilmesini engelliyor. Yasa dışı balıkçılık ile daha etkin mücadele için gerekli yasal düzenlemelerin ivedilikle hayata geçirilmesi, sektörün tüm paydaşları tarafından her platformda talep ediliyor. Bunun yanında, her yıl çok sayıda deniz canlısı (deniz kaplumbağaları, deniz memelileri, kuşlar, kıkırdaklı balıklar)balıkçıların av araçları tarafından tesadüfi olarak avlanmakta ve zaman zaman da bu av araçlarına verdikleri zararla balıkçıların maddi kayıp yaşamasına neden olmaktadır; denizlerimizi kirleten plastik atıklar balıklarla birlikte soframıza geri dönüyor.
Aslı Pasinli sözlerine şöyle devam etti: “Doğal kaynakların sürdürülebilirliği ve binlerce yıllık balıkçılık mesleğinin gelecek nesillere aktarılması, tüm paydaşları kapsayan bir “ortak yönetim” modeliyle mümkün olabilir. Başta balıkçılık sektörü olmak üzere, kamu, bilim dünyası ve STK’lar olarak el ele verip ortak sorunlara birlikte çözüm aramalıyız”.