Gelişmesi için gerekli koşullar sağlandığı takdirde güneş enerjisinin, iklim değişikliğiyle mücadelede en etkili silah olduğu belirtildi.
Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER) küresel iklim değişikliğine ka
EN FAZLA YATIRIM GÜNEŞE
GÜNDER’in açıklamasında, güneş enerjisi sektörünün hali hazırda küresel ölçekte en fazla yatırım yapılan yenilenebilir enerji alanı olduğuna işaret edilerek “Güneş enerjisi çok hızlı büyüyen bir sektör. Ancak yatırım için gerekli koşullar sağlanması ve uygun politikaların istikrarlı bir şekilde hızla uygulamaya geçirilmesi gerekiyor” denildi.
TÜRKİYE GÜNEŞTE VİTES BÜYÜTMELİ
Türkiye’nin, Paris İklim Anlaşması kapsamında sunduğu Ulusal Niyet Katkı Beyanı’nda belirtildiği gibi 2030 yılında güneşe dayalı 10 bin MW’luk kurulu güç hedeflediği hatırlatılırken, bugün itibariyle onaylamış mevcut projelerin gücün henüz 3 bin MW’ı aştığı, hayata geçirilen kısmın ise 400 MW’nin altında bulunduğuna dikkat çekildi. GÜNDER Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar “Türkiye’nin güneş enerjisindeki potansiyeli, ülke ihtiyaçları ve enerji yatırımcılarının güneşe olan ilgisini göz önüne alınca bu hedef rahatlıkla çok daha yüksek olarak gerçekleşebilir” dedi.
HIZLI VE KOLAY ERİŞİLEBİLİR
Türkiye’nin coğrafi konumu gereği güneş açısından çok önemli bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çeken Bayraktar, “Türkiye’nin ve Bölge’nin geleceğinde güneş enerjisi çok önemli bir rol oynayacak Güneş enerjisi hızlı, kolay erişilebilir, ısınmadan elektriğe kadar bir çok alanda kullanılabilir, yüksek istihdam yaratan bir sektör olarak hem düşük karbonlu gelişebilecek ekonomimize hem de enerji ihtiyacımıza katkı sağlayacak temiz ve yerli bir enerji kaynağı” diye konuştu.
KARAR VERİCİLER GÖREVE
Paris İklim Anlaşması’nı değerlendiren GÜNDER Başkanı Bayraktar şunları ifade etti:
“Tüm dünyada fosil yakıtlardan kaçış ve enerjide dönüşüm başladı. Bu dönüşüm, Türkiye için önemli bir fırsat penceresi açıyor. Güneş potansiyeli ile Türkiye bu süreci kaçırmamalı ve harekete geçirmeli. Ülkemizin enerji geleceği güneştedir. Güneş sektörünün temsilcileri olarak bizler, ülkemizin düşük karbonlu ekonomiye geçişi için elindeki potansiyelini harekete geçirmede üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazırız. Karar vericilerimizin de bu sorumluluk ve fırsata uygun olarak daha iddialı hedefler belirlemesi, kentsel dönüşümden sanayiye güneş enerjisinde yararlanmak üzere uygulamaları yaygınlaştırması, sektörün gelişimini hızlandırıcı tedbirler alması ve geliştirilen politikaları istikrarlı uygulaması gerekiyor. Böylelikle Türkiye güneş enerjisi potansiyelini değerlendirebileceği ölçüde enerji bağımsızlığını sağlamanın yanında, küresel iklim değişikliği mücadelesinin önemli aktörlerinden biri olabilir.”
GÜNEŞ EN UCUZ ENERJİ KAYNAĞI
Aralık ayında Paris’te gerçekleşen COP21 iklim görüşmeleri sırasında güneş enerjisi alanında dünyanın önde gelen sivil toplum kuruluşları birleşerek Küresel Güneş Enerjisi Konseyi’ni kurmuştu. Kuruluşu destekleyenler arasında GÜNDER’in de olduğu Konsey tarafından yapılan ilk açıklamada güneş enerjisinin hali hazırda en hızlı ve kolay erişilebilir enerji kaynaklarından biri olduğu ve teknoloji fiyatlarının hızla gerilemeye devam ettiği ifade edilmişti. Uluslararası Enerji Ajansı ve Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı 2015 yılı istatistiklerine göre, 2015 yılında güneş kapasitesi 50 GW (%29) artarken, maliyetler ise 2010 yılına göre yaklaşık yüzde 80 düşmüş durumda.
2015’te Avrupa Birliği ülkeleri elektrik talebinin yüzde 4’ünü güneşten (Fotovoltaik – PV) karşıladı. Koşullar sağlandığı takdirde güneş enerjisinin küresel elektrik üretimindeki mevcut yüzde 1’lik payının 2030’da yüzde 10’a çıkabileceği hesaplanıyor.
GÜNDER’İN POLİTİKA ÖNERİLERİ
GÜNDER Yönetim Kurulu, güneş yatırımlarının önünün açılması ve hızlandırılması için karar vericilere sunduğu öneriler şöyle:
– 2023 yılına kadar en az 20,000 MW yeni lisans kapasitesi ihdas edilmeli, bununla ilgili başvuru bölgeleri ve şartları acilen açıklanmalı.
– Karapınar, Karaman, Niğde ve Van gibi güneş enerjisi ihtisas yatırım alanları ile ilgili mevzuat bir an önce tamamlanmalı, bu bölgelerle ilgili altyapı eksiklikleri tamamlanmalı.
– Özellikle ihtisas bölgeleri ile ilgili lisans başvuru şartları şeffaf ve adil olmalı, önlisans başvuru yönetmeliği ölçüm şartı gibi gereksiz bürokrasiden arındırılarak yeniden oluşturulmalı.
– Lisanssız kapasitelerin yatırıma en kısa sürede dönüşmesi için gerekli tedbirler alınmalı, lisanssız üretimle ilgili imar ve enerji nakil hattı gibi problemli konulara yönelik iyileştirme tedbirleri alınmalı, geliştirilen politikalar istikrarla uygulanmalı.
– Yerli ürün kullanımına yönelik teşvikler gözden geçirilmeli ve bu katkıların alınma süreçleri basitleştirilmeli.
– “Güneş kentleri” konseptiyle, belediyelere hibe destekleri verilerek, tüketimlerini bu kaynaktan karşılamaları sağlanmalı.
– Binaların ve şehirlerin tasarımında güneşten yararlanma öncelikli olmalı, binaların güneşle enerji verimli renovasyonu ve bütünleşik güneş enerjisi sistemleri kullanımı ilgili mevzuatlar çerçevesinde güvence altına alınmalı.
– Ulusal enerji tüketiminin en az üçte birini oluşturan ısıtma ve soğutma ihtiyaçlarının giderilmesinde öncelikli olarak güneş ısıl teknolojilerinden yararlanılmasına ve bu sayede kademeli olarak doğal gaz tüketiminin azaltılmasına yönelik bir eylem planı oluşturulmalı.
– Güneşle ısıtma ve soğutma, bölgesel ısıtma ve soğutma, güneşle proses ısısı üretimi ve ısı depolama alanlarında da örnek uygulamalarla kullanım yaygınlaştırılmalı.
– Isıtma, soğutma ve proses ısısı üretiminde güneşten yararlanma karbon salımını azaltmada ve enerji bağımsızlığımızı sağlamada önemli bir kaldıraçtır. Isıl güçte de, 2023 yılına kadar 20.000 MW ısıl güce ulaşılması hedefler arasında yer almalı.
– Mevcut çatılar güneşten hem elektrik hem de ısı üretimi açısından azami fayda sağlayacak şekilde ülkemiz düşük karbon hızlı büyüme sürecine ivedi dahil edilmeli.
– AVM, otel, sanayi kuruluşu, tarımsal işletme, vb. yaygın etkisi olacak sektörel hibe programları başlatılarak, 3 yıl içinde her bir segmentteki örnek uygulama sayısı en az 1000’e çıkartılmalı.
– TÜBİTAK bünyesinde yeni bir çağrı oluşturularak, güneş teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik 5 yıllık bir program başlatılmalı, bu alandaki yerli üreticilerin bu programda yer alması sağlanmalı.
– Yeterince tecrübe kazanılarak risklerin tanımlandığı güneş sektöründeki finans koşulları iyileştirmeli, Bankalar özellikle teminat koşullarını, sigortalar poliçe koşullarını gözden geçirmeli ve iyileştirmeli.
– Ulaşım ve taşımacılıkta da güneş enerjisiyle bütünleşik çözümlerin geliştirilmesi, ülkemiz karbon salımlarını azaltmada etkin rol oynayacaktır.
Kaynak: Bültenler