SolarTürk Enerji Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve GÜNDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Özberk: “Enerjinin sürdürülebilir olması çok önemli. Güneş enerjisinde yatırım makul düzeylere geldi ve amorti süresi 6 yıla kadar geriledi. Bürokraside rahatlama olur, güneş enerjisi sektöründe önümüz açılırsa, Türkiye’de evler güneş enerjisiyle dolar. Güneş enerjisi geleceğimizdir.”
Güneş enerjisi yatırımlarında hemen herkesin dillendirdiği ortak düşünce, bürokraside yavaşlama ve tıkanıklık oluştuğu yönünde. Sizin bu konudaki yaklaşımınız nedir?
Kamu tarafından belirlenen 600 megawattlık güneş enerjisinden lisanslı elektrik üretimi konusunda 9000 megawattlık bir başvuru yapıldı. Lisanslı elektrik üretiminde ise, 4000 megawatt’lık bir başvuru yapılmış durumda. Kamunun güneş enerjisine yönelik bu derecede yoğun bir talebin gerçekleşmesini beklememesi, altyapısının tam olarak uygun olmaması veya bilinmeyen nedenlerle onay izin ve ruhsat süreçlerinde hazırlıksız yakalandığını söyleyebiliriz.
Kamuda yaşanan izin ve onay süreçlerindeki gecikme yatırımcıları nasıl etkiliyor?
Güneş enerjisinden elektrik üretimiyle ilgili olarak, 8 ile 12 ay süren prosedür sürecine karşın, binlerce yatırımcı sektöre yatırım yapmak için mücadele ediyor. Lisanslı yatırımlarda montaj kadar lisans bedeli ödeyen firmalara da tanık oluyoruz. Bu durum, Türkiye’de güneş enerjisi sektörünün potansiyelini ortaya koyuyor. Buna karşın, Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun çıkarılmasının üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen, sektör arzu edilen noktaya gelemedi.
Kamunun yatırımcıların talepleri doğrultusunda yeni düzenlemeler ve uygulamalar geliştirme konusundaki yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Güneş enerjisi sektörü yatırımcıları tarafından kamuya yönelik yoğun bir baskı var. Yatırımcılar sürecin aşırı derecede uzun olması nedeniyle, önemli oranda tepki göstermeye başlandı. Kamu yetkilileri bu tepkiyi dikkate alacaktır. Bu anlamda, güneş enerjisi sektöründeki sıçrama yılını 2016 olarak değerlendiriyorum.
Kamu tarafından güneş enerjisi sektörüyle ilgili hedeflerin revize edildiği görülüyor. Siz, bu uygulamayı nasıl buluyorsunuz?
Türkiye’de hükümet tarafından açıklanan 2023 yılı güneş enerjisi hedefi 3000 megawatttı. 3 ay önce, 5000 megawatt rakamları telaffuz edilmeye başlandı. En son 10.000 megawatt ifade edildi. Güneş enerjisinden elektrik üretimi konusunda yapılan başvuruların miktarı göz önüne alınarak, belirlenen 3.000 megawattlık hedef yükseltilerek revize ediliyor. Hedefi revize etmek gerçekçi bir yaklaşımdır. Yatırım hızı ve başvurular düşünüldüğünde, Türkiye güneş enerjisi sektöründe 2023 yılı için 15.000 megawatt’lık kuruluma ulaşabilir.
Güneş enerjisinde 15.000 megawatt’lık bir kuruluma ulaşılacağını düşünmenizde başka hangi ipuçları rol oynuyor?
Güneş enerjisi sektöründe bu yıl 200-300 megawattlık kurulum bekliyoruz. Önümüzdeki yıl 500 megawattlık bir kurulum olacağını düşünüyoruz ama lisanslı yatırımların da devreye girmesiyle bu miktar 1000 megawatta çıkabilir. Ayrıca, Konya Karapınar İhtisas Bölgesi’ndeki yatırımlar ve ikinci fasıl yatırımlar da hesaplandığında bu hedefe ulaşabiliriz.
Söz konusu hedef gerçekleşirse, Türkiye’nin enerji haritası nasıl değişecek?
Bu rakamın karşılığı şu demek: Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin yüzde 4’ünü 5’ini çok rahatlıkla güneş enerjisinden sağlayabiliriz. Bu ülkenin enerji sektöründe kendi kaynaklarını kullanması gerekmektedir. Yurt dışına aktarılan 50-60 milyar dolarlık enerji kaynakları ithalatının azaltılması ve daha temiz bir dünyanın oluşması için kendi kaynaklarımıza yönelerek, yeşil ve yenilenebilir enerjinin kullanılması önemli. Amacımız da Türkiye’de yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımıyla, dışarıya bağımlılığı ortadan kaldırmaktır.
Türkiye’de yenilebilir enerjinin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tüm gelişmiş ülkelerde güneş enerjisine yönelik önemli bir gelişme gözlemleniyor. Dünyada her yıl 40 bin megawattlık güneş enerjisi santrali kurulumu gerçekleşiyor. Dünya genelinde toplam güneş enerjisi kurulumu 200 gigawatta yaklaşmış durumda. Türkiye’de ise yalnızca 50 megawattlık bir kuruluma sahibiz. Kaynağı ücretsiz olan yenilenebilir enerjiden yararlanarak, bir an önce enerji bağımsızlığımızı ülke olarak elde etmemiz gerekiyor. Önemli olan Türkiye’nin kalkınması için ortak akıl doğrultusunda çalışmamız. Türk toplumunun uğraşları ve mücadelesiyle, Türkiye’de yenilenebilir enerjinin çok hızlı şekilde gelişeceğine inanıyorum. Enerjinin sürdürülebilir olması çok önemli. Güneş enerjisinde yatırım makul düzeylere geldi ve amorti süresi 6 yıla kadar geriledi. Bürokraside rahatlama olur, güneş enerjisi sektöründe önümüz açılırsa, Türkiye’de evler güneş enerjisiyle dolar. Güneş enerjisi geleceğimizdir.
PV (Fovoltaik) sektöründe Türkiye’de üretim gerçekleştirilmesiyle ilgili düşünceleriniz neler?
Türkiye’de fotovoltaik sektöründe üretim yapan 17 firma yer alıyor. Fotovoltaik sektörü Türkiye’de yeni gelişiyor. Yatırıma geç başlamış olmamız, teknolojide ilerlememize yol açtı. Dolayısıyla, çok hızlı gelişen fotovoltaik sektöründeki teknoloji değişikliğine kolayca uyum sağlayabileceğiz. Teknoloji daha da büyük gelişmeler gösterecek. Hücreler daha verimli hale gelecek. 10 yıl önce standart paneller 130-140 watt iken bugün 260 megawatt düzeylerine gelmiş durumda. Yeni teknolojiyi transfer ederek, altyapımızı geliştirebiliriz. Türkiye’de önemli bir sanayi altyapısının olması, teknolojiyi takip etmemizde çok önemli bir avantaj oluşturuyor.
Yerli fotovoltaik sektörünün korunması yönündeki tedbirleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünyada birçok ülke fotovoltaik sektörünü geliştirebilmek ve korumak amacıyla Uzak Doğu ürünlerine karşı anti-damping vergisi uyguladı. Bu uygulamalar, ülkelerin kendi sanayicilerini korumak zorunda olduklarını gösteriyor. Türkiye’deki güneş enerjisi yatırımcılarının gelecekte sorun yaşamamaları için, doğru ve kaliteli ürünleri gerçek fiyattan almalarını sağlamak adına, yerli fotovoltaik sektörünün desteklenmesi gerekiyor. Türkiye’nin güneş enerjisinde öngördüğümüz 10-15 bin megawattlar düzeyinde kurulum yapması karşısında, kendi ülkelerindeki indirimli fiyatlardan Türkiye’de satış yapan Uzak Doğulu bazı fotovoltaik firmalarının daha sonra ülkelerine dönerek ürünlerinin arkasında durup duramayacakları tartışma konusudur. Avrupa güneş enerjisi sektörü bunu olumsuz bir şekilde yaşadı. Böyle bir durum yatırımcının yaşayacağı zararlara ek olarak, Türkiye’nin teknoloji bağımlısı olması anlamına gelir. Uzak Doğu firmalarının Türkiye’de yatırım yaparak ülke ekonomisine, istihdama katkıda bulunmaları durumunda firmamız ve GÜNDER olarak her türlü desteği vereceğimizi her platformda belirtiyoruz.
Hüseyin B. Ekmekçi
Kaynak: Alternatif Enerji