Güneş Ülkemizin Enerji Geleceğidir…

Yıllık yaklaşık 2 bin 738 saat güneşlenme süresi ve 1.527 kWh/m2yıl ortalama güneş ışınımı ile güneş enerjisi açısından zengin olan Türkiye, bu potansiyelini henüz yeterince kullanamamaktadır.

Türkiye, Almanya’dan %60 daha fazla güneş ışınımına ve günde 7,5 saat güneşlenme süresine sahip olmasına rağmen 2015’i, Almanya’nın kurulu gücünün binde 6’sına erişen güçte tamamladı. Dünyada güneşten elektrik üretiminde kurulu güç, bu yıl gerçekleşen en az 51 bin MW yeni kurulumla 228 bin MW’ı aşarken, ülkemizde 249 MW’a henüz ulaşıldı.

2014 yılını 40 MW kurulu güç ile Türkiye elektrik üretim kurulu gücünün onbinde 6’sı olarak tamamlayan güneş enerjisi, 2015’te %519 büyüme ile 249 MW kurulu güce erişti.Bu hızlı büyüme toplam kurulu güç içinde güneş enerjisinin oranını da binde 3,4’e taşıdı. Toplam kurulu güç içinde güneş enerjisi çok küçük bir oranı teşkil etse de işletmeye alınan toplam bin 481 adet enerji santrali içinde 362 adet santralle güneş enerjisi %24,4 pay aldı. Güneş enerjisinde geçen seneye göre işletmeye alınan enerji santrali sayısında büyüme ise %223 olarak gerçekleşti. Büyümenin tamamı lisanssız güneş enerjisi yatırımları ile sağlandı. 2015 sonu itibariyle toplam 2 bin 345 MW gücünde 2 bin 750 adet lisanssız güneş enerjisi santral projesi onaylanırken, 249 MW gücünde 362 lisanssız güneş enerjisi santrali projesi kurularak işletmeye alındı.

Gelişen sanayi ve artan yetkinlikler, çok yönlü yükselen bilinç, lisanssız güneş enerjisi yatırımlarında devam eden olumlu gelişme, 2015’te tamamlanan 600 MW’lık lisanslı güneş enerjisi yatırımlarının önlisanslama süreci, YEGM’nin eşgüdümünde 100.000 çatı projesi ve IPARD-2 Programı kapsamında güneş enerjisinin hibe ve desteği, 2016 için daha da umut vermektedir. 2016 yılının Ocak ayı itibariyle işletmeye alınan 47 lisanssız güneş enerjisi santrali ile 41,2 MW yeni kurulan güç de iyi bir destekleyici kanıttır. 2016’da düşük gelişim senaryosunda 600 MW, orta gelişim senaryosunda 800 MW, yüksek gelişim senaryosunda ise 1.000 MW kurulu güce ulaşacağımızı öngörmekteyiz.

ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİM POTANSİYELİ EN AZ 500 BİN MW

Türkiye’nin ve bölgenin geleceğinde güneş enerjisi çok önemli bir rol oynayacak. Hızlı ve kolay erişilebilirliği ve uygulanabilirliği, ısıdan elektriğe depolama dahil teknolojik erişilebilirliğin mümkün ve uygun olması, çok yönlü sektörelentegrasyon ve istihdama katkısı güneş enerjisini ayrıcalıklı kılmaktadır. Özellikle kentsel dönüşümü hızla uygulamaya almış olan ülkemizin, yeniden yapılaşma sürecini enerji etkin tasarımlı, güneş odaklı binalar ve yerleşim alanları ile sürdürebilme fırsatını kaçırmaması gerekir. Türkiye’nin güneşten elektrik enerjisi üretim potansiyeli en az 500 bin MW’dir. Bu da güneşi yenilebilir enerji kaynakları içinde erişilebilir en yüksek potansiyel kaynak yapmaktadır. Güneş enerjisinin en yakın takipçisi 87 bin MW ile rüzgar enerjisidir. 2015 sonu itibariyle Türkiye’nin toplam elektrik enerjisi kurulu gücünün 73 bin 148 megavata ulaştığı gözönünde bulundurulursa, ülkemizde güneş enerjisinden sadece elektrik üretme potansiyelinin önemi ve hem ülkemize hem de bölgemize sunabileceği fırsatlar daha da iyi anlaşılmaktadır.

Kullandığımız suyun ısıtılmasında, yaşadığımız ve çalıştığımız hacimlerin ısıtılmasında ve soğutulmasında, sanayimizin ihtiyaç duyacağı üretim ısısının teşkilinde, binaların ve şehirlerin tasarımında güneş en önemli katkıyı sağlamaktadır. Ne yazık ki, şu an ülkemizde en temel kullanım sıcak su eldesi olup, güneş enerjisinden başta hacim ısıtma ve soğutması ile sanayinin üretim ısısı alanlarında yararlanma hızla gelişim gösterecektir. Güneşten 2014 sonu itibariyle dünyada güneşten ısı enerjisi üretiminde kurulu kapasite 406.000 megavatı (580 milyon m2 kollektör alanı) aştı. Bu değer, dünya rüzgar enerjisi kurulu gücü olan 370 bin megavattan da yüksek… Güneşten elektrik üretiminde kurulu güç 249 megavata henüz ulaşırken, ülkemiz güneş enerjisinden ısı üretilmesinde 11 bin megavat kurulu güç ile dünyada dördüncü, Avrupa’da ise Almanya’nın ardından ikinci sırada bulunmakta ve yıllık yeni kurulum kapasitesi açısından ise Çin’in ardından dünyada ikinci sıradadır. 2015 yılında da 1,9 milyon m2 yeni kollektör kurulumu ile güneş ısıl sektörü gelişimini sürdürmektedir.

Dünya toplam kurulu kapasitesinden 341 TWh’lık güneş enerjisi ile sıcak su elde edilmesi, 36,7 milyon TEP (ton eşdeğeri petrol) tasarrufa ve 118,6 milyon ton CO2 salım azaltımına eşdeğer olup, dünya genelinde 460.000 kişilik istihdam sağlamıştır. Güneşten ısı üretiminde 16 milyon m2’yi aşan monte edilmiş güneş kollektörleri ile şu anda ülkemiz çatılarında da ısı enerjisi toplanmakta ve sıcak su elde edilmektedir. Bu çerçevede ülkemizde kurulu güneşten ısı üreten gücümüzün de yaklaşık 1,6 milyon ton CO2azaltımına ve en az 1 milyon TEP tasarrufa katkı sağladığı öngörülebilir.

ENERJİ BAĞIMSIZLIĞI İÇİN GÜNEŞ ENERJİSİ

WWF Güneş Atlası’na göre, toplam 790 km²’lik bir alana yayılacak güneş modülleriyle Türkiye’nin şu andaki elektrik ihtiyacının tamamını karşılamak mümkün. Nüfus ve kişi başına düşen elektrik tüketiminin artacağı göz önüne alındığında, 2050 yılında Türkiye’nin elektrik ihtiyacının tamamını karşılamak için güneş enerjisi teknolojisine dair en ılımlı tahminler çerçevesinde bile, Türkiye’nin toplam alanının on binde 25’inden daha dar bir alanın diğer bir deyişle ile bin 600 km²’lik bir alanı güneş modülleriyle kaplamak yeterli olmaktadır. Türkiye’nin fosil kaynakları yok denecek kadar az. Bugün enerji ihtiyacının %95’i de fosil yakıtlardan karşılanmaktadır. Enerji ithalatı toplam ithalatın %25’ini teşkil ederken, cari açığımızda da önemli etkisi bulunmaktadır. Böyle olunca enerji bağımsızlığında her güneş ışığını ülke ekonomisine kazandırmak, hepimizin sorumluluğudur.

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMADA BÖLGESEL GÜÇ OLABİLİRİZ

Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, Türkiye de güneşin gücünü görmeye başladı. Kurulu üretim kapasiteleri ve enerjide risk teşkil eden dış bağımlılık gözönünde bulundurulursa, belirlenen hedeflerin büyütülmesi ve verilen desteklerin artmasıyla hızlı bir büyüme içinde olan güneş enerjisi sektörünün mevcudiyeti kuvvetlenecek, teknolojik yetkinliği ve dünyada rekabet gücü daha da artacaktır. Ülkemizin ihtiyaçları ve yenilenebilir enerji potansiyeli düşünüldüğünde, hedefli çalışmalarla güneş enerjisinde başarımın daha da yüksek seviyelerde sağlanabileceği kolaylıkla belirtilebilir. Toplumun tüm kesiminde uluslararası, ulusal, yerel, kurumsal ve bireysel hedefler içselleştirilerek sahiplenilmeli, düzenli değerlendirmelerle sonuç odaklı ve eşgüdüm içinde çalışılmalıdır. Yenilenebilir Enerji Hedeflerinde politika yapıcıların, merkezi yönetimin duyurumları ve vizyon ifadeleri, enerji stratejileri ve senaryoları, detaylandırılmış yol haritaları ve faaliyet planları, yasal bağlayıcılığı oluşturulmuş yenilenebilir enerji hedefleri başarının temelini teşkil edecektir. Bürokratik işlemlerde kaybedilen zamanın önlenmesi ve süreçlerin hızlandırılması, kurumlar arası (kamu, dağıtım şirketleri, yerel yönetimler) iletişimin ve eşgüdümlü çalışmaların çözüm odaklı artırılması, yüksek teminat zorunluluklarının yeniden değerlendirilmesi, gerekli desteklerin etkin sunumu ve yerli üretici ve teknolojilerin yurtdışı etkenlere karşı haksız rekabetten korunup desteklenmesi, binalarda ısıtma ve soğutmadan elektrik üretimine geniş bir çerçevede güneş enerjisinden yararlanmaya odaklanacak mevzuat geliştirme ve hızla uygulamalarda yer almasını sağlama, sektörler arası bütünleşik Ar-Ge çalışmalarının sistemli yapılanması, bölgesel düzeyde mevzuat ve altyapı geliştirme fırsatları bölgesel boyutta gelişime dönüştürecektir.

Türkiye’nin güneş enerjisine dayalı elektrik ve ısı üretim tesisi yatırımlarına en önemli ev sahibi olma ve bu yatırımlar için ihtiyaç duyulan malların, hizmetlerin ve teknolojilerin üretildiği, yeni ve ileri güneş enerjisi teknolojilerinin geliştirildiği ve geliştirilen teknolojilerin ihraç edildiği bir ülke olması erişilebilir bir hedeftir… Çünkü ülkemiz sanayisiyle sadece güneşten elektrik üretim teknolojileri değil, güneşten ısı üreterek binalardan sanayiye geniş bir uygulama alanına hizmet verebilecek ürün ve sistemleri sunan altyapıya hali hazırda sahiptir. Kurulu sistem üretim kapasiteleri ve enerjide risk teşkil eden dış bağımlılık gözönünde bulundurulursa, belirlenen hedeflerin yükseltilmesi, hızla ivmelenmekte olan güneş enerjisi sektörünün mevcudiyetini kuvvetlendirecek, teknolojik yetkinliği ve dünyayla rekabet gücünü daha da artıracaktır.
Yerli üreticilerimiz de kendilerini sürekli geliştirmektedir. Türkiye’de yıllık 1,6 milyon m2’yi aşan güneş kolektörü üretimi ile 90’dan fazla üretici, 800’ü aşkın satıcı ve 3000’i aşan montajcı güneşten ısı enerjisi üretimine hizmet vermektedir. Güneş zengini ülkemiz, güneş enerjisi teknolojilerinde üretimden tasarım ve taahhüde önemli bir bölgesel güç olmaktadır.Yenilenebilir Enerji Eylem Planında 2023 yılı itibariyle ısıtma ve soğutmada enerji ihtiyacının en az %15’inin yenilenebilir enerjiden karşılanmasının hedeflenmesi ve bu alanda güneş enerjisi sektörümüzün tüm disiplinleriyle hazır olması önemli bir motivasyon unsurudur. Ülkemiz için 2023 hedeflerine erişimde, küresel ısınma ile mücadelede salımlarını azaltma ve düşük karbon (sıfır karbon) ekonomisine geçiş süreçlerinde yüzde 100 yenilenebilir enerjiden ve özellikle güneşten yararlanmayı hedefleme; istihdama, üretime ve ihracata önemli katkının yanında, etkin bir kalkınma rol modeli olarak da örnek teşkil edebilecektir. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile enerji tasarrufu hedefleri ve COP 21 Paris Anlaşması sonrası salım azaltım hedefleri erişiminde güneş, ülkemizin enerji geleceğidir.

En düşük senaryoda bile güneş elektriğinde yıllık 35.000 MWe yeni kurulu güç gelişimi öngörülen dünya pazarına kıyasla, (ki bu 2019 itibariyle 368.000 MWe kurulu güç erişimini işaret etmektedir) ülkemizde 2019’da güneş enerjisiyle elektrik üretiminde 3.000 MW’a, 2023’te ise en az 5.000 MW’a ulaşım hedeflenmiştir. Pratikte bunun çok daha üstünde gerçekleşeceği şüphesizdir.

PARİS ANLAŞMASI BİZE GÜNEŞİ GÖSTERİYOR

Paris’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı tarihi bir anlaşma ile sonuçlandı. 195 ülkenin yer aldığı anlaşma, iş dünyasına ve yatırımcılara fosil yakıt döneminin sonuna geldiğimiz işaretini verdi. Karbon bütçesini 1,5 derece hedefiyle sınırlayan bu anlaşma ülkemizin enerji dönüşümünde temiz enerji teknolojilerinin önemini ortaya koydu. Türkiye’deki güneş enerjisi sektörü, üzerine düşen görevin bilincindedir. Türkiye karbon salımlarını azaltmak ve düşük karbonlu ekonomiye geçmek için yeterli kaynağa sahiptir. Gerek uluslararası konjektür, gerekse ülkemizdeki sanayici bu zorunlu dönüşümü gerçekleştirme sorumluluğunu yerine getirmeye hazır. Karar vericilerimizin de bu sorumluluk ve fırsata uygun olarak daha iddialı hedefler belirlemesi, sektörün gelişimini hızlandırıcı tedbirler alması gerekiyor. Ülkemizin geleceği güneştedir. GÜNDER Yönetim Kurulu olarak güneşin önünün açılması için karar vericilere önerilerimiz şu şekildedir:

• 2023 yılına kadar en az 20.000 MW yeni lisans kapasitesi ihdas edilmeli, bununla ilgili başvuru bölgeleri ve şartları acilen açıklanmalıdır.
• Özellikle enerji ihtisas bölgeleri ile ilgili lisans başvuru şartları şeffaf ve adil olmalı, önlisans başvuru yönetmeliği ölçüm şartı gibi gereksiz bürokrasiden arındırılarak yeniden oluşturulmalıdır. Karapınar, Karaman, Niğde ve Van gibi güneş enerjisi yatırım alanları ile ilgili mevzuat bir an önce tamamlanmalı, bu bölgelerle ilgili altyapı eksiklikleri tamamlanmalıdır.
• Lisanssız kapasitelerin yatırıma en kısa sürede dönüşmesi için gerekli tedbirler alınmalı, kısa sürede yatırıma dönüşme ihtimali olmayan kapasiteler düşürülerek gerçek yatırımcıya tahsis edilmelidir.
• Lisanssız üretimle ilgili imar ve enerji nakil hattı gibi problemli konuların haline yönelik iyileştirme tedbirleri alınmalıdır.
• Yerli ürün kullanımına yönelik teşvikler gözden geçirilmeli ve bu katkıların alınma süreçleri basitleştirilmelidir.
• “Güneş kentleri” konseptiyle, belediyelere hibe destekleri verilerek, tüketimlerini bu kaynaktan karşılamaları sağlanmalıdır.
• Binaların ve şehirlerin tasarımında güneşten yararlanma öncelikli olmalı, binaların güneşle enerji verimli yenilenmesi ve bütünleşik güneş enerjisi sistemleri kullanımı ilgili mevzuatlar çerçevesinde güvence altına alınmalıdır.
• Ulusal enerji tüketiminin en az üçte birini oluşturan ısıtma ve soğutma ihtiyaçlarının giderilmesinde öncelikli olarak güneş ısıl teknolojilerinden yararlanılmasına ve bu sayede kademeli olarak doğal gaz tüketiminin azaltılmasına yönelik eylem planı oluşturulmalıdır.
• Güneşle ısıtma ve soğutma, bölgesel ısıtma ve soğutma, güneşle proses ısısı üretimi ve ısı depolama alanlarında da örneklerle uygulamalar yaygınlaştırılmalıdır. Isıtma, soğutma ve proses ısısı üretiminde güneşten yararlanma, karbon salımını azaltmada ve enerji bağımsızlığımızı sağlamada önemli bir kaldıraçtır. Isıl güçte de, 2023 yılına kadar 20.000 MW ısıl güce ulaşılması hedefler arasında yer almalıdır.
• Mevcut çatılar güneşten hem elektrik hem de ısı üretimi açısından azami fayda sağlayacak şekilde ülkemizin düşük karbon hızlı büyüme sürecine ivedi dahil edilmelidir.
• AVM, otel, sanayi kuruluşu, tarımsal işletme, vb. yaygın etkisi olacak sektörel hibe programları başlatılarak, 3 yıl içinde her bir segmentteki örnek uygulama sayısı en az 1000’e çıkartılmalıdır.
• TÜBİTAK bünyesinde yeni bir çağrı oluşturularak, güneş teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik 5 yıllık bir program başlatılmalı, bu alandaki yerli üreticilerin bu programda yer alması sağlanmalıdır.
• Yeterince tecrübe kazanılarak risklerin tanımlandığı güneş sektöründeki finans koşulları iyileştirmeli, bankalar, özellikle teminat koşullarını, sigortalar, poliçe koşullarını gözden geçirmeli ve iyileştirmelidir.
• Ulaşım ve taşımacılıkta da güneş enerjisiyle bütünleşik çözümlerin geliştirilmesi, ülkemiz karbon salımlarını azaltmada etkin rol oynayacaktır.

Dr. Kemal Gani Bayraktar
GÜNDER Yönetim Kurulu Başkanı

Kaynak: Energyworld Dergisi

Dr. Kemal Gani Bayraktarenerjienerji gündemienerji haberlerienerji piyasasıenerji sektörügündergüneşGüneş Enerjisigüneş haberlerigüneş piyasasıgüneş sektörü
Yorumlar (0)
Yorum Ekle