Temiz üretim, bir üretim sürecinin çevre üzerinde en az etki oluşturacak şekilde planlanması için ortaya konulan yenilikçi ve sürdürülebilir bir yaklaşımdır. Bu üretim metodolojisinde tüm süreç boyunca temel olarak atıkların ve karbon emisyonlarının en aza indirilmesi hedeflenir.
Ayrıca maksimum düzeyde su ve enerji tasarrufu yapılması amaçlanır. Temiz üretim yaklaşımını benimseyen üreticiler malzeme ve enerji akışlarını analiz ederek kaynak azaltma stratejileri yoluyla endüstriyel süreçlerden kaynaklanan tüm emisyonlarını en aza indirecek yöntemleri ve teknikleri kullanmaya çalışır. Kurumsal sürdürülebilirlik politikalarını bu doğrultuda belirler ve gerekirse bu konuda yeni yatırımlar gerçekleştirir.
Temiz üretim, bir atık azaltma veya üretim sürecinden kaynaklı kirliliği kontrol altına alma politikası değildir. Zira, bu çalışmalar genellikle üretim süreci tamamlandıktan sonraki aşamalarda devreye girer. Bu yaklaşımlarda atıklar kontrollü bir şekilde bertaraf edilir veya çevre üzerindeki etkisi en aza indirilecek proseslerden geçirilir. Fakat temiz üretimde süreçlerin tamamı ileriye dönük olarak planlanır; atıklar, emisyonlar ve kirlilik için bir öngörü yapılır ve süreç sonunda bunların hiçbir şekilde oluşmaması için çalışmalar yürütülür. Bu sayede, kurumsal sürdürülebilirliğin en önemli bileşenlerinden biri olan çevresel sürdürülebilirlik bağlamında çok önemli bir adım atılmış olur. Bu yaklaşım, hammadde ve enerji tüketimini azaltır, atık oluşumunu engeller / azaltır, şirketin üretkenliğini artırır ve günün sonunda finansal faydalar olarak geri döner.
Peki bir temiz üretim süreci nasıl planlanır veya var olan bir süreç nasıl daha temiz hale nasıl getirilir? Bu konuda yapılacak çalışmalar elbette üretimle ilgili faktörlere bağlı olarak değişir. Üretimin nerede ve hangi metotlarla yapıldığı, üretim türü ve hacmi, üretimin hangi aşamalardan (kesme, işleme, enjeksiyon, kaynak, paketleme vs) oluştuğu gibi konular ortaya konulacak temiz üretim stratejisinin kapsamını belirleyecektir. Fakat genel anlamda yapılacak çalışmalar ve izlenecek yol haritası her üretim süreci için birbiriyle benzerlik göstermektedir. Şirketler, temiz üretim teknikleri kullanmak ve üretimlerini bu çizgide sürdürmek için aşağıdaki konuları ele alan planlar yapmalı, hedefler belirlemelidir:
– Enerji her alanda olduğu gibi büyük ya da küçük çaplı üretim yapan kurumlar için de en kritik kaynaklardan biridir. Enerji ihtiyacının olabildiğince düşük emisyonlu ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmesi son derece önemlidir. Bu sayede kurumsal karbon ayak izi hesaplamalarında en büyük kalemlerden biri olan enerji için bu oran ciddi şekilde azalacaktır.
– Kontrol ve otomasyon teknolojileri günümüzde her üretim sürecine doğrudan veya dolaylı olarak entegre edilebilir. Bu sayede üretim süreci boyunca ortaya çıkan kayıplar / fireler en aza indirilebilir. Üretim hızı artar ve süreç boyunca insan faktöründe kaynaklı hatalar azaltılır hatta sıfırlanabilir. Böylelikle, üretimin kalitesi artar ve kaynak kullanımı da minimuma indirilebilir.
– Eskiden ‘atık’lar bir üretim sürecinin sonunda her zaman en hızlı ve en az zahmetli şekilde bertaraf edilmesi gereken çıktılar olarak kabul edilirdi. Fakat günümüzde döngüsel ekonominin en önemli bileşenlerinden biri haline geldi ve artık yeni prosesler için bir hammadde olarak kabul ediliyor. Bu bağlamda, hangi alanda üretim yaptığı fark etmeksizin her üreticinin proses sonunda ortaya çıkan atıkları mutlaka bir kaynak olarak değerlendirmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım bir geri dönüşüm, iyileştirme veya yeniden kullanma uygulaması olarak ele alınabilir.
– Üretim sürecinin girdileri ve çıktıları hem bir bütün olarak hem de alt süreçler olarak analiz edilmelidir. Bir süreç boyunca tüketilen her bir kaynak (su, enerji, hammadde, zaman, işçilik vs.) doğru bir şekilde hesaplanmalı ve şeffaf bir şekilde raporlanmalıdır. Kapsamlı ve tutarlı bir şekilde hazırlanmış malzeme ve enerji diyagramları üretimin hedeflendiği gibi “temiz” olması için en önemli ön koşullardan biridir.
– Bir üretim süreci “temiz” olacak şekilde planlanabilir fakat pratikte istenilen sonuçlar elde edilemeyebilir. Bu nedenle, basit veya kompleks olması fark etmeksizin her sürecin sürekli olarak takip edilmesi ve çıktıların raporlanması gerekir. Bu sayede üretimi temiz olmaktan uzaklaştıracak unsurlar tespit edilebilir. Bunlar yanlış veya eksik planlama, yetersiz eğitim, yatırım eksikliği veya uygunsuz yöntemler olabilir. Tüm bunlar doğru bir şekilde belirlendikten sonra uygun aksiyonu almak çok daha kolay olacaktır.
Temiz üretim, sadece çevresel sürdürülebilirliğe değil kurumsal prestijin artmasına ve şirketin yeni pazarlara girerek finansal anlamda büyümesine de katkı sağlar. Ayrıca, yerel ve uluslararası düzeyde geçerli olan çevresel mevzuatlara, standartlara ve anlaşmalara uyum sağlamasını da kolaylaştırır.
Şirketler, temiz üretim için sadece kendi tesislerini değil, tedarikçilerinin işletme sahalarını da dikkate almalıdır. Tedarikçilerinin çevresel performansını ölçerken ve puanlarken mutlaka bu üretim anlayışının benimsendiğinden ve gerekli tekniklerin ve süreçlerin uygulandığından emin olmalıdır.
Dilek AŞAN – Taksim Danışmanlık / dilek@taksimdanismanlik.com – www.dilekasan.com