Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman, elektrikte rekabeti tüm ülke sathına yayabilmek için serbest tüketici limitini hızlı bir şekilde sıfırlamak gerektiğini söyledi. Hakman, dış kaynak imkanlarının kısıtlı hale geldiğini de belirterek “Bu durum enerji özelleştirmelerini imkansız kılar mı? İnşallah öyle olmaz ama öyle olma ihtimali de var” dedi.
Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman, DÜNYA`dan Mehmet Kara`ya konuştu. Sabancı`nın Alman E.ON ile yüzde 50-50 ortaklığı Enerjisa, Türkiye’nin elektrikteki kurulu güç açısından bir numaralı serbest oyuncusu. Dağıtımda da İstanbul Anadolu Yakası, Başkent ve Toroslar bölgelerini devraldı. Selahattin Hakman, enerji sektöründeki gelişmelerle, Enerjisa ve Sabancı Grubu`nun enerji alanındaki çalışmalarına ilişkin soruları cevapladı.
Türkiye son dönemdeki küresel gelişmelerden nasıl etkilendi, etkileniyor?
Son bir sene, gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarını artırmaya başladıkları, krizden çıkmaya başladıkları bir dönem oldu. Aynı zamanda gelişmiş ülkelerde krize karşı piyasaya verilen paranın azalması, gelişmekte olan ülkelere akan fonları da azaltmaya başladı. Bunun da sözünü ettiğimiz ülkelerdeki yatırım ortamına ister istemez bir etkisi oluyor. Türkiye de bundan payına düşeni alıyor. Yatırımlar için ihtiyaç duyduğu dış kaynakları bulmak, dahası elverişli şartlarda bulmak Türkiye için giderek zorlaşıyor.
Enerji sektörüne etkisi?
Bunun etkisini enerji sektöründe de görüyoruz. Önümüzdeki dönemde, geride bıraktığımız üç yılda olduğu kadar enerji yatırımlarının finansmanına gelecek kaynak bulmak, hele hele elverişli şartlarda bulmak mümkün olmayacak. Bu Türkiye enerji sektörünün önünde önemli bir sorun… Aslında elektrik sektörüne bakarsak görece arz fazlası olan bir dönemdeyiz. Finansmanla ilgili olumsuzluklarla, arz sıkıntısı yaşanan bir dönem yerine, böylesi bir ortamda karşılaşmış olmamız görece iyi bir durum. Uluslararası konjonktür nedeniyle dışarıdan gelecek kaynak daha kısıtlı olur. Peki bu durum gündemdeki enerji özelleştirmelerini tamamen imkansız kılar mı? İnşallah öyle olmaz ama öyle olma ihtimali de var.
Hiç mi olumlu gelişme yok?
Var tabii. Türkiye’nin çevresindeki ülkelerde yeni doğalgaz kaynakları bulunması, üretilmesi gibi gelişmeler yaşanıyor. Bunlar, Türkiye’nin önüne, doğalgaz tedarikinde yeni seçenekler koyuyor. Bunlardan biri Doğu Akdeniz gazıyla ilgili gelişmeler. İran’ın tekrar küresel dünyanın bir parçası olmaya yaklaşması da çok önemli. Irak önemli bir gaz üreticisi olma potansiyeli taşıyor. Bütün bunlar Türkiye için uzun vadede pozitif değerlendirilebilecek gelişmeler.
Son gelişmeler Sabancı Grubu’nun enerji stratejisini etkiledi mi?
Etkilemedi. Şunun için etkilemedi. Biz 2005 yılında enerji sektörüne girerken, bu sektörün uzun vadeli bakış açısı gerektirdiğini bilerek girmiştik. O zaman koyduğumuz 5000 MW kurulu güç hedefimizle ilgili bütün girişimlerimizi yapmış durumdayız. Bu kapasitenin 2560 MW’si şu anda devrede, üretimde. Bunun dışında yürüyen inşaatlarımız var. 1700 MW inşa halinde kapasitemiz var. 800-900 MW da mühendislik çalışmaları süren, güneş tarafında da ihalesini beklediğimiz projelerimiz var. Tüm bu proje portföyünün gerçekleştirilmesinde ne herhangi bir soru işaretimiz, ne gecikmemiz var. Her şey kendi akışı içinde devam ediyor.
Dört termik santralin özelleştirilmesi gündemde, katılacak mısınız?
Ortağımız E.ON ile geleceğe yönelik tanımladığımız 7500 MW’lik hedefimiz var. Çok kesinleşmiş değil ama elektrik üretim portföyümüzdeki kaynak dağılımında yaklaşık Türkiye’nin enerji miksine yakın bir dağılım hedefl iyoruz. Doğalgazın, kömürün, hidroliğin oranı neyse bizde de aşağı yukarı öyle olmasını öngörüyoruz ama tabii yenilenebilir kaynaklara biraz daha ağırlıklı vermek istiyoruz. Özelleştirme, bu hedefl eri gerçekleştirmenin yollarından sadece biri. İşletmedeki santralleri alabileceğimiz gibi lisansını alıp kendimiz yeni tesisler de yapabiliriz. Bu kömür santrali özelleştirmelerinin bir kısmı için şartname aldık, değerlendirmelerimizi sürdürüyoruz. İhalelere girip girmemek konusunda alınmış bir kararımız ok. Dışladığmız bir konu değil, ille olmalı da demiyoruz.
Finansman imkânlarının zayıflaması santralleri daha düşük fiyatlardan almak gibi bir fırsat sunmaz mı size?
İş planımıza uygun bulur ve ona göre ihalelere girmeye karar verirsek belki bir fırsat yaratabilir. Ancak biliyoruz ki bir muhammen bedel olacaktır. Rekabetin azlığından ötürü daha ucuza alınabilme ihtimalinden söz ediyorsanız illa öyle mi olur çok emin değilim. Bekleyip göreceğiz.
EnerjiSa’nın son bir yılını değerlendirir misiniz?
Nereden nereye gelindi? 2014 sonu hedefleriniz neler? Bir kere 2013, Enerjisa için çok önemli yıl oldu. Toplam 630 MW kapasite devreye alındı. 600’ü HES’ten, bir bölümü de Balıkesir’deki rüzgâr santralimizin kalan kısmının devreye alınmasından… Son 12 ay içinde 8 adet proje devreye aldık. Bu herhalde enerji yatırımcısı şirketler arasında pek rastlanmış bir durum değildir. 2560 MW kapasiteye ulaştık. Bu kapasiteyle Türkiye’deki en büyük serbest üreticiyiz. Dağıtım ve satış tarafında ise yine hedefl ediğimiz hacme ulaştık. 2009’da devraldığımız Başkent bölgesinden sonra, AYEDAŞ ve Toroslar dağıtım ihalelerini de 2013 içinde kazandık ve devraldık. Bu yılın sonu itibariyle 2900 MW’ye ulaşacağız. Devreye almayı planladığımız iki önemli proje var. Bir Erzurum’daki Arkun HES, diğeri Adana’da Seyhan nehri üzerindeki Yamanlı HES.
Sektörün önünde sorun olarak gördüğünüz başka neler var?
Burada birkaç konudan söz edebiliriz. Birisi, Enerji Borsası’nın, EPİAŞ’ın kurulması çok gecikti. Kanun’a göre Ekim’de kurulması gerekiyordu. Burada adımların atılması gerekiyor. Önümüzdeki dönemde, serbest tüketici limitinin hızlı bir şekilde sıfırlanıp tüm tüketicilerin bunun avantajlarından yararlanabilmesini sağlamak, rekabeti tüm ülke sathına yayabilmek çok önemli. Aslında bu sene 4500 yerine daha aşağıya inilebilirdi. Altyapı eksiklikleri gerekçe gösterilerek bu yapılmadı. Bu eksiklikleri hızla ortadan kaldırıp, serbest tüketici limitini hızlı şekilde en azından 2015 yılındaki takvimi geciktirmeden sıfırlamak lazım. Bunun yapılması halinde Kanun’da da tarif edildiği gibi son kaynak tarife yapısı dışında, fiyatların rekabet koşullarında oluştuğu bir yapıya geçilmesi gerekiyor. Hazırlıkları devam ediyor. Ama bu adımları daha hızlı şekilde tamamlamak gerekir.
Regülasyonla ilgili sıkıntılar var mı?
Doğrudan doğruya regülasyon değil ama sektör için en önemli konularından biri de özelleştirmeler, kamu payının azaltılması… Serbest rekabetçilikten söz ediyorsak en önemli mesele budur diyebiliriz. Devletin elektrik satış ihalesi düzenlemeye başlamasını da piyasanın daha rekabetçi hale gelmesine doğru atılmış bir adım sayabiliriz. Ama asıl önemli olan özelleştirmelerin tamamlanması.
Doğalgaz tarafında bir rekabet sorunundan söz ediliyor…
Hazırlıkları süren yeni Doğalgaz Kanunu’ndan beklentilerimiz büyük. Serbestleşmeye, liberalleşmeye, rekabetçi bir piyasaya dönük, doğalgaz sektörüne özgü adımların tanımlanmasını ve bu adımların atılmasını, tamamlanmasını bekliyoruz. Yeni Kanun’un içinde tartışılabilecek birçok nokta olsa da genel hatlarıyla bu yönde ilerlendiğini görüyoruz. Bu da olumlu bir şey…
Peki kanun çıktı diyelim, BOTAŞ’ın elindeki kontratlar ve mevcut sübvansiyonlu satış fiyatları, serbestleşmeye izin verir mi?
Bir kere ithalatın serbest bırakılması lazım. Bugün LNG dışında BOTAŞ’ın ithalat yaptığı ülkelerden doğalgaz getirmek mümkün değil. Buna izin verilmeli. Bunun için de yasa değişikliği şart. Orada diyor ki BOTAŞ’ın ithalat yaptığı ülkelerdeki doğalgazı getirmek yasak, spot LNG dışında. Tabii piyasada BOTAŞ’ın bu denli sübvansiyonlu fiyatıyla rekabet edecek gazı bulup getirmek de kolay iş değil. Ama BOTAŞ bu sübvansiyonları nereye kadar sürdürebilir? Bu bir soru işareti. İkincisi BOTAŞ’ın kontratlarındaki gaz miktarı, ülkenin ihtiyacını karşılayamaz hale gelmeye başlıyor. Dolayısıyla burada Türkiye’ye gelecek yeni gaz hacimlerine behemahal ihtiyaç var.
Elektrik fiyatları nereye doğru gider?
Arz fazlası devam ediyor. Yani fiyatlar üzerinde, arz tarafından gelen bir baskı var. 2013’te artmamasının nedeni de buydu. Bir de talep beklentilerin çok altında, yüzde 1.3 arttı. Buna karşılık ciddi düzeyde yeni kapasite devreye girdi. Bu yıl da aynı durum devam edecek. Bunu değiştirebilecek birkaç faktör var. Biri yağış durumu. Eğer daha kurak bir ortam olursa arz tarafını zayıfl atacaktır. İkinci faktör de maliyet tarafında, yani doğalgaz fiyatında bir artış olup olmaması. maliyetler tarafından fiyatları etkileyecektir.
Kaynak: Enerji Günlüğü