% 150’yi aşan zamlara karşı ‘Hammadde Güç Birliği Platformu’nu oluşturduklarını açıklayan PAGEV Başkanı Eroğlu: “Dünyadaki toplam hammadde ithalatının yarısına sahip Çin ve Türkiye, kartele karşı iş birliğine giderek spekülatif fiyatları düşürebilir”
PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu’nun listesinin oy birliğiyle tam destek aldığı 2020 Genel Kurulu’nda, hammadde fiyatlarındaki % 150’yi aşan astronomik artışa karşı “Hammadde Güç Birliği Platformu” üzerinden petrokimya karteliyle mücadele etme kararı alındı. Çin dünyanın en büyük hammadde ithalatçısı. Türkiye bazı hammaddelerde ikinci diğerlerinde ise ilk 5’te. Örneğin
KARTEL ÜRETİMİ KISIP FİYATLARI UÇURDU
OPEC’teki kartel yapıya benzer şekilde hareket eden petrokimya devlerinin, üretimlerini kısmalarıyla fiyatları zirve noktalara tırmandırmayı hedeflediklerini savunan Eroğlu, pandemi koşullarında tedarik zincirinde oluşun aksaklıklar veya navlundaki sorunları bildiklerini ancak % 150’yi aşan astronomik fiyat artışlarının perde arkasındaki asıl sebebin petrokimya kartelinin, çeşitli bahanelerle arzı kısması olduğunun altını çizdi. Bazı tesislerini tamamen kapatarak hammadde arzını kısan ve neticede piyasadaki malın azalmasına, böylece hammadde fiyatlarının rekor seviyelere çıkmasına yol açan petrokimya şirketlerinin, ‘yok satan’ malın fiyatının uçmasını planladıklarını ve bunu başardıklarını anlatan Eroğlu, kartelin bu oyununu bozmak için sektörü bilgilendirdiklerini söyledi. PAGEV, TOBB ve TOBB’a bağlı pek çok meslek örgütü ve sivil toplum örgütüyle ortak toplantılar yaptıklarını belirten Eroğlu, ayrıca yazılı ve görsel medya üzerinden de kamuoyunun gündemine sorunu taşıdıklarını ve çözüm önerilerini paylaştıklarını ifade etti. Eş zamanlı olarak Ankara’da kamuyla temaslarda bulunduklarını ve devletten de bu konuda sanayiciler olarak atılması gereken adımlar hakkında destek istediklerini belirten Eroğlu; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdinde art arda toplantılar gerçekleştirerek hammadde fiyatları hususunda ilgili bakanlıklara da çözüm önerilerini sunduklarını ifade ederek şöyle konuştu: “PETKİM’in bu kritik süreçte ihracat yerine, iç piyasayı öncelemesi gerekiyor. Kendi üreticimiz mal bulamazken PETKİM’in, üretimini dışarıya hem de daha ucuz fiyata satarak ‘ihracat şampiyonu’ olmasını kabul etmiyoruz. Üretimini tamamen iç piyasaya yönlendirmesi gerektiğini düşündüğümüz PETKİM’in, tüccarların elindeki malı, al-sat yolu alıp satarak fiyatların yükselmesini tetiklemesini de yanlış buluyoruz. PETKİM, ülkemizde hammadde konusunda fiyat liderliği yaptığından stratejisini, yerli üreticinin lehine olacak şekilde düzenlemelidir. Öte yandan fiyat artışlarına yönelik ‘kartel yok, bu zamlar enflasyonu tetiklemez, zamlar navlun fiyatlarından kaynaklı…’ şeklindeki matematiğe aykırı söylemleri ret ediyoruz. Yatırım yapan, üreten, istihdam sağlayan ve ihracat yaparak Türkiye ekonomisine katkı sunan sanayiciler olarak PETKİM’in, üzerine düşüne yapması gerektiğini öte yandan devletimizin de vergiden arındırılmış hammadde ithalatının yolunu açmasını talep ediyoruz. Bu arada üreticilerimizin, mümkün oldukça geri dönüştürülmüş hammadde kullanımını arttırması ve ihtiyacı kadar hammadde almasını, fazladan stok olacak şekilde panik alımı yapmaması gerektiğinin altını çiziyoruz” dedi.
HAMMADDE FİYATLARI ÇAKILACAK
Hammadde fiyatlarındaki zamların perde arkasında arzı kısan petrokimya şirketlerinin olduğunun altını çizen Eroğlu, 2021 yılında Çin’de devreye girecek devasa petrokimya üretim tesisleriyle birlikte spekülatif olarak arttırılan hammadde fiyatlarının altıncı aydan sonra çakılacağına dair beklentilere yer vererek şöyle konuştu: “PAGEV olarak nasıl Avrupa’daki Plastik Mamul Üreticileri Birliği (EUPC) ile iş birliği yapıyorsak, Çin’deki meslek odaları ve üreticilerle de görüşüyoruz. Çinli meslektaşlarımız, hammaddedeki astronomik fiyatlara direneceklerini ifade ediyorlar. Dolayısıyla bizim de Türkiye’deki üreticiler olarak stoklarımızı minimum düzeyde tutmamız gerekiyor. Dünyanın toplam hammadde ithalatının yarısı Çin ve Türkiye’ye ait. Bir başka değişle bu iki ülke birlik olunca piyasalara etki edecek güce sahipler. Çin, dünyadaki en büyük plastik mamul üreticisi. Türkiye ise altıncı en büyük üretici. Ülkemiz, Avrupa’da ise Almanya’dan sonra ikinci en büyük üretici. Dolayısıyla Çin ve Türkiye ihtiyaç duyulan plastik hammaddeleri yurt içindeki petrokimya tesislerinden almanın yanında ciddi oranda ithalatta yapıyorlar. Çin, dünyanın en büyük plastik hammadde ithalatçısı konumundayken Türkiye, bazı kalemlerde ikinci bazı kalemlerde ise hammadde ithalatında ilk beşte yer alıyor. Örneğin Plastik sektörünün en çok ihtiyaç duyduğu oyuncaklarda, ambalajlarda, arabalarda, inşaat malzemelerinde, şırıngalarda ve bir daha çok alanda kullanılan Polipropilen hammadde de Çin 7 milyon ton civarı ithalat yapıyor. Bu rakam Çin’in, dünya toplam ithalatında %43’lük kısmı tek başına gerçekleştirerek ithalatta birinci sırada yer aldığını gösteriyor. Türkiye ise Polipropilende 2 milyon tonu aşan ithalatıyla, dünya ithalatının %13’lük kısmını tek başına gerçekleştiriyor. Bu tabloya göre Türkiye ve Çin, Polipropilen hammaddesinde dünyadaki toplam ithalatın %55’den fazlasını gerçekleştiriyorlar. Aynı oranlar küçük farklılıklarla başka hammadde tipleri için de geçerli. Çin’deki meslektaşlarımızın oluşturduğu meslek örgütleriyle yakın çalışma içerisindeyiz. Bu çerçevede petrokimya kartellerinin arzı bilinçli olarak kısarak hammadde fiyatlarını astronomik arttırdığı dönemde dünyadaki ithalatta en önemli paya sahip Türkiye ve Çin’in, plastik üreticileri olarak hem sanayicilerimizi bu yıkıcı fiyat artışlarından korumak hem de günün sonunda iğneden ipliğe birçok üründe kullanılan plastik ürünler sebebiyle ülkelerimizin enflasyonun körüklenmesini engellemek için güç birliği oluşturduk. Hedefimiz hep birlikte petrokimya kartellerinin altı boş, spekülatif fiyatlarını kırmak için alım gücümüzü eşgüdümlü kullanmaktır. Çinli plastik mamul üreticileri, geçmiş yıllarda da kendi içlerinde birlik halinde hareket edip, bu tür suni fiyat artışlarına başarıyla direnmişti. Şimdi iki büyük plastik hammadde kullanıcısı olarak güç birliği içinde bu oyunu bozacak, alım gücünü organize edeceğiz. Çin’de plastik üreticilerini temsil eden meslektaşlarımızı temsil eden dernekler, Çin yeni yılı tatili sonrası (yeni bitti), hammadde fiyatlarını arttırmak isteyen petrokimya şirketlerine direneceklerini, stokları kritik seviyeye gelene kadar hammadde almayacaklarını, mümkün olan ürünlerde ise geri dönüşümden elde edilen hammaddeler kullanacaklarını, hatta bu konuda enflasyonla mücadele etmek isteyen merkezi idare ile de koordineli olarak mücadele edeceklerini bize bildirdiler. Nitekim uluslararası kuruluşlardan da teyit ettiğimiz Çin’deki yeni petrokimya tesislerinin, 2021 yılı 6. ay itibariyle devreye girişiyle Çin’in Polipropilen hammaddesi ithalatının %57 düşeceğini biliyoruz. Çinli meslektaşlarımız, dünyadaki en büyük ikinci hammadde ithalatçısı olan Türk plastik sanayiden birlikte hareket etme yönünde talepte bulundular.”
ÇİN, YENİ YATIRIMLARINI DEVREYE ALIYOR
Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Çin’de 2021 yılında devreye yeni girecek Polipropilen tesisleriyle mevcut kapasiteye %15 daha üretim kapasitesi eklenecek ve bu durumdan artan hammadde arzıyla birlikte fiyatlar aşağıya inecek. 2021 altıncı ayına kadar devreye girmesi beklenen yeni petrokimya tesisleriyle birçok ana plastik hammaddesinde arz fazlası oluşması ön görülüyor. Dünyanın en büyük iki hammadde ithalatçısı olan Çin ve Türkiye’nin birlikte hareket edip, alım gücünü kullanması halinde hammadde fiyatlarının, geçmiş yıllarda yaşanan bu tür spekülatif fiyat balonlarının söndüğü gibi şimdi de 1-2 ayda %100’lük düşüş yaşayabileceği beklentisi var.
Bu çerçevede iki ülke alıcıları olarak;
1-) Kartel gibi hareket eden petrokimya şirketlerinin pompaladığı ‘fiyatlar daha da uçacak’ spekülasyonu ile yeni hammadde alınmaması gerekiyor. Stoklar kritik seviyeye gelene kadar alımlara ara verilmeli. Özellikle 6. ayda devreye girmesi beklenen yeni petrokimya tesisleriyle ortaya çıkacak aşırı hammadde bolluğuna göre hammadde alım planlaması yapmaya özen gösterilmeli
2-) Mümkün olan tüm ürünlerde geri dönüşümden üretilmiş hammaddeler kullanılmalı
3-) Türkiye’deki petrokimya şirketlerinin fiyatlama hareketleri ve müşteri ilişkilerinin yakından takip edilerek, özellikle böyle zor dönemde müşterisi konumundaki sanayicilere, hammadde tedarikinde sorun çıkarmayan, müşteri dostu fiyatlama yapanların ayrıca ödüllendirilmesi.
Ülkemizdeki sanayicilerimizin alınan bu kararlarla uyumlu hammadde alım politikası güdecekleri ve Petrokimya Kartellerinin ve bu yapının yarattığı ortamdan yararlanıp on binlerce ton hammadde stoklayanların, üretim gücünden iyi bir ders alacağı ve ellerindeki stoklardan büyük zarar edecekleri sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. İş birliği içinde oluşturduğumuz ‘Hammadde Güç Birliği Platformu’nun, ortaya koyduğumuz diğer çözüm önerileriyle birlikte hem daha fazla firmanın üretimi durdurmasını engelleyeceğini hem de vatandaşa yansıyacak yüksek enflasyonu önleyeceğini net görüyoruz. Nisan başından itibaren Türk Plastik Sanayicileri olarak bizler de Çinli meslektaşlarımızla mutabakat kaldığımız şekilde hammadde alımlarımıza ara vereceğiz ve pazarın %55’den fazlasını temsil eden alıcılar olarak alım gücümüzle petrokimya kartellerinin ellerindeki hammaddenin fiyat olarak çakılmasını sağlayacağız.
KARTELİN ZAMLARIYLA FİYATLAR NEREDEN NEREYE GELDİ?
Hammadde | PVC | GPPS | HIPS | AYPE | YYPE | PP | ABS | |
9 Aylık Fiyat Artışı | 140% | 191% | 186% | 120% | 77% | 110% | 123% |
Tablo-1- Hangi hammadde ne kadar zamlandı?
Petrol üreticisi OPEC’e benzer kartel yapıya sahip petrokimya şirketleri, dünya çapında üretim kısıntısına gitti. 2020 Kasım ayından itibaren çeşitli bahanelerle üretimlerini kapattılar. Arzı azalttılar ve fiyatları ortalama %150’den fazla arttırma hedeflerine ulaştılar. Örneğin petrol fiyatları 2018’de 60 dolarken 1000 dolar olan PVC hammadde fiyatı, 2021 yılında petrol fiyatı yine 60 dolarken % 110 artarak 2100 dolara fırladı. Yani petrol fiyatı aynıyken hammadde fiyatı % 110 daha yüksek hale getirildi.
FİYAT ARTIŞLARI FİRMALARI VURDU
Zamlarla fiyat İstikrarı tamamen kayboldu. Üreticiler, müşteriye fiyat veremiyor. Bir gün önce yapılan maliyet hesabı ertesi gün geçersiz kalıyor. Üretici, “aldığım siparişleri hammaddeyi bu kadar yüksek fiyattan satın alarak üretemem, fiyat artışından ortaya çıkan aradaki farkı-zarar olarak ben karşılayamam” dese süpermarketler, otomobil yan sanayi, beyaz eşya ve yan sanayi gibi sabit fiyatlı ihalelerde büyük cezalarla karşılaşıyor. Dolayısıyla hammadde fiyatlarındaki astronomik zamlar sadece müşteri kaybı değil, cezaları da beraberinde getiriyor ve güven kaybına yol açıyor. Üretici, zamma rağmen hammadde alıp üretimine devam etmek zorunda kalsa bu kez iş daha da kötüye gidiyor ve maliyetin %60-%70’ini oluşturan hammadde olduğundan siparişi, ortalama %90 zararla üretmek durumunda kalan üretici iflasla karşılaşıyor. Çünkü hiçbir firmanın %90 zararla yaşama şansı, istihdam ve üretim yapma şansı olamaz.
ÜRETİCİNİN NEFESİ KESİLDİ
Zamların bir başka olumsuz yansıması ise üreticinin öz sermayesini eritmesidir. İşletme sermayesi zamlar karşısında her gün eriyen üretici elindeki parayla dün 100 kilo aldığı hammaddeden bugün 50 kilo bile alamıyor. Firmaların emekleriyle elde ettikleri kazanımları bir avuç kartelin cebine akıyor. Üretici, para bulmak için bankaya gitse kredi alması zor çünkü faizler yüksek. Maalesef tefecinin eline düşenler bile oluyor. Hammadde fırsatçılığında bir yanda petrokimya karteli, bir yanda banka, bir yanda tefeci üreticinin adeta nefesini kesiyor. Fabrikayı kapatıp çalışanları izine gönderen firma sayısı, kısmi çalışan firma sayısı her gün artıyor. 750’ye yakın firmamız üretimini kısmi olarak durdurdu. Firmaların bazıları da, “Üretim yapıp zarar edeceğime, elimdeki hammaddem depomda kalsın kendi kendine %150 artar ve üreterek kazanamayacağımı bu şekilde elde ederim” şeklinde hesaplara giriyor. Maalesef yüksek vade farkıyla hammadde finansmanı yapan tefecilerin eline bile düşenler oluyor. Bu tabloyla birlikte firmalar, üretimden soğutuluyor.
ENFLASYONDA YENİ RİSK: HAMMADDE ZAMLARI
Sanayiciyi zora sokan yüksek fiyat artışları, enflasyonu da körüklüyor. Gıda ambalajından plastik ipliklerle dokunan kıyafetlere, temizlik malzemeleri ambalajından ayakkabıya, içecek şişelerinden mutfak eşyalarına ve daha birçok alanda tüketicilerin hayatına direkt etki eden plastik ürünler, hammaddedeki fiyat artışlarına bağlı olarak zamlandı. 0,5 litrelik PET su şişede maliyetin %80’i şişenin kendisidir, rafine Ayçiçek yağı fiyatının %11’i plastik şişeye ait, çarşı/pazarda satılan kıyafetlerin maliyetinin %20’si dokundukları plastik ipliğin fiyatıdır, ayakkabı maliyetinin %50’sini yine plastik taban/kaplama maliyeti oluşturur. Dar gelirli vatandaşın ana öğün yemeği olan makarna fiyatının % 16’sını da yine plastik ambalaj oluşturur. Bu hammadde artışları günün sonunda ciddi enflasyon olarak karşımıza çıkacak. Üretim, istihdam ve ihracatı zorlayan hammadde zamları, özellikle dar gelirli tüketiciyi enflasyon üzerinden vuracak.