Kömürün AB elektrik üretimindeki payı, “kömürden çıkış” (coal phase-out) politikası ve Paris İklim Anlaşması’nın uygulamaya geçmesiyle gün geçtikçe azalmaktadır.

Türkiye’de ise, elektrik üretimi kömüre dayanmaya devam etmekte ve planlanan termik santrallerle 19 GW’lık mevcut kurulu kömür gücünün 2 katından daha fazlasına çıkması söz konusudur. Temmuz 2019 itibariyle toplam 33 GW’lık 30 yeni kömürlü termik santral projesi (lisanslı, duyurulmuş veya lisans öncesi aşamada, 100 MW üstü kurulu güçte) bulunmaktadır. Kömüre dayalı elektrik üretiminin halihazırda yarattığı yoğun hava kirliliği düşünüldüğünde, kömür kullanımının artırılması halk sağlığı için büyük bir risktir.

Yayımlanan rapor, 2019 yılında Türkiye’de işletmede olan linyit, taş kömürü veya asfaltit kullanan 28 adet büyük (100 MW ve üzeri kurulu güce sahip) kömür santralinin hava kirliliği yoluyla yarattığı sağlık yükünü tahmin etmeyi amaçlamaktadır. 2019 yılı sonu itibariyle kömürlü termik santraller Türkiye’de elektriğin yaklaşık % 37’sini üretmektedir. Bu analiz, HEAL’in 2015’de yayınladığı Ödenmeyen Sağlık Faturası raporunun ayrıntılı bir güncellemesidir.

Türkiye’de Çevreyi Kirleten ilk 10 Santral

Kömürün Sağlığımıza Etkilerinin Rakamlara Yansıması

– 4 bin 818 erken ölüm

– 3 bin 70 erken doğum

– 26 bin 500 çocukta bronşit vakası

– 3 bin 230 yetişkinde yeni bronşit vakası

– 5 bin 664 hastane başvurusu

– 237 bin 37 astım ve bronşit semptomu gösterilen gün (astım hastası çocuklarda)

– 1 milyon 480 bin iş günü kaybı

– 11 milyon 300 bin hasta geçirilen gün

Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’in (Health and Environment Alliance) Raporunun Tamamına Ulaşmak İçin TIKLAYIN>>>