Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom’un yakıt biriminin bir parçası olan Novouralsk bölgesindeki sanayi tesisi NPO Centrotech’den uzmanlar, 700 atmosfer (68,9 megapaskal) çalışma basıncına sahip, hidrojenin depolanması ve taşınması için çeşitli hacimlerde metal kompozit silindir prototipleri geliştirdi, üretti ve başarıyla test etti.
Ultra yüksek basınçlı metal kompozit silindirler listesinde 50 litre hacimli hidrojen depolamaya ve taşımaya yönelik bir prototip silindir de yer alıyor. Bu benzersiz silindir, Rosatom’un Kompozit Bölümü bünyesindeki şirketler tarafından üretilen malzeme ve bileşenlerden oluşuyor. Silindir, alüminyum alaşımdan yapılmış ve özel olarak tasarlanmış bir astara (iç sızdırmazlık katmanı) ve Rosatom Kompozit Bölümü’ne bağlı şirketlerin seri üretimini yaptığı karbon fiberden yapılmış takviye bobinine sahip.
50 litrelik prototip metal-kompozit silindirin testi silindirin, 700 standart atmosfer çalışma basıncına sahip bir silindir için tüm zorunlu gereklilikleri karşıladığını doğruladı. Test sırasında prototip, gerekli mukavemet marjını gösterdi (2.4’lük bir güvence faktörü ile maksimum yüklere dayandı) ve döngüsel yüklere karşı dayanıklı olduğunu ispatladı.
NPO Centrotech’in mühendislik ve teknolojik yaklaşımları, hidrojen yakıtlı araçlar da dahil olmak üzere hidrojenin depolanması ve taşınmasına yönelik büyük hacimli ultra yüksek basınçlı metal-kompozit silindirleri içerecek bir endüstriyel çözüm ve genişletilmiş bir ürün yelpazesi üretmek için kullanılabiliyor. Rosatom’un Kompozit Bölümü uzmanları, planlanan ultra yüksek basınçlı metal-kompozit silindirlerin seri üretim sürecindeki gelişmelere ve söz konusu silindirlerin kullanıma ilgi duyduklarını belirttiler.
Rosatom’un kompozit bölümünün bir parçası olan şirketin Ticari Direktörü Alexander Kuralesov, konuyla ilgili olarak şunları belirtti: “Metal kompozit silindir üretimi, karbon elyaf tüketen önemli bir sektördür. Tahminlerimize göre, 700 atmosferlik ultra yüksek basınçlı kompozit silindirlerin kullanımı, hidrojen yakıtlı araçların bir parçası olarak hidrojen depolamak için standart ve kabul görmüş bir çözüm haline gelirken, talebi 2030 yılına kadar üç ila beş kat artacaktır.”