Uluslararası Enerji Ajansı’ndan (IEA) Fatih Birol’un ifadelerine göre, nükleerin küresel enerji karışımındaki düşüşü karbon emisyonunu azaltma konusunda ekonomiye ve diğer çabalara karşı bir tehdit oluşturmakta olup Mart 2011’de Japonya’da meydana gelen Fukushima nükleer santral felaketinden beri, güvenlik konuları, artan masraflar ve teknolojik engeller nükleer projeleri yavaşlattı. Aynı zamanda, devletlerin küresel ısınmadan sorumlu sera gazı emisyonlarını kesmek için iddialı hedefler koymasına rağmen, emisyonlar 2018’de yüksek seviyedeydi.
Paris’teki bir konferansta Birol yaptığı konuşmada: “Bu durum devlet başarısızlığının bir sonucudur”
Birol, Avrupa’daki enerji karışımına nükleerin katkısının emisyonlar ve ekonomilerin her ikisi için de büyük sonuçlar doğurarak 20 yıl içinde %25’ten %4’e düşebileceğini de söyledi. Birol aynı zamanda, küresel enerji karışımında kirleten fosil yakıt paylaşımının 1990’da olduğu aynı seviyeler olan %63’te sabit kaldığını söyledi. Eylül’de yayınlanan yıllık Dünya Nükleer Endüstrisi Durum Raporu’na göre, yenilenebilir enerji de masraflar düşüp kapasite arttıkça nükleer enerjiye tehdit oluşturacaktır. Birol, küresel ısınmanın üstesinden gelmek için nükleerin güç sektöründe toplam emisyonun %40’ından sorumlu bir role sahip olduğunu söyledi.
Kaynak: Reuters – Hazırlayan: Dünya Enerji Konseyi / Türk Milli Komitesi