Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğünce bir otelde düzenlenen “İklim Değişikliğinin Su Kaynaklarına Etkisi Projesi” kapanış toplantısına katılımdı.
Konuşmasında iklim değişikliği ile ilgili yürütülen çalışmalara da değinen Eroğlu, küresel iklim değişikliğinin en büyük etkisinin su kaynakları üzerinde olduğuna dikkati çekti.
Çalışmalar çerçevesinde temiz, yenilenebilir enerji kaynaklarının hemen devreye sokulduğunu ve en büyük payın da hidroelektrik enerji olduğunu ifade eden Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hidroelektrik enerjiye bazıları karşı çıkıyor ama oturup bir düşünmeleri lazım. Ezbere değil de bunu gerçekten inceleyerek kararlarını vermeleri lazım. Gaza gelmemeleri lazım. Bazı ülkelerin ‘Türkiye enerjiye sürekli bağımlı olsun’ şeklinde onların verdiği gaza bağlı kalmayarak, bunu serbest bir şekilde düşünürlerse, hidroelektrik enerji yenilenebilir, temiz bir enerji kaynağıdır. Tabiatı tahrip etmiyor.
Yenilenebilir enerji kaynağı olması dolayısıyla biz de gerçekten bu konuya çok büyük önem verdik. 2003’te ben DSİ genel müdürüyken, 26 milyar kilovatsaatlik yılda bir üretim potansiyeli varken biz bunu yılda 91 milyar kilovatsaate çıkardık. Yani şu anda yağışlı zamanlarda bu yanan üç ampulün bir tanesinin enerjisi hidroelektrik enerjiden sağlanıyor. Kurak veya ortalama yağışın olduğu dönemlerde 4 tane ampülden bir tanesi hidroelektrik enerji kaynaklarından sağlanıyor. Yılda en az 11 milyar dolar doğalgaz ihracatını bu şekilde önlemiş oluyoruz.”
Bakan Eroğlu, ormanlarda Hidroelektrik Santralleri (HES) için verilen alanın koca bir okyanusta bir damla gibi olduğunu ama bir ağaç kesildiğinde de 5 ağacın dikildiğini, HES’lerin aynı zamanda taşkınların önlenmesine de çok büyük katkılar sağladığını belirtti.
Su kaynaklarını korumak için şimdiden tedbir alınması gerektiğine dikkati çeken Eroğlu, bu çerçevede bütün 81 ilde mevcut su kaynaklarının ve gelecekteki durumlarını gösteren bir eylem planının hazırlandığını ifade etti.
Şehirlerin içme suyu ihtiyacını karşılamak için de çalışmalar yapıldığını dile getiren Eroğlu, Ankara için Gerede projesinin olduğunu, tek başına 32 kilometrelik dünyanın en uzun içme suyu tünelinin de önümüzdeki yıl biteceğini bildirdi. Eroğlu, böylelikle 2060 yılına kadar Ankara’ya kalıcı bir çözümün bulunmuş olacağını belirtti.
Sulamalarla ilgili yapılan 320 baraj olduğuna, baraj ve göletlerde suyu biriktirmek için uygulamalar yapıldığına değinen Eroğlu, bu konuda yeni bir çalışmanın başlatıldığını bildirdi. Eroğlu, şunları söyledi:
“Mümkün olan yerlerde yeraltı barajlar yaparak, bu biriktirmeyi sadece yüzeydeki baraj ve göletlerle değil yer altında da biriktirmek, yeraltı sularını da beslemek. Atık su arıtma tesisinden çıkan suların tekrar ikinci bir arıtmadan geçirmek suretiyle bunu sulamada kullanmak. Ona başladık nitekim. Hatta büyük oteller gibi yerlerde çift şebeke kullanmak suretiyle banyo sularını vesaire bunları bir yerde toplayıp, arıtarak rezervuarlarda kullanmaya varıncaya kadar bunları şimdiden düşünmemiz gerektiği kanaatindeyim. İşte bu projeyle bunlar da yapıldı. Yakın bir gelecekte otellerdeki bina içi tesisatlarını iki şebeke olarak yapacağız. Çok su kullanan yerlerde bunu yapmak mecburiyetindeyiz. Çünkü suyun pek çoğu banyolardan kaynaklanan nispeten temiz sular. Rezervuarlar en çok su kullanan tesisatlardır. Bunu buralarda kullanmak gerçekten su tasarrufu konusunda büyük bir mesafe kat edilmesine vesile olacaktır.” ifadelerine yer verdi.
Eroğlu, yeni dönemde bin 71 baraj gölet ve sulama tesisini 31 Aralık 2019 saat 16.59’a kadar bitirmek için hedefe kitlendiklerini, gerçekleştiğinde bunun bir dünya rekoru olacağını söyledi.
Kaynak: Enerji Enstitüsü