İş Bankası Kurumsal Krediler Tahsis Bölümü Müdürü Can Yücel, ihtiyacın net belirlendiği ve yapılabileceklerin somutlaştırıldığı tüm hallerde yatırımcıya kredi vermek konusunda açık olduklarını belirterek, “Son dönemde enerji alanındaki büyük kredilendirmelere bakıldığında hepsi aslında piyasayı desteklemek konusunda bankaların iyi niyetine işaret etmektedir.” ifadelerine yer verdi.
Enerji sektörünün bugün geldiği noktada bankaların ciddi katkısı bulunduğunu dile getiren Yücel, yatırımcıların iştahını bankaların büyük ölçüde karşıladığını belirtti.
Yücel, Türkiye’de kurulu gücün son 5 yılda yüzde 50 artışla 77 bin megavatı geçtiğini belirterek, şöyle sürdürdü:
“Bu hem Türkiye’ye olan yatırımcının ilgisi hem de bankaların bu yatırımları fonlama kapasitesiyle alakalıydı. O dönemlerde ülke hem yüzde 7’lerde büyüyordu ve yeni kapasitenin, ihtiyaçları karşılamak için devreye girmesi gerekiyordu. Biz o günden bugüne kadar yatırımları fonlamayı sürdürdük ve hala devam ediyoruz. Son 2-3 yıldaki gelişmeler enerji tarafında ülkenin geçmiş yıllara göre daha yavaş ve ağırlıkla hane halkı tüketimine ve kamu harcamalarına dayalı büyümesiyle de ilgili olarak talebi düşürdü ve şu anda piyasada bir kapasite fazlası var.”
Türkiye’de çeşitlendirilmiş enerji portföyünün varlığına ve yenilenebilir enerji tarafındaki alım garantilerini de değinen Yücel, şu anda şirketlerin geçmişe göre düşük fiyatlarla üretim yaptığını ve bunun mevcut piyasa dinamikleriyle sürdürülmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Türkiye’de mevcut durumda talep artışının arzın gerisinde kaldığını ifade eden Yücel, bu durumun arz fazlası ve piyasa fiyatlarında dalgalanmaya sebep olduğunu dile getirdi.
Yücel, beklentilerinin 2018 ile başlayarak 2020-2021’lere kadarki periyotta bu arz fazlasının emileceği yönünde olduğunu söyledi.
Ülkenin büyümeye devam edeceğini belirten Yücel, “Biz tekrar 2007’lerden sonraki periyotta bu piyasayı fonladığımız koşullara dönmüş olacağız. Döndüğümüzde hem piyasa mekanizmaları daha oturmuş hem üretim çeşitliliği artmış hem de üretim ile dağıtım tarafında özelleştirilmiş, kamu kontrolünün güvenlik ve birtakım ihtiyaçlar hariç çokça kalmadığı, serbest piyasa koşullarının işlediği bir döneme geçeceğiz. O sağlıklı döneme geçene kadar biz bankalar olarak sektöre olan dikkatli ve seçici bir şekilde yaklaşacak ve koşullu iyimserliğimizi muhafaza edeceğiz.” dedi.