“Jeotermal “3 Düşünüp 1 Yapılması” Gereken Bir Sektör…”

Barok Yatırım Enerji Ltd. Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Ertan: “Jeotermal projeleri, proje alanının yapısı bazında farklı kaynak riski bulunduran projeler. Bazı sahalarımızda CO2 oranı yüksek, bazılarında kabuklaşma oranı yüksek. Bütün bunlar dikkate alındığında, santral tasarımına geçilmeden önce yapılan çalışmaların önemi ortaya çıkıyor. Başta yapmayı atladığınız, önem vermediğiniz ya da bütçe ayırmadığınız bir çalışma size daha sonradan çok pahalıya patlayabiliyor. Jeotermal ‘3 düşünüp 1 yapılması’ gereken bir sektör.”

Barok Yatırım Enerji Ltd. Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Ertan’la jeotermal sektörüyle ilgili görüştük.

Türkiye’de jeotermal sahalarının özelleştirilmesi konusunda ne tür aksaklıklar yaşanıyor?

Özelleştirmeye konu sahaların ihale dokümanı ile verilen kaynak değerlendirmelerinde eksiklikler olması.
Türkiye’de jeotermal sektörü olarak nitelendirebileceğimiz bir piyasa ve aktörlerinin oluşum sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Disiplinler arası çalışmalarda henüz istenilen koordinasyon yok. Uluslararası finans kurumları tarafından kabul edilen şahıslar olmakla beraber, mühendislik/müşavirlik firması henüz yok.

Yenilenebilir enerji kaynakları arasında jeotermale gereken önem ve değerin verildiğini düşünüyor musunuz?

Jeotermale sağlanan alım garantisi, güneşe ve biyokütleye tanınandan düşük, rüzgar ve hidrodan yüksek, dolayısı ile ne az ne çok diyebiliriz. Ancak yenilenebilir enerji kaynakları arasında, “temel yük santrali” olduğu için kendisine has avantajlar sunan jeotermalin desteklenmesi, fosil yakıtlara olan ihtiyacın azalmasında eşdeğer kurulu güçteki diğer tür yenilenebilir santrallere göre daha etkili olacaktır.


Türkiye’de jeotermal sahalarının belirlenmesi, sondaj çalışmaları ve enerjinin ortaya çıkarılması aşamaları nasıl gerçekleşiyor?

Eğer MTA ihalelerinden bir ruhsat almışsanız, kaynak aramaya yönelik kısmın ilk ve en riskli tarafını geçmiş oluyorsunuz. Bu durumda mevcut belirlenmiş kaynak baz alınarak saha gelişiminin tamamlanması ve santral kurumu gerekiyor.
Eğer İl Özel İdaresinden, daha önce çalışma yapılmamış bir sahayı alırsanız, sırasıyla arama ruhsatı çerçevesinde kaynak arama ve tespit çalışmalarını tamamlamanız, kaynağı bulduktan sonra da işletme ruhsatına geçmek ve eğer kaynak elektrik üretimine uygunsa EPDK lisans sürecini tamamlamanız gerekiyor.

Jeotermal enerji açısından Türkiye’de mevzuat yönünden karşılaşılan sorunlar nelerdir?

Ruhsatların geçmişte çok küçük ve parçalı olarak verilmiş olması, hem komşu ruhsat alanlarının birbirlerini çok etkilemesine hem de ölçek ekonomilerin sağlanamamasına sebep oluyor. Bu da hukuki sorunları beraberinde getiriyor. Ayrıca petrol ve doğalgaz aramalarına tanınan teşviklerin, jeotermale uygulanıyor olmaması da büyük bir eksiklik.


Jeotermal sahaların işletilmesi konusunda finansman sorunundan söz edilebilir mi? Bu konudaki çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Jeotermal sektörü, ilk baştaki kaynak arama ve geliştirme çalışmalarının genelde özsermaye ile yapılmasını gerektirdiği için finansman sıkıntısı çekiyor. Bu konuda uluslararası finans kurumlarının son zamanlarda sağlamaya çalıştığı kaynaklar var ama henüz çok yetersiz. Kaynağın tespit edilerek yeryüzüne getirilmiş olmasından sonraki finansman nispeten daha kolay çünkü jeotermalde müteahhitlik riski çok düşük ve bankalar bu aşamadaki finansman konusunda daha istekliler.

Türkiye’de jeotermal sektörünün yan sanayinin gelişmesi, jeotermal yatırımcılarını ne yönde etkileyecektir?

Yerli üretim sektörünün gelişmesi, baz alım garantisine prim ekleyeceğinden dolayı projelerin karlılığını arttıracak ve daha cazip hale getirecektir. Ayrıca yerli üretim sektörünün gelişmesi ile ürün tedariki, fiyat çeşitliliği ve ürün kalitesi konusunda yatırımcılar daha avantajlı olacaktır.

Uluslararası enerji yatırımcılarının Türkiye’deki jeotermal projelerine ilgisi ne düzeyde?

Şu anda daha işin başında olduğumuz için yatırımcılar ağırlıklı yerli firmalarımız. Sektör olgunlaştıkça ve üretim değerleri tutarlı olarak ortaya konuldukça uluslararası enerji yatırımcıları da daha fazla ilgi duyacaktır.

Türkiye’deki jeotermal sektöründe faaliyet gösteren türbin-jeneratör üreticilerinin/tedarikçilerinin çeşitlenmesinde ve rekabetin artmasındaki öngörünüz nedir?

Uluslararası firmalardan 2 tanesi Türkiye’de belirli miktarlarda üretime başladılar. Bu sektörün gelişmesi açısından sevindirici bir durum. Türkiye jeotermal açısından çok önemli bir Pazar. Ben daha fazla çeşitlenme olacağını düşünüyorum.

Türkiye’deki kaynakların sıcaklık ve kimyasal bileşim açısından özelliği dikkate alındığında proje sahiplerinin nelere dikkat etmesi gerekir?

Jeotermal projeleri, proje alanının yapısı bazında farklı kaynak riski bulunduran projeler. Bazı sahalarımızda CO2 oranı yüksek, bazılarında kabuklaşma oranı yüksek. Bütün bunlar dikkate alındığında, santral tasarımına geçilmeden önce yapılan çalışmaların önemi ortaya çıkıyor. Başta yapmayı atladığınız, önem vermediğiniz ya da bütçe ayırmadığınız bir çalışma size daha sonradan çok pahalıya patlayabiliyor. Jeotermal “3 düşünüp 1 yapılması” gereken bir sektör.

Barok Yatırım Enerji Danışmanlık’ın faaliyetleri ve hedefleri hakkında bilgi verir misiniz?

Barok Yatırım olarak öncelikli hedefimiz jeotermal yatırımlarımızın üretim sondajlarını tamamlamak ve güç santrallerini kurmak.

Kaynak: Alternatif Enerji

BAROK Yatırım Enerjienerjienerji gündemienerji haberlerienerji piyasasıenerji sektörüjeotermaljeotermal enerjijeotermal haberlerijeotermal piyasasıjeotermal sektörüjeotermal yatırımıKerim Ertan
Yorumlar (0)
Yorum Ekle