Paris’te COP21 iklim zirvesi sürerken, Global Carbon Project’in (Küresel Karbon Projesi) 2015 raporu, 1980’den bu yana yıllık küresel karbon salımının hızla arttığını ortaya koydu. 2014 yılında dünyadaki karbon salımının dört kaynağı, yüzde 27 ile Çin, yüzde 15 ile ABD, yüzde 10’la AB ve yüzde 7 ile Hindistan oldu.
Ancak kişi başına karbon salımı oranlarına bakıldığında Amerika yılda 17,4 tonla başta geliyor. Çin ise son 1-2 yıl içinde AB’yi geçti. Çin’in kişi başına 7,1 karbon salımını, 6,8’le AB izliyor.
Dünyada kişi başına ortalama karbon salımı 4,9 ton. Hindistan büyüklüğü nedeniyle havayı kirletme konusunda önemli ağırlığa sahip olsa da, kişi başına karbon salımı senede 2 ton düzeyinde.
İnsan kaynaklı karbon salımı, küresel ısınmaya neden olması nedeniyle Paris’teki iklim zirvesinin gündemini oluşturuyor.
Küresel karbon salımı artışında hızla büyüyen Çin ekonomisinin önemli etkisi var. Çin, son senelerde hızla yenilenebilir enerjiye döndü ve fotovoltaik enerji üretiminde ABD ve AB ülkeleri ile beraber en ön sıralarda yer alıyor. Ancak dünyanın sanayi devine dönüşen Çin, enerji gereksinimini halen büyük oranda kömür ve petrolden karşılıyor.
Küresel Karbon Projesi’nin raporuna göre küresel enerji üretimine bakıldığında, 2000 yılından bu yana kömür, petrol, doğalgaz kullanımının yavaş da olsa arttığını, ancak buna yenilenebilir enerjinin hızla eklendiği göze çarpıyor. Nükleer enerji kullanımı ise düşüyor.
Küresel ısınma konusunda tartışma, gelecek senelerde ısınmanın, sanayi öncesi döneme göre 2 selsiyus mu yoksa 3 selsiyus mu olacağı üzerine yoğunlaşıyor. Bu bir derecelik farkın önemi büyük. 3 derecelik artışın getirdiği okyanus seviyelerindeki yükseliş çok daha fazla bölgenin su altında kalmasına neden olacağı gibi, aşırı iklim olaylarını, kuraklığı ve bu olayların getireceği korkunç sosyo-politik sonuçları güçlendirebilir.
Üstelik Küresel Karbon Projesi’nin raporuna göre Çin, Hindistan, ABD ve AB’nin verdiği karbon salımını düşürme sözlerinin, ısı artışını 2 selsiyusa sınırlayabilmesi için, 2030 senesinde geri kalan tüm ülkelerin kişi başına karbon salımını sıfıra indirmesi gerekiyor.
Görünüm tamamen olumsuz değil. Son iki yıl içinde dünya ekonomisi büyümeyi sürdürse de 2014’te salımlar çok az arttı. 2015’te ise kez küresel toplam salımın düşmesi bekleniyor. Bu durumu asıl tetikleyenin Çin’in kömüre dayalı elektrik tüketimini azaltması.
Çin’in kömürden, yenilenebilir enerjiye dönmesinin altında, küresel iklim değişikliğinin yanı sıra, ülkedeki kentlerdeki hava kalitesinin düşüklüğü de etkili oluyor. Pekin, bugün ilk kez hava kirliliği nedeniyle “kırmızı alarm” verdi.
Pekin’de okullar ve inşaat alanları kapandı. Hükümet, kentte trafiğe çıkan araba sayısına ise sınırlama getirdi. Dünya Sağlık Örgütü, kentteki hava kirliliğinin, sağlıklı üst sınırın 10 katı seviyesine yükseldiğini belirtti.
Paris’te bir anlaşmaya ulaşılmadan önce görüşmecileri zor bir hafta bekliyor. Ayrıca anlaşmanın ülkeleri bağlayıcı olup olmayacağı konusunda da fikir ayrılıkları sürüyor. Gelişmekte olan bazı ülkeler, gelişmiş ülkeleri kendilerini yoksullupa mahkum etmeye çalışmakla suçluyor.
Zirveden çıkacak sonuç, gelecek onyıllarda dünya nüfusunun kaderinde son derece belirleyici olacak.
Kaynak: VOA